10 Ocak 1999
Adnan TÖNEL
Giderek tek başına hareket etme eğiliminin ağırlık kazandığı toplumumuzda "toplum olma bilincinden" söz etmek olanaksız. Eleştiren yok, yalnızca karşılıklı laflaşma, bir seyirlik yaratma, gürültü koparma sakilliği mevcut.
Bu olup biteni tiyatro sahnesinde ayakta tek başına bir gösteri olarak yapanlar da var aramızda. Bu işi yapan şov adamlarının sayısı iki elin parmaklarını geçmeye başladı yavaş yavaş. Ferhan Şensoy, Huysuz Virjin, Nejat Uygur, Orhan Boran, Ata Demirer, Okan Bayülgen, Ali Hakan, Beyazıt Öztürk, Cem Yılmaz, Mehmet Ali Erbil, Yıldo, Yalçın Menteş, Mehmet Esen, İbrahim Sadri, Mert Ali Başarır, Fatih Kaçan, Cem Özer, Müjdat Gezen, Uğur Yücel, Rüstem Batum, Leyla Tekül...
Üç yıl önce Leman Kültür Merkezi'nde stand-up gösterilerine başlayan Mehmet Esen, Bahçelievler Belediye Tiyatrosu'nda "Türk Olmak Kolay Değil" adlı tek kişilik gösteriyi sahneliyor.
* 40 yaşındasın, ne zaman başladın?12 Eylül'de "Düş ve Gerçek" adlı gösterim nedeniyle içeri alındım. Devleti küçük düşürdüm. "Bu tiyatro düzeni değişecek" diyordum ama onlar "Bu düzen değişecek" olarak yorumladılar. Oyunun yazarı Erol Toy sebepken, beni suçladılar nedense.
* Cem Yılmaz'ın hocası olduğunu söylüyorsun...Ona ben el verdim. Sahneye çıkmaya ben teşvik ettim. Hatta bir dönem beraber de çıktık. Cem Yılmaz'ın şimdiki halini beğenmiyorum ama. Fikri olmayan, düşüncesi olmayan azarlar... Seyirciyi aşağılayarak olmaz. Sistemi aşağılayarak olur. Seyirciye değil, olacaksan sisteme saygısız olacaksın.
* "Türk Olmak Kolay Değil" nasıl gidiyor? Başlayalı 100
oyun oldu. Kendimi veriyorum, kendi salaklıklarımı anlatıyorum bu gösteride. İnsanlar üç aşağı beş yukarı aynı şeyi yaşıyor. Onun için benim salaklıklarım aslında herkesin salaklıkları.
* Başka salaklıklarını anlatan var mı?Fatih Kaçan var. Cem Yılmaz salaklıklarını anlatmıyor, kurmaca yapıyor. Ferhan Şensoy'u es geçmemek lazım. 80'li yıllarda patlama olduysa öncülüğünü o yapmıştır. Seyirciye bunu alıştıran insandır. Bu konuda bize yol açan ise Orhan Boran'dır. Cem Özer'i bir başkasının tekstini kullandığı için samimi bulmuyorum. Tabii olmuyor, Cem yapamıyor. Kendi hikayesini anlatan insan bitmez.
* Bir de Mehmet Ali var...Mehmet Ali Erbil'in ihtiyacı yok ki. Niye yapıyor? İyi de gitmiyormuş. Başka birinin tekstine ihtiyacı olmak ne derece doğru bu işlerde, hiç anlamam. Beyaz'ın ihtiyacı var ama M. Ali'nin ihtiyacı yok. Adam zaten bir dolu şey yapıyor ve yapmış. Onları anlatsa yeter.
* Leyla Tekül dışında kadın stand-up'çı yok gibi...Erkeğin salaklığı çok daha fazla da ondan. Ben sahnede erkeklere vuruyorum. Kadınlar zekice...
* Kendinize meddah dediniz, kimdir meddah?Yanlışa hayır diyen, kendi ışığını sakınmadan harcayan insan meddahtır. Benim bildiğim üç çeşit oyuncu var: Gözlemleyerek karakter yaratan, yaratılmış karakterin taklidini yaparak rolü çıkaran, canlandırdığı karakteri doğurup içinden çıkaran. Mesela Uğur Yücel oyuncu değil, ikinci gruba giriyor. Filmlerinde Marlon Brando, İbrahim Tatlıses, Al Pacino'yu taklit etmiştir. Bu oyunculuk değildir. Bakalım şimdi hangi yönetmeni taklit edecek, bir dizi film çekiyormuş galiba.
"Huysuz Virjin" adıyla anılan Seyfi Dursunoğlu ise 30 yıldır bu işin içinde. Tek kişilik gösterilerinde dansı, şarkıyı ve sahne şovunu da kullanan Dursunoğlu, Show TV yöneticilerinden yakınıyor:
"Hiç profesyonel değiller. Olacak iş mi, çekim yapacağım ev dekorunu bana çekim günü gösterdiler. Ev dekoru istedim sıcaklık olsun diye, düğün salonu gibi bir dekor yapmışlar."
* Sizin geleneksel Türk tiyatrosundaki zenne tipini sahneye taşıdığınızı söyleyebilir miyiz?Zaten ben de oradan yola çıktım. Bir taraf ben, bir taraf seyirci oluyor. Onlarla diyalog kurarak bir ortaoyunu yapıyorum.
* Metinleri kim yazıyor?Ben yazıyorum. Ancak onlar da belli kalıplar içinde değildir. Belli bir kalıbın içinde doğaçlama kullanarak yenileniyor bu espriler.
* Stand-up ya da meddahlık yapanlar çoğaldı...Bizim televizyonlarımızda ve sanatçılarımızda Avrupa özentiliği var. Televizyon programlarını çalıp bize adapte ediyorlar. Stand-up da böyle geldi Türkiye'ye. Benimki şov olduğu için aramızda fark var stand-up'çılarla.
* Stand-up sever misiniz?Bir koltukta oturup bir adamın saatlerce bir dolu laf söylemesine dayanamam. Ben espri ile birlikte şov görmek isterim, öyle kuru kuru katlanamam. Ama seyircide henüz beğeni oluşmamış. Hiçbirine gidemedim, çünkü gidersem çıkamayacağımı, kahrolacağımı biliyorum.
* Kimleri biliyorsunuz?Cem Yılmaz; galiba seyirciyi aşağılayarak yapıyor.
* Peki nasıl olmalı?Birisinin hazırladığı metin yerine doğaçlama tercih edilmeli. Bence doğaçlama stand-up değil zaten. Ben çok yaparım bunu, Cem Yılmaz benden etkilenmiş olabilir. Çünkü seyirciyle de diyaloğu var. Hikayesinin masalları var, bölüm bölüm yapıyor. Demek ki bu iş doğaçlama değil, kurmaca...
* Sizin gösterilerinizde tuluat havası var...Doğru. Ben seyirciyle daha sıcağım, iç içeyim. Birçok arkadaş benim seyirciye hakaret ettiğimi söylüyor, katılmıyorum. Mesela saçsız bir adama "Saçsızsın" demek hakaret değildir. Zaten daha sonra "Saçsızlar zamparadır" diye onu onore ederek gönlünü almaya çalışıyorum.
* İbrahim Tatlıses de şov yapıyor, ne diyorsunuz?Bu meslekte diksiyon çok mühim. Onun için sevemiyorum. İnsanların her zaman gülmeye ihtiyacı var. Konuşma ile yapılan 1,5 saatlik program başkalarının 3 saatlik şarkılı programına bedeldir.
* Programına gelmek istemeyen var mı?Sanatçılardan gelmek istemeyen var, güvensiz kimisi.
* Korkuyorlar mı? Yoo, üstelik benim şovumun
son 15 dakikası çok duygusaldır.
* RTÜK sizi izliyor mu?Beni seyredecek kafada değiller. Ben müdafaamı öyle yaptım. Ben cahil, evde kalmış, yaşı ilerlemiş, azgın bir kadınım, sahne karakteriyim. RTÜK bana "Gösterinize devam edin ama karı demeyin hanımefendi deyin" demeye getiriyor.
* Başka kimler var?Mehmet Ali'nin (Erbil) benim ağır bir taklitçim olduğunu fark ediyorsunuz herhalde. Fazla sulu yapıyor, komedi bu değil. Arsız sokak çocuğu yapar bunu, daha kaliteli şeyler yapması lazım.
* Kendinizi tuttuğunuz zamanlar oluyor mu?Ben politika,
spor ve din konularına hiç girmem, bu kadar.
* Kimler stand-up yapsın?Konuşmasını bilen, hazır cevap olan, kafası çalışan yapsın. Sibel Can yapmasın, bir zamanlar severek izlediğim Küheylan'ı oynayan M. Ali Erbil sırf para kazanma düşüncesiyle girmesin bu hafif olaylara. Saygın olabilmek güzel.
Bu kez de "Samimi İtiraflar" adlı stand-up gösterisi ile sahne alan Fatih Kaçan var karşımızda. İlk mesleği karikatüristlik olan Kaçan söze başlıyor:
"Cem (Yılmaz) ile dergiden arkadaşız, gösterilerini izledim, beğeniyorum. Beyaz'ı görmedim. Cem sahnede sevimli geliyor ama sahneden indikten sonra bu tarzı hayatına kattığı zaman çok konuşuluyor. Ben 1,5 saatlik gösterimde dergilerde sabahladığımız günlerde birbirimize yaptığımız esprileri yansıtıyorum."
Sahnede çizgili pijama ve rugan ayakkabıları ile tıraşlı bir stand-up'çı. Arkada Mezdeke çalıyor, o da oynayarak çıkıyor sahneye. Kaçan da bu işin başkasının teksti ile yapılamayacağını düşünenlerden. Stand-up seyircisinin oynayan kişiyi tanımak istediğini, bunun da ancak kendi metinleriyle olabileceğini söylüyor.