Din, bilim ve çevre sempozyumu Trabzon'da siyasi krize dönüştü
Nilüfer KUYAŞ
"KARADENİZ Krizde" konulu ikinci uluslararası Din, Bilim ve Çevre sempozyumu başlangıç noktası Trabzon'da siyasi krize dönüştü.
Cumartesi sabahı THY Trabzon uçağından inip bizi bütün Karadeniz çevresinde dolaştıracak Venizelos gemisine bindiğimizde, bir anonsla karşılaştık: Bir gün önce (Cuma) Sempozyumun ev sahiplerinden Fener Patriği I. Bartholomeos ve aralarında iş adamı Rahmi
Koç'un da bulunduğu misafirleri Trabzon'a vardığında
hava alanında çıkan olaylar nedeniyle Su Ürünleri Enstitüsü ve Sümela Manastırı'na yapılacak ziyaretlerle, Trabzon şehir gezisinin iptal edildiği, çünkü katılımcıların "güvenliğinin garanti edilemeyeceği" üzüntüyle bildiriliyordu.
Sabah açılış konuşmaları bittikten sonra ayaküstü kısaca selamlaşmak fırsatı bulduğum Rahmi Koç'un Çarşamba gününe kadar gemide olacağına tam seviniyordum ki, büyük
yemek salonunda ağırlanan misafirlerden bir kısmının heyecan içinde, ellerinde fotoğraf makinalarıyla pencerelere üşüştüğünü gördüm. Limanın girişinde Türk bayrağı taşıyan ufak bir grup protesto gösterisi yapıyordu. Trabzon'un tarihi yerlerinin resmini çekemeyen sempozyum katılımcıları, MHP'li bir grup Türkiye vatandaşının hatıra fotoğrafını çekmeyi başarmışlardı hiç değilse. Ama bu gösteriler yüzünden de gemide adeta mahsur kalmışlardı.
Günün programı iptal edilmeseydi Trabzon şehir gezisinin rehberliğini yapacak olan Birmingham Üniversitesi Bizans tarihi profesörü Anthony Bryer "İki hafta önce Sinop'taydım, orası harika ve dünyaya açık bir yer, keşke gemiyi orada bekletselerdi, Trabzon son zamanlarda biraz tuhaflaşmış" diye hayıflanıyordu. Birmingham'ın Avrupa'da Osmanlı kürsüsü açan ilk üniversitelerden biri olduğunu hatırlayarak, ben de Türkiye'nin imajı adına biraz hayıflandım. Cumhurbaşkanı Demirel'in Patrik Bartholomeos'a "sempozyumun verimli ve başarılı geçmesini" dilediği mesajın kopyaları gemideki basın odasında bir masada desteler halinde duruyordu.
Hızla ölü bir denize dönüşen Karadeniz'de en uzun kıyısı bulunan Türkiye, dünya kamuoyunda yankı yapacak böylesine önemli bir organizasyonda hiç varlık göstermediği ve yapılan davetleri reddettiği gibi, olaya gölge düşürmeyi de başarmıştı. Rastladığım bütün gazeteciler, açılışa katılan Trabzon Vali Yardımcısı'nın olaya hiç değinmemesine ve devletin güvenliği sağlayamamasına tepki içindeydi.
Bu sempozyum sadece Patriğin değil, Avrupa Komisyonu Başkanı Jacques Santer'in de himayesinde gerçekleşiyor. Sadece Ortodoks ya da Katolik din adamları değil, Kahire'den Londra'ya kadar Müslüman din adamları da katılıyor. Türkiye Karadeniz bölgesinde, Hazar petrolleri konusunda ve dış siyasette de sadece bu imajla nüfuz yarışına girecekse, daha gidecek çok yolu var demektir.
Halbuki istese, en ön planda yer alabilir ve en çok puanı toplayabilirdi. Çok yazık!