Melek Derman"Kendimi 1976'dan bu yana dantel gibi işledim," diyen Ajda Pekkan'ın 36 yıllık süperstarlık serüveni incilerle dolu. Gençlik yıllarında anlamını bilmediği kelimeleri kullanmaktan zevk almış. Olgunluk zamanındaki konuşmaları yabancı kelimelerle dolmuş. Bugün ise edebi sözler etmek isterken çoğu kez ipin ucunu kaçıran bir Ajda Pekkan var. İşte röportaj incilerinden örnekler...
3 Mayıs 1976- Fobileriniz var mı?
- Boş zamanlarımda kendimi ayarlayacak fobilerim vardır.
- Ne var mesela?
- Müzik.
- Müzik mi?
- Evet müzik. Müzik fobim olmazsa yapamam. Fobim olmazsa imkansız. Giyim de benim fobimdi mesela. Şimdi vakit bulamıyorum, ama yine de buldukça fobilerim arasında.
Spor yapmak da fobilerim arasında.
***12 Ocak 1984- Sizce ideal erkek nedir?
- (Tam bu sırada kafasını gösterir) İdeal erkeğin beni tam buradan, beynimden iğfal etmesi lazım.
***11 Ekim 1987- Eşiniz Ali Bars en çok nelere kızıyor?
- İnsanlara ne benim, ne Ali'nin kişisel karakteri hakkında bir done vermek istiyorum. Beni kimse ayartamaz, ama belki Ali'yi ayartırlar.
- Nasıl ayartırlar Ajda Hanım?
- Ali için yemeklerden imambayıldıyı sever dersem, kalkar biri bir gün eşime 'imambayıldım var, gel hayatım' der. Kriz geçiririm. Onun için bu soruya cevap veremem. Evlilik insanı dışarıya karşı daha ciddi gösteriyor. Evli bir sanatçı olarak cemiyette daha iyi bir yer teşkil ediyorum.
***19 Kasım 1992- Ondan sonra aynanın karşısına mı geçiyorsunuz?
- Tabii. Bu yılların getirdiği yorgunlukların, birikintilerin, birikimlerin insanın kendine olan frustrasyonunu (sıkıntı birikimi) dışarıya vurmaması için, o frustrasyon demek ki, zaman içinde mazohizm haline geliyor.
- Sonu ayrılıkla bitti diye mi, böyle konuşuyorsunuz acaba? 'Allah beni bekar kalmaktan korusun' diyordunuz.
- Bir taraftan da, biraz evvel dediğim gibi sınıflandırma istemiyorum, ama yine de Türkiye'de yaşadığım zaman, Türk toplumuna ait olduğum zaman, ben de bu toplumun bir parçası olduğum için, bu dünyanın dışında bir insanla aynı dünyalarda görünsem de, mesela benim çalışmamı istenmiyordu örneğin.
***7 Mayıs 1995- 24 saatte meşhur olanların bile klipleri varken, siz bir süperstar olarak hiç klip yapmadınız. Bunun özel bir nedeni var mı?
- Eskiden kaybolup gidiyordunuz, arşivlerin içinde varolabiliyordunuz ancak. Varolmanın dayanılmaz hafifliğini yaşıyordunuz yani. Bundan sonra klip çekimlerine ağırlık verip yaşamın bir parçası olmak istiyorum.
***20 Ekim 1996- Sürekli Ajda Pekkan rolünü oynamaktan sıkılmadınız mı?
- Kendisine sevgi, sempati duyulmuş, idolize edilmiş bir insan olarak o ölçüler içinde olmak durumunda hissediyorum kendimi.
- Claudia Schiffer'a benzeme niyetiniz var mıydı?
- Şu sıralar "Ajda Pekkan 30 yıldır Ajda Pekkan, kendisini ispatlamış, yıllardır çabalarıyla bir yere ulaşmış. Nasıl olur da, sizi Schiffer'a benzetirler, onu size benzetsinler" diye ütopik, abuk subuk laflar duyuyorum.
-
Yemek yapıyor musunuz?
- Evet zaman zaman. Ben yemeği emprovize yapıyorum.
***12 Mayıs 1998- Ben 2000'li yılların geyşasıyım. Yani unisex düşünen bir geyşayım. Yıldırım Aktuna ile ilişkimize gelince... Daha seviyeli bir hale getirmek için biraz zamana ihtiyacımız var.
***28 Ekim 1998- Adana'nın doğusunu, Türkiye'nin güneydoğusunu ilk kez gördünüz.
- Evet. Tarihe karşı çocukluğumdan beri merakım vardı. Ama ne yazık ki geliştiremedim. Kendimi kültüre edemedim. Buradaki insanları hep merak ederdim. O diyalekte, İstanbul'da oturduğum halde çok yakın oldum.
- Sonunda geldiniz?
- Ben bir Ajda Pekkan olarak zaten 35 yıl önce buralara filmlerimle gelmiştim. Buraların daha karizmatik olması için ne yapılacaksa ben hazırım.
- Gelmekte geç kaldığınızı düşünüyor musunuz?
- Üç kuşağa hitap etmek çok az sanatçıya nasip olmuştur. O yüzden soyut kavram Ajda Pekkan'ı daha somut kavrama, öne çıkarmak istedim. Ajda Pekkan'ı gençlere örnek olarak var etmek istiyorum.
- Bunu nasıl yapacaksınız?
- Allah beni elçi olarak gönderdi. Böyle biraz ütopik laflar edeceğim, ama böyle elçilik yapmak zorundayım.
***25 Ocak 1999- Yıldırım Aktuna saatlerce Ajda Pekkan'ın makyaj yapmasını bekler mi, bizler gibi?
- Yıldırım Bey beni bekletme konusunda çok güzel terbiye etti. Biliyorsun, Yıldırım Bey çok ünlü bir ruh hastalıkları uzmanı.
***28 Mart 1999- Sizi yönlendirenler kimlerdi bugüne kadar? Halkın içine giremediniz, sokmadılar?
- Beni kimse yönlendirmedi.
- Bir şey vardı ve siz Harran'a gitmezdiniz?
- Evet belki genetik olarak bir şey var. Babamın asker olması buna sebep oldu.