Atilla ÖZSEVERİşçi ve işveren, 2000 yılı için 50 - 55, 2005 yılından itibaren yeni işe girenler için de 53 - 58 yaşta anlaştı. Hükümet 58 - 60 yaşta ısrarlıTürk - İş ile işveren konfederasyonu TİSK arasında yapılan anlaşmada, 2000 yılından itibaren yeni iş giren kadın sigortalının 50, erkek sigortalının ise 55 yaşta emekli olması konusunda uzlaşmaya varıldı. 2005 yılından itibaren yeni sigortalılar için de emeklilik yaşının 53 - 58 olması kabul edildi. Emekliliğe hak kazanmak için asgari prim ödeme gün sayısının da 5 bin 360 olması benimsendi.
Hükümet ise, emeklilik yaşı için 58 - 60 da ısrarlı gözüküyor. İşçi ve işveren kesiminin mutabakata varması, hükümeti zor duruma soktu. 17 Temmuz Cumartesi günü Türk - İş Başkanı Bayram Meral ile Başbakan Bülent Ecevit arasında şöyle bir diyaloğun geçtiği öğrenildi:
Meral: Biz işverenle anlaştık. Tasarıyı geri çekmenizi istiyoruz.
Ecevit: Eylemlerinizi durdurun. Tasarıyı geri çekersem ülkeyi idare edemez duruma düşerim. Tasarı, zaten şu anda parlamentoda.
Meral: Öyleyse eylemlere devam etmek zorunda kalacağız.
İşçi ve işveren kesimi arasındaki diğer uzlaşma noktaları ise şöyle:
* Halen çalışanlardan 15 ve daha fazla sigortalılık süresi olan kadın sigortalı 20 yılı, erkek sigortalı da 25 yılı doldurmak ve 5 bin 360 gün prim ödemek koşulu ile emekliliğe hak kazanacak.
* Sigortalılık süresi 10 yıldan fazla (dahil) 15 yıldan az olan kadın 43, erkek 48, 5 yıldan fazla (dahil) 10 yıldan az olan kadın 45, erkek 50, 5 yıldan az olan kadın 47, erkek 52 yaşı doldurmak, kadın 20, erkek ise 25 yıllık sigortalılık süresini tamamlamak ve 5 bin 360 gün prim ödemiş olmak koşuluyla yaşlılık aylığından yararlanacak.
* Prime esas kazanç miktarı asgari ücretin 3 katı olacak. Tasarıda bu miktar 5 kata kadar çıkıyordu.
* Sigortalının sendikalı olması ve toplu sözleşmeden yararlanması durumunda işçinin
yüzde 14 olan sigorta primi yüzde 12'ye, işveren katkısı da yüzde 19.5'dan yüzde 16.5'a iniyor. Aradaki yüzde 5'lik farkı
devlet ödeyecek.
* Devlet ayrıca tüm sigortalılar için yüzde 10 prim katkısında bulunacak.
* Emekli aylıığının hesaplanmasında tüm çalışma süresi değil eski sistem devam edecek.
* Mevcut haliyle işsizlik sigortası tasarıdan çıkarılsın. Zorunlu tasarruf uygulaması eskisi gibi devam etsin.
Emeklinin nemasını da kestiler
Hükümet emekli maaşlarına yüzde 20 gibi düşük oranda bir zam yaparken yeni emekli olanların nema oranı da düşürüldü. Aralık 1998 sonu itibariyle yüzde 288.31 olan nema oranı, yüzde 264.01'e indi. Emekliye ayrılanlar, Zorunlu Tasarruf Fonu'ndaki birikimlerini bu düşük oran üzerinden almaya başladı. 1997'de yüzde 273.99 olan nema oranı 1998'de sadece yüzde 5.2 oranında artırılarak yüzde 288.31'e yükseltilmişti.
Bu oran, Ocak 1999'da yüzde 291.91'e çıktı ancak Şubat'ta yüzde 252.32'ye düşürüldü. Mayıs sonu itibariyle nema oranı, yüzde 264.01 olarak saptandı. Hazine bonosu ve yıllık faizlerin yüzde 100'ü geçtiği bir ortamda çalışanların birikimi ancak yüzde 5 oranında artırılırken bu oran şimdi eksiye, yani negatife geçti. Özellikle bu dönemde emekliye ayrılanlar, Ocak 1999'da yüzde 291.91 olan nema oranı üzerinden değil yaklaşık 30
puan daha düşük bir oranda nema ödemesi almak zorunda kaldılar. Emekli olanlar, 1997 yılındaki nema oranından da daha düşük bir oranla ana para ve nemalarını almak durumu ile karşı karşıya bulunuyor. Hazine yetkilileri, Şubat ayında nema ödemesi olduğu için fondaki birikimin azaldığını ve bu nedenle oranın düştüğünü, yıl sonunda yine çıkacağını iddia ettiler.
SSK tarihine tanıklık
Sosyal güvenliğin yoğun tartışıldığı şu dönemde bir süre önce çıkan "Sosyal Sigortalar Kurumu Tarihi 1946 - 1996" adli kitap bir anlamda kurumun tarihine tanıklık yapıyor.
Kitabı, Hacettepe Üniversitesi öğretim üyesi Doç. Dr. Gürhan Fişek, ÖDTÜ öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Şerife Turcan Özşuca ve Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi araştırma görevlisi Mehmet Ali Şuğle hazırladı. SSK'nın kuruluşundan yeniden yapılanması girişimlerine, sağlık hizmetlerinden mali yapısına kadar bir dizi konu detaylı ve belgeli bir biçimde ortaya konuyor.
Sosyal güvenliğin tarihsel gelişiminin de yer aldığı kitapta, ILO Raporu ve SSK'nın değerlendirmesi, kurumun aktüeryal dengesini bozan etkenler, fonların verimli alanlarda kullanılmaması, kurumun mali yapısı ile ilgili çeşitli raporlar da gündeme getiriliyor.
Feride
gözlerinle gözlerime dokunuyorsun
bir bilsen o an gözlerim oluyorsun
kaçalım, beni gören sen sanacak...
görüyor musun dağlara dokunuyor insanlar
giderek dağlaşıyorlar
görüyor musun adınla başlıyor her şey
karın eriyişi, yağmurun dirilişi
özlemenin ilk harfi, gücün hecelenişi
adınla!
adınla her şey: şarabın dökülüşü
sesimin eskimeyişi...
Yılmaz ODABAŞI