Başbakan Erdoğan dün Yıldız Teknik Üniversitesi‘nin yeni öğretim yılı açılışına katıldı. Önemli açıklamalarda bulundu. En çarpıcı olan da 18 yaşındaki gençlere milletvekili seçilme yolunun açılmasıydı. Salondan büyük alkış aldı. Ama çok daha büyük alkış, öğretim üyelerinin aldıkları maaşın yetmediğini söyleyen Rektör İsmail Yüksek’e geldi. Çünkü salonda öğrenciden çok hoca vardı...
Kimilerine göre “Delikanlı“, kimilerine göre de “Çıtır“ milletvekilliği, dün, tören sonrasında da kulislerde ve medyada en çok konuşulan konulardan birisi oldu...
“Yakında seçim var, karar kesinlikle siyasi“ diyenlerin sayısı bir hayli fazlaydı. Ama Başbakan Erdoğan‘ın gençlere olan ilgisini bilenler için bu hiç sürpriz olmadı. Hatta dün o törende olan biri olarak “Bırakın milletvekilliğini, bakan, hatta başkan olma yaşı yakında 13’e inerse hiç şaşırmayın” diye şaka yaptım. Çünkü, Başbakan Erdoğan, Fatih’in 13 yaşında Osmanlı tahtına oturmasını hep içi titreyerek, gıpta duyarak anlatıyor ve örnek gösteriyor. Yani çocuklara ve gençlere mümkün olduğunca erken yaşta sorumluluk verilmesine öteden beri hep sıcak bakıyor.
Peki 10 yıldır değil de neden şimdi?
Kim ne kadar inanır bilmiyorum ama, eminim ki ona da verecek bir cevabı mutlaka vardır.
Gençler buna hazır mı?
18’lik milletvekillerinin Meclis’e renk getireceği kesin. Çünkü çok daha cesurlar. Görüşlerini, hiç sansürlemeden çok rahat bir şekilde ortaya koyacakları kesin. Genç Bakış’ta buna her hafta şahit oluyoruz. Yetişkinlerin dile getiremediği görüşleri, öylesine cesaretle ortaya koyuyorlar ki, böylesi bir enerji, kesinlikle Meclis’e hareket getirecektir. Tabii eğer, onun bunun yakını olan gençler değil de orada olmayı hak edenler seçilirse...
Yetişkinler, genelde 18’lik milletvekiline sıcak bakmıyor. Ama evin reisi onlar. Nasıl ki evde sonsuz söz hakları varsa, Meclis’te de olmalı. Kendilerine duyulan bu güven ve verilen bu önemli görev, onları daha da olgunlaştıracaktır...
YÖK Başkanı yoktu!
Açılışta, Milli Eğitim Bakanı Dinçer ve TÜBİTAK Başkanı Yücel Altunbaşak ve onlarca rektör de vardı. Ama YÖK Başkanı Gökhan Çetinsaya yoktu. Yurtdışında mıydı yoksa başka bir görevi mi vardı bilmiyoruz ama gözler onu aradı. Bir sürü senaryolar yazıldı...
Şaşırtıcı olan bir başka gelişme ise Başbakan Erdoğan’ın yeni YÖK yasa taslağı, üniversite sınavları ve dershanelerin kapanması gibi konulara hiç girmemesiydi.
Daha da önemlisi ek yerleştirme sonrasında boş kalan 100 bine yakın kontenjan konusunda hiçbir yorum yapmamasıydı.
Görünen o ki güncel gelişmeler Başbakan’a hiç iletilmiyor.
Bir de tablet konusunu merak etmiştim. O konuya da hiç değinmedi. Oysa geçen yıl, eğitim kurumlarında yaptığı konuşmaların ana eksenini hep FATİH Projesi oluşturuyordu...
YÖK’ün hazırladığı ve kamuoyu ile paylaştığı yeni YÖK yasa taslağı, akademik camianın çok fazla ilgisini çekmiş gözükmüyor. İyi hazırlanmış diyeni görmedim. Başbakan Erdoğan’ın bu konuya hiç değinmemesi de, hükümetin taslağa sıcak bakmadığı yorumlarına neden oldu...
Buna da imza atarız
Başbakan Erdoğan‘ın üniversitelerle ilgili düşünceleri ve bu yönde verdiği mesajlar ile şu andaki uygulamalar birbiriyle çelişiyor diyenler, bana çok kızgın. Ben bu konuda Başbakan Erdoğan‘ın samimi olduğunu yazdıkça tepkiler daha da artıyor.
Örneğin şu görüşlerin altına kim imza atmaz:
“Üniversitelerde en büyük tehlike dogmatizmdir, değişime kapalı olmaktır. Nitekim Türkiye’de bazı dönemlerde üniversiteler tek tipleştirmekle tanımlanmıştır. Üniversiteyi ideolojik aygıt olarak kullanan anlayış, uzun süre hür düşünceyi esas alan gerçek üniversite ortamının oluşmasına mani olmuştur. Oysa üniversite fikirlerin etiketlendiği, zararlı-yararlı denildiği bir yer olmamalıdır. Gençlerimize ideolojilerin deli gömleğini giydirmemelidir. Üniversitede fikirlerin yarışmasından hakikat ortaya çıkmalı.”
Şimdi yine, dünden bugüne ne değişti, 12 Eylül ürünü YÖK hala yerinde duruyor, üniversiteler bir uçtan ötekine gidip daha da tek tipleşiyor diyenler mutlaka çıkacaktır. Ama Başbakan’ın söyledikleri de bu. Eğer her fırsatta söylediklerini kendisine hatırlatır ve aykırı örnekleri de dikkatine sunarsak, eminiz ki gereği yerine getirilecektir.
Özetin özeti: Türkiye’de çok şeyler değişiyor, değişecektir de. Üniversiteler de bundan payını alacaktır. Ama umarız bu değişim, yine Başbakan’ın dediği gibi çağdaş medeniyet, akıl ve bilimden yana olur...