Abbas GÜÇLÜ
BÜYÜK eğitim reformunun, ilk ayağı olan 8 yıllık kesintisiz eğitimde mutlu sona bir adım kaldı. Yani işin yasal tarafı güç de olsa tamamlanmış oldu. Şimdi sıra uygulamada. Yani içi boş bir 8 yıl değil çocuklarımıza çağdaş dünyanın kapılarını aralayacak, düşünmeyi düşündürecek, öğrenmeyi öğretecek, sorun üretme değil, sorun çözme yeteneklerini geliştirecek, ayağı yere basan ve göğsünü gere gere "benim" diyecek bir temel eğitim için kolları sıvamak gerekiyor.
8 yıllık temel eğitimi, imam hatip olayı gibi göstermek isteyenler, eğitimin gelişmesini engelleyenlerdir. Türkiye'de halen 15 milyonu okula devam eden, 10 milyonu da yetersiz de olsa bu olanaktan hiç yararlanamayan toplam 25 milyon çocuk ve gencimiz var. İmam hatiplerin orta kısımlarındaki öğrenci sayısı ise hepsi hepsi 300 bin civarında.
RP'nin de kışkırtmasıyla, Türkiye olarak 25 milyon çocuk ve gencimizin eğitimini, geleceğini bir kenara bırakıp, imam hatipleri tartıştık. Ama artık incir kabuğunu doldurmayan bütün bu tartışmalar geride kaldı. Komisyondan sonra genel kurul da yasayı büyük bir oy çoğunluğuyla onaylayacak.
8 yıllık temel eğitimi, "Robot, tek tip insan, kurşun asker yetiştirecek" diye dar kalıplar içerisine sokmak isteyenlerin, kafalarında böyle bir model var ki, sık sık bozuk plak gibi aynı sözleri tekrar ediyorlar. Umarız artık boşa kürek çekmezler.
Ecevit ve
Yılmaz, tesadüflerle de olsa, Türkiye'yi çağdaş dünyaya yaklaştırmak için bulunmaz bir fırsat yakaladı. Başlattıkları eğitim reformunun devamını getirmeleri, kendilerine hem siyasette, hem de tarihte altın sayfalar açacaktır. Hazreti Ali
"Bana bir kelime öğretenin kulu kölesi olurum" demişti. Onlar ise on binlerce kelimenin öğretileceği 3 yıl kazandırdılar. Türk insanı kendisi için en değerli yatırım olan eğitimi yüceltenleri en iyi şekilde değerlendirecektir.
Bir başka eleştiri ise 8 yıl konusunun hiç tartışılmadan, uzmanlara sorulmadan oldu bittiye getirildiği şeklinde. Bunu söyleyenlere gülmek mi, yoksa acımak mı gerekiyor, bilemiyorum. Bunlar ya Türkiye'de yaşamıyorlar ya da eğitim konusuyla uzaktan yakından ilgileri yok.
8 yıllık eğitim Türkiye'de kırk yıldır tartışılıyor. 1974'te kanunu çıktı. Bine yakın eğitim uzmanı ve değişik kesimlerin katılımıyla gerçekleşen 15. Milli Eğitim Şurası'nda da
"kesintisiz" olarak kabul edildi.
Şurada "kesintisiz"in finansmanından, öğretmen yetiştirilmesine, uygulamada çıkacak aksaklıklardan, müfredat programlarına kadar enine boyuna günlerce tartışıldı, karara varıldı. Hem de havanda su dövülmeden.
Şimdi, siyasilere düşen görev, sorunları ve nelerin yapılacağını yeniden tespit etmek değil, alınmış kararları uygulamaktır. 2000'e yüz akıyla girebilmek için bu artık bir görev değil, zorunluluktur.
Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr