Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Abbas GÜÇLÜ

SON yılların en büyük eğitim reformu, sanki unutulur gibi oldu. Ne yasallaşması için yoğun mücadele veren siyasiler, ne de çıkmaması için her türlü engellemeyi yapan muhalifler, 8 yılı unuttu gitti.
En çok da, içinde benim de 100 milyonum bulunan trilyonluk bağışlar ne oldu, onu merak ediyorum. Bağış kampanyası başlatırken, nasıl ki bağışta bulunanların tek tek listesini yayınlıyorsak, yapılan icraatları da bir bir yayınlamak istiyoruz. Ayrıca takipçisi de olacağız demiştik. Ama Milli Eğitim Bakanlığı bu konuda sanki bir duvar. Niye sustuklarını, neden böyle davrandıklarını bilmiyoruz ama, ne yaparsanız, yapın ses vermiyorlar. Halbuki bu tür kampanyalar ne kadar şefaf olursa, o kadar fazla ilgi görür.
8 yıllık kesintisiz temel eğitim, Türkiye açısından çok önemli. Cumhurbaşkanı'ndan, öğretmenine kadar devlete, eğitime yön verenlerin, bu konuyu savsaklamaya hakları yoktur. Yasaysa yasa, paraysa para, manevi destekse manevi destek... Ne lazımsa her şey verildi. Şimdi icraat zamanı. Yasa raflarda tozlansın diye çıkartılmadı. Paralar da repoda faiz getirsin diye toplanmadı!..

Günün birinde YÖK'ü savunmak zorunda kalacağım hiç aklıma gelmezdi. Ama öylesine gelişmeler oluyor ki, yiğidin hakkını yiğide vermek gerekiyor. YÖK Başkanı Gürüz'ü bu köşeye defalarca konuk edip, yaptığı hataları bir bir yazmıştık. Ama şimdi neredeyse "Atatürk düşmanı", "Sahte Atatürkçü" gibi yakıştırmaları duydukça "el insaf" diyorum. Kendilerine aydın, demokrat, gerçek Atatürkçü, özgür, özerk üniversite savaşçıları adını verenler, sus pusken, o, Erbakan'ın Başbakanlığındaki Çiller ve Mehmet Sağlam destekli acayip hükümete karşı, üniversiteler adına onur mücadelesi veriyordu. Anayasal kuruluşlar içerisinde, irticaya karşı en gür ses Yekta Güngör Özden ve ondan geliyordu. Mersin ve KKTC Yakın Doğu üniversitelerinin bu konudaki tepkilerini ve onların bu "şaibeli" tutumlarına bakarak veryansın edenleri anlamak gerçekten zor. Mersin'e en büyük destek RP Gurup Başkanvekili Temel Karamollaoğlu'dan geldi. Gerisini siz düşünün...
YÖK Başkanı'yla arasındaki özel konuşmayı neredeyse canlı yayınla bütün Türkiye'ye dinletecek olan Rektör'ün bu tuhaf tutumu bir yana, şu birkaç sorunun cevabının verilmesi gerekiyor: Mersin Üniversitesi, madem bu kadar çok sorunu vardı, neden bugüne kadar sustu? Sorunlarını neden Üniversitelerarası Kurul, Rektörler Kurulu gibi akademik ortamlarda değil de, çarpıtarak kamuoyu önünde tartışma gereği duydu? KKTC'de gecekondu üniversite kurup, kendine doktora unvanı verip rektör olarak atayan girişimciyle Mersin'in buluştuğu ortak nokta ne? Açıklansa da kamuoyu onları da öğrense...



Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr