Eğitimin yeni yol haritası salı günü Ankara’da açıklanacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın katılımıyla, Külliye’de gerçekleşecek vizyon toplantısında ilk değişim, belgeden vazgeçilmesi oldu.
Yani her ne açıklanacaksa, adı, daha önceleri duyurulduğu gibi vizyon belgesi değil, vizyon olacak.
İyi de oldu, belge resmiyet kazandırırdı, vizyon her daim güncellenebilir!..
Eğitim tarihimize baktığımızda, hiçbir konuda kesin konuşmamak gerektiğini çok net görebiliriz.
Cumhuriyet tarihinin en büyük projesi diye lanse edilen projelerin birkaç yıl sonra nasıl çöpe atıldıklarına çok şahit olduk.
İşte bu yüzden, yeni vizyon anında revizyona dönüşmemeli ama dışarıdan gelecek görüşlere de her daim açık olmalıdır.
Bu kadar kısa sürede, dar kadrolarla, kapalı kapılar arkasında 2023 Vizyonu hazırlanır mı?
Eğitim ve gençler, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, belediye başkanlığından bugüne önem verdiği konuların en başında geliyor.
Onların gelecekleri söz konusu olduğunda, akan sular duruyor.
Belediye Başkanlığı sırasında burs veriyor diye başı az belaya girmedi. Ama ona rağmen, başvuran tüm öğrencilere burs vermeye devam etti.
Son kırk yıldır, eğitimde olup bitenleri belki de en fazla eleştiren biri olarak, giderek artan yatırımları ve burs desteğini hep alkışladım.
Demirel’in bugüne kadar yaptıkları arasında en fazla gurur duyduğu konu, açtığı üniversitelerdi.
Vehbi Koç’tan da benzer sözler duymuştum.
“Bugüne kadar çok fazla yatırım yaptım, fabrika açtım ama bunlar içerisinde en hoşuma giden, beni en çok gururlandıran, ismimizi geleceğe en iyi şekilde taşıyacak olan kurduğumuz üniversite oldu” demişti.
Tayyip Bey’in konuşmalarına baktığınızda, satır aralarında, onun da eğitim ve öğrenciler için yaptıklarından özel bir mutluluk duyduğunu görebiliyorsunuz.
Eşlerden biri Van’da, diğeri Edirne’de, çocuk da Ankara’da kayınvalidelerde!..
Neden mi? Çünkü onlar, sözleşmeli öğretmen.
Öğretmenin mutlu olmadığı bir ortamda, mutlu öğrencilerden söz edilemez.
Öğretmen yaşayamadığı mutluluğu öğrencisiyle paylaşamaz.
Yüreği ve aklı, eşi ve çocuğundayken, ne kadar istese de kendi çocuğuna tattıramadığı gülücüğü öğrencilerine dağıtamaz!..
Öğretmen yetiştirme ve atama sisteminde her türlü başarısızlığa imza atan MEB’in en “gaddar” uygulamalarından biri de sözleşmeli öğretmenlere uyguladığı bu dayatma oldu!.
Sözleşmeli öğretmenlerden hemen her gün yürek parçalayan yüzlerce mesaj geliyor.
Eminiz ki çok daha fazlası Ankara’ya gidiyor!
İşsizlik rakamları yine artmış. Hiç şaşırtıcı değil, çünkü üretim artmıyor. İşte bu yüzden, haftaya ertelenen Eğitim Vizyon Belgesi’nin mutlaka üretim odaklı olması gerekiyor!
Meslek lisesi memleket meselesi dedik, ortada bıraktık.
Üretim dedik, üretecek insan yetiştirmedik.
En iyi öğrencilerimizi masa başı işlere yönelttik, sahada çalışacak eleman bulamadık.
Meslek liselerinden meslek yüksekokullarına sınavsız geçişi kaldırdık, zaten dibe vuran ilgi, alaka ve kalite hepten yok oldu.
Üretim olmadan kalkınma, kalkınma olmadan da huzur olmaz.
Ve bunun yolu, yaptığı üretimle gurur duyacak insanlar yetiştirmekten geçiyor.
İnsan gücü planlaması
İçeriden ve dışarıdan yoğun baskıların olduğu zor bir süreçten geçiyoruz.
Ciddi kararlar arifesindeyiz.
Ve sanki bu kez, politik beklentiler değil, pedagojik değerler öne çıkacak.
Önceliğimiz, milli değerlerle donatılmış, çağdaş gençler!
Peki, bunu başarabilir miyiz? Olmaması için hiçbir neden göremiyoruz.
Yarışa hazır mıyız?
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk “Bizim asıl derdimiz küresel rekabet” demiş!
Peki, ama nasıl? İlk 300’e giremeyen üniversiteler ve sürekli değişen eğitim sistemiyle mi bu küresel rekabeti gerçekleştireceğiz?
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından yarın açıklanacağı duyurulan vizyon belgesi 23 Ekim’e ertelendi.
Bu da sürpriz olmadı.
Toplantıya Cumhurbaşkanı Erdoğan da katılacak.
Eğitimde 23 Ekim çok önemli bir gün!
Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un açıklayacağı vizyon belgesi, eğitimin yeni yol haritasını belirleyecek.
Beklenti çıtası, öylesine yükseldi ki vizyon belgesinin bu beklentilerin ne kadarını karşılayacağı tam bir muamma!
Peki, vizyon belgesinin bir bağlayıcılığı olacak mı?
Vize deyip geçmeyin, hem zahmetli hem de masraflı.
Dahası, pasaportunuz ne kadar güçlüyse, siz de o kadar güçlüsünüz! Peki, dünyanın en güçlü pasaportu hangi ülkenin?
Önceleri Almanya’ydı. Şimdi ilk sırada Japonya var. Henley Pasaport Endeksi’ne göre, 2018’de 190 ülkeyle vizesiz seyahat ve varışta vize anlaşmaları bulunan Japonya, seyahat serbestliği bakımından en avantajlı pasaporta sahip ülke oldu. Bu ay Myanmar ile anlaşma yapan Japonya’nın, 189 ülkeyle anlaşması bulunan Singapur’u geride bırakarak liderliğe ulaştığı belirtildi. Her iki ülke şubat ayında rakipleri Almanya’yı geride bırakarak ilk sıraya çıkmıştı.
Dünya genelinde 110 ülkeyle seyahat serbestliği anlaşmaları bulunan Türkiye ise listede 49. sırada yer buldu. 199 ülkenin pasaportunun kıyaslandığı listede, Afganistan ve Irak son sırada yer aldı. Vize itibar endeksinde umarız çok daha iyi sıralara yükseliriz!..
Vah Antalya vah!
Hemen her kentimiz gibi güzelim Antalya da beton yığını haline gelmiş.
Gökdelenler üzerinize üzerinize geliyor. Beton bloklar arasında bırakın denizi, 10 metre ötesini göremiyorsunuz. Sadece gökyüzü var o kadar. Ne hava koridorları dikkate alınmış ne de kentsel estetik. Örneğin dikine giden bir sokağın
Demir kapı altında kalan, yangında boğulan öğrencilerin acısı dinmeden, Ardahan’dan bir öğrencimizin daha, devrilen dolap altında kalarak yaşamını yitirdiği haberi geldi!
Bu kadar ihmal, yeter artık!
Okullar hapishane mi ki demir kapılar takıyoruz?
Hem depreme hem de oyun çocuklarına karşı dolaplar neden sabitlenmez?
Her iki durum için de yönetmelikler dolapların sabitlenmesini emrediyor!
Peki, bunu kim dinliyor, kim kontrol ediyor, kim takipçisi oluyor?
Yatılı bölge okullarından üniversiteye kadar yurtlar neden sık sık denetlenmez?
Bu kaçıncı facia, bu kaçıncı ölüm?