Abbas Güçlü

T.E., 5 yıllık fakülteden mezun, mastırı olan, dünyanın en iyi üniversitelerinden online dersler alan ve bu alanda kitap yazan bir öğretmenimiz.

Şu anda Van’ın kuş uçmaz, kervan geçmez köylerinden birinde bilgisayar öğretmeni ama okulunda bir bilgisayarı bile yok!

Hayalleri ve ruhu, hali paramparça.

Dayanıyor ama nereye kadar?

O, kendinden ne istendiyse, fazlasıyla yerine getirmiş.

Peki ya ona verilen sözler?

Onu ne siz sorun ne de o anlatsın...

Zor yaşam!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, merakla beklenen 3. havalimanının ismini açıklamadan önce, ülkemizin en değerli markası İstanbul diyerek söze başladı ve “Yeni havalimanımızın ismi İstanbul Havalimanı” dedi!
Atatürk Havalimanı’nın ise küçülerek, faaliyetine fuar alanı olarak devam edeceğini söyledi.
Dünyanın dört bir yanında havalimanları ve büyük, çok büyük eserler gördüm, gezdim, etkilendim. Ama hiçbiri yeni havalimanı kadar beni etkilemedi desem yalan olmaz.
Hangi ulustan, kim gelirse gelsin, etkilenmemesi mümkün değil!

İşte açılıştan notlar:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunus’tan bir dörtlük okuyup gönüllere seslendi. “Bu dünya kimseye kalmaz” dedi.
Batılı ülkelerden olmasa da çok sayıda devlet, meclis başkanı vardı.

İçinde bulunduğumuz aylar, tatilciler için avantaj paketleriyle dolu.

Hem turlarda hem de otel, tatil köyü ve ulaşımda müthiş indirimler var.

Erken rezervasyon kültürü, ülkemizde de giderek oturmaya başladı.

Bu yıl, 5 milyon seyahatseverin bu kervana katılması bekleniyor.

Çok mu? Fazla değil ama az da sayılmaz.

Şişen fiyatlar iniyor diyenler çıkabilir ama gerçek anlamda avantaj sunun acente sayısı da inanılmayacak derecede çok.

Kâr marjını, yeter ki çark dönsün diye, neredeyse sıfıra indirenler var.

Umarız, kaliteyi düşürmeden, bu zor süreci, bir an önce atlatırlar!..

Cumhu riyet coşkusu ilk günden bugüne hiç sönmedi.

Hiç de sönmeyecek.

Çünkü bizi biz yapan hep o oldu.

Tüm kapılar onunla açıldı, hayali bile kurulamayan makamlara onunla yükseldik.

Hak, hukuk, adalet, onunla anlam kazandı.

Eğitimin en temel hak olduğu onunla değer buldu, onunla herkese ulaştı.

Kadınlarımız onunla hayatın bir parçası oldu, onunla zirveye tırmandı.

Köylü, onunla milletin efendisi oldu, onunla çobanlıktan cumhurbaşkanlığına yükseldi.

Ülkemizin bazı bölgelerinde ciddi öğretmen sıkıntısı vardı.

Giden, gittiği yerde kalmıyordu.

MEB’in açıklamalarına göre Sözleşmeli’ye geçilmeden önceki yıl, ataması yapılan 27 bin öğretmenden 25 bini görevine başlamadı ya da tayinini istedi. Yani onlara göre Sözleşmeli’ye geçmekten başka çare yoktu.

Önce 4 + 2 yıl şartı getirildi, son düzenlemeyle de 3 + 1’e indirildi.

Peki, sorun çözüldü mü?

Evet, kısmen çözüldü ama beraberinde yeni sorunlar getirdi.

İşte bu yüzden enine boyuna düşünülüp, yeni formüller arama gereği duyuldu ama MEB, tüm sızlanmaları görmezden gelip yoluna devam ediyor.

Oysa, herkesi memnun edecek, öğretmenlik onurunu koruyacak, MEB’i de bu baskıdan kurtaracak çok daha iyi formüller bulunabilir.

Eğitimde 2023 Vizyonu ile çok önemli bir adım atıldı.

Daha önceleri önce icraat gerçekleşiyor, sonra altı dolduruluyordu.

Şimdi, olması gereken bir şekilde, önce altyapı hazırlanıyor, belli ki icraat sonra gelecek...

Durum böyle olunca da MEB’in adı “Cek, Cak Bakanlığı”na çıktı!.

Neden mi?

Eğitim 2023 Vizyonu’ndaki şu açıklamaları nedeniyle:

- Okullar arasındaki fark kapanmaya çalışılacak

- Okullar, çocuklar için hayat alanına dönüşe

Eğitimde 2023 Vizyonu nihayet açıklandı.

Peki, yeni ne var? İyi niyetin dışında çok fazla bir şey gördüm desem yalan olur.

Pek çok insan dağ fare doğurdu diyor. Kendi çerçevelerinden baktıklarında da haklılar.

MEB, çok daha fazlasını yapabilir miydi?

Evet, yapardı ama sanki köklü bir reform yerine günü kurtarmaya yönelmişler.

2023 Vizyonu, bir anlamda, daha önceki vizyon belgelerinin revizyonu şeklinde. Yani, önceki hataların telafisi yönünde!..

Atama konusuna hiç değinilmedi.

Erdoğan ne dedi?

Akıllı telefonları en uzun süreli kullanan ülkelerin başında geliyoruz.

Dijital sörfte herkese nal toplatıyoruz.

Sosyal medya kullanımında hızımıza yetişen yok gibi!

Peki, aynı performansı dijital araştırma ya da öğrenme konusunda da gösterebiliyor muyuz?

Evet demek çok zor.

FATİH Projesi’ne, bilişim sınıflarına, akıllı tahtalara, bedava dağıtılan tablet ve bilgisayarlara devlet milyarca dolar para harcadı.

Anne babaların harcadığı para da hiç ondan geri kalmaz...

Sonuçta sevinen kim oldu?