Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

AB macerası bitti mi, biter mi
Haberin Devamı

50 yıllık AB macerasında sona gelindi mi? Evet demek çok zor. Çünkü, AB’nin Türkiye’ye, Türkiye’nin de AB’ye her zamankinden çok daha fazla ihtiyacı var. Yani yola devam... Fatih Üniversitesi’nde, önceki gece gerçekleşen Genç Bakış’ta konuşmacıların da, öğrencilerin de geldiği son nokta bu oldu.
İç siyasete dayalı dalgalanmaların ise dün ve bugün olduğu gibi yarın da devam edeceği ısrarla vurgulandı. AB’yi, AB için değil kendimiz için istememiz gerektiği üzerinde duruldu.
İşte programdan satır başları:

Neden ille de AB?
Prof. Dr. Mehmet Altan - Akademisyen/Yazar
- 2007-2013 arasında Ali Babacan’ın Dışişleri Bakanlığı döneminde resmen açıklanan 180 uyum yasasını çıkarma taahhüdü var. Ama geçen 6 yıl içinde sadece 30 yasa çıkarılmış.
- Biz AB’yi insan odaklı bir değişim, dönüşüm, insana layık olduğu saygıyı gösterme açısından değerlendiremiyoruz.
- Önemli olan AB değil, çağ. Sermaye sahiplerinin değil, buluş sahiplerinin insanın en kutsal canlı olduğunu hatırlattığı ve hayattaki yerinin sağlamlaştığı bir dünyada, dünyalı olmanın aracı AB süreci.
- İnsani gelişme endeksinde 92., Küresel Rekabet Raporu’nda 142 ülke arasında 59., işgücü piyasasının etkinliği açısından 133. sıradayız. Toplumsal cinsiyet eşitsizliği açısından 146 ülke arasında 77. sıradayız. Gelir dağılımı açısından en kötü paylaşan 5 ülkeden biriyiz. Türkiye, Türkiye’ye göre gelişiyor. Yeryüzüne baktığımız vakit daha gitmemiz gereken çok yol var.
- Dünyada bir yılda üretilen mal ve hizmet bedeli 55 trilyon dolar. Bunun 17 trilyon dolarını AB üretiyor. Ayrıca AB’nin Türkiye’nin üzerinde durmadığı bir beşeri sermayesi var ve çok gelişmiş. Bizde insanların okula gitme yılı ortalama 6.5 yıldır, AB’de ise 12 yıl.
- AB’nin krizi bir çağ krizidir. AB ulus üstü bir birliktir. Bu ulus üstü birlik, ulus-devlet politikalarıyla bir araya gelemez. Bu krizin çıkması çok iyi olmuştur. Sonrasında AB dağılmayacak tam tersi tam bir birlik durumuna gelecektir.
- Avrupa Birliği beni kim yönetecek noktasından, nasıl yönetecek sorusuna geçmektir. Beni kimin yönettiği mühim değil, nasıl yönettiği mühim.
- Yırtılıp atılması gereken bir şey varsa o AB raporu değil, Uludere’nin üzerini kapatan iradedir.

Önce insan
- Önce insan demeden AB’ye girmenin bir anlamı yok. Zaten bunu söylemeyeni de almazlar.
- AB süreci ile temel hak ve özgürlüklerin sınırları genişledi, idam cezası kaldırıldı, işkenceye sıfır tolerans geldi. Bilgi Edinme Yasası, bir devrimdir Türkiye’de. Avrupa Birliği’nin tavsiyesiyle evlilik yaşı 18 oldu. Bu bir dayatma mıdır? Lehimize olan bir şey dayatma mıdır, tavsiye mi? Hamile kadınlar gece çalışmaya zorlanıyordu, AB sayesinde zorlanamaz oldu. 15 yaşında zorunlu eğitim dönemindeki çocukların çalışması yasaklandı. Sanayi ürünlerinde iki yıl zorunlu garanti süresi, kapıdan satışlarda 7 gün içerisinde iade hakkı geldi. Bunlar hayatın bizatihi insana dokunan kısımları. Bunları zaten T.C. Devleti’nin vatandaşları için yapması gerekmez miydi? Bunlar için AB’ye gerek mi var yahu? Ayıp değil mi?
- AB süreci, bizim devletimizin bizden esirgediği hak ve hukukun birey bazında teslimini sağlamaya çalışmaktır. Onun için yırtmaya kalkıyor siyasetçi. Buradaki temel unsur insandır. AB’nin bizden istediklerinin birey olarak size zararı olan bir şeyi var mı, aleyhinize bir şeyi var mı? Eleştiriyi oradan yapın.

AB barış projesidir
Can Baydarol - AB Uzmanı
- Avrupa Birliği neden Nobel aldı? Çünkü kendi arasında barışı tesis etti.
- AB dediğimiz olgu 2. Dünya Savaşı’ndan sonrasında bir barış projesi olarak, temelde de Almanya ile Fransa’yı barıştırmak için kurgulanmış bir yapı. Ve bu anlamda da son derece başarılı.
- Avrupa Birliği bir sosyal dönüşüm projesi. İnsanı dönüştürmek, kalitesini yükseltmek. Yani meslek sahibi yapmak, üretken hale getirmek için.
- Mesela bizde uygulamalı teknik üniversite yok. Sanayi ile üniversiteyi bir araya getirip anında patent ve üretim aşamasına geçemedik. Avrupa bunu yapıyor.
- Türkiye AB’ye girdiğinde egemenlik haklarını daraltır mı? Hayır. Tam tersi genişletilir.
- AK Parti siyasi iktidarını AB yoluyla pekiştirdi. Bugün askeri vesayet kalktıysa bu AB sayesindedir.
- İki taraf da birbirine muhtaç. Fakat bugün Türkiye’nin AB’ye muhtaçlığı 10 üzerinden 10’da kaldı ama onların bize ihtiyacı 5 iken 10 oldu.
- Dünyada bir eksen kayması var. Üretimin ve siyasetin ekseni doğuya kayıyor. Dolayısıyla Türkiye’nin içinde yer almadığı Avrupa kendini bu bölgeye izole etmiş bir noktaya doğru gidiyor. Bu anlamda bu ekonomik kriz Türkiye’nin hayrınadır.
- Uluslararası ilişkilerde, aşk, nefret, onur, gurur yok, çıkarlar var. Bir numaralı çıkar da insanların birbirlerini öldürmemesi.
- AB silahlı kuvvete dayanacak bir güç olamaz. Dolayısıyla bir medeniyetler projesi anlamında da Türklerin Müslüman kimliği belki de ilk defa işimize yaramaktadır.
- Raporu çöpe atmak son derece fevri bir hareket. Sizi istemeyenlerin eline koz veriyorsunuz. Şu raporda yazan her eleştiriye katılmıyor musunuz? Eleştiriyi kabul etmeyen bir siyasetçi demokratik bir siyasetçi olamaz.
- 2004’te müzakerelere başladığımız gün Türkiye’deki destek yüzde 75 civarındaydı. Bugün yüzde 20 seviyesinde. Bu sebeple hem iktidar hem de muhalefet AB meselesini çok fazla gündeme getirip oy kaybetmek istemedikleri için böyle davranıyorlar. Yarın rüzgar biraz dönerse yine en önemli gündem maddesi AB olur.
Özetin özeti: AB’ye yönelik tartışmalar daha bir serinkanlılıkla yapılmalıdır...