Beşiktaşlı Şifo Mehmet'i canı gönülden kutluyoruz. Arkadaşlarından çoğu jübile gelirini oraya, buraya harcarken o tamamını, çocukların eğitimi için Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'na bağışladı. Attığı bu örnek adım, umarız benzeri gelişmeleri de beraberinde getirir.
Beni asıl şaşırtan medyada yer alan rakamlar oldu. Nereden çıkıyor, kim söylüyor bilmiyorum ama bayağı abartılı. Hem de çok!..
Jübile geliri için önce 2 trilyon lira dendi. Sonra bir trilyon lira telaffuz edildi. En son dile getirilen rakam ise 500 milyar lira.
Hürriyet'in dün birinci sayfadan verdiği haberin başlığı aynen şöyle:
90 dakikada 20 bin çocuğu kurtardı. Yaklaşık bir trilyon lira toplanan jübilede vakıf için 500 milyar liraya yakın gelir elde edildi...
Matematikten pek anlamasam da, bakalım kaç liraya bir çocuk kurtuluyor diye oturup 500 milyar lirayı 20 bine böldüm. Çıkan rakam 25 milyon lira...
Ya bilgileri ortaya atanların eğitimden hiç haberi yok ya da haberi yazan arkadaşımızın gözlerinde pembe gözlük var. Bir çocuğun kaça kurtulduğunu en iyi anne babalar bilir!..
Aşırıya kaçan abartı her zaman şüphe uyandırır. Eğer konu haberse, habere olan güveni azaltır...
Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın kurucu mütevelli heyeti üyesiyim. Baştan beri işin içindeyim. Bu konuda takdire şayan hizmetlerini öven çok yazı yazdım. Arkadaşlarımızda bu hizmet aşkı olduğu sürece de anlaşılan daha çok yazılar yazacağız...
Her şeyden önce Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın eğitime ve çocuklarımıza olan katkısının iyi anlatılması gerekir. Vakıf hiçbir zaman Milli Eğitim'in yerine geçmedi. Geçemez de. Rakam ortada: 25 milyon lira ile bir çocuk nasıl kurtarılabilinir ki!..
Vakfın amacı; çocukların okul dışında kalan saatlerdeki gelişimine destek sağlamak. Yoksa ne temel eğitim vermek gibi bir amacı var, ne de mesleki eğitim kazandırmak gibi bir iddiası...
Vakıf, gerçek bir eğitim dostu olan Suna Kıraç'ın öncülüğünde kuruldu. Onunla büyüdü, onunla şekillendi. Ama o hiçbir zaman mütevazılığı elden bırakmadı. Bırakmıyor da. Bazılarının bu sınırları zorlaması iyi mi, kötü mü o tartışılır.
Ancak görünen o ki abartı sınırları aşılmış durumda. Oysa eğitim abartıyı hiç kaldırmaz! Hele hele eksik bilgi, birbiriyle çelişen rakamlar kafaları karıştırmaktan öte hiçbir işe yaramaz. Vakfın bir sözcüsü olsa ve bilgiler abartısız bir şekilde tek elden verilse çok daha iyi olmaz mı?..
Benzer gelişmeler TEMA için de geçerli. Öylesine büyük kampanyalar yaptılar, öylesine büyük bağışlar toplayıp, öylesine bir hava yarattılar ki sanki Türkiye çöl olmaktan kurtuldu. Milyonlarca ağaç dikildi. Türkiye yeşile dönüştü. Ama içinizde TEMA'nın düzenlediği kampanyaların ötesinde yaptıkları işlerle ilgili gözünüzün önüne gelen ya da örnek gösterebileceğiniz bir şeyler var mı? Oysa onlar da o kadar çok iş yaptılar ki, hep yeni kampanyalarla uğraşmaktan eskilerini anlatamadılar...
Özetin özeti: Kamuoyu ne kadar para toplandığını, nerelere harcandığını, atılan adımların daha sonra nasıl filizlendiğini, yabancı şirketlerin denetleme raporlarıyla değil gözleriyle görmek istiyor. Asıl daha da önemli olan yeşile ve eğitime olan saygıyı uyandırabildik mi?!.