Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Diyalog Türkiye Cumhuriyeti geleneğinde cumhurbaşkanı ve başbakan isimlerinin üniversitelere verilmesi yaygın bir şekilde var. Örneğin Atatürk, İnönü, Celal Bayar, Süleyman Demirel ve Aydın Menderes Üniversitesi.Ama verilmeyen de çok. Örneğin Özal, Evren, Ecevit, Sezer ve daha pek çoğu.Yaşayan cumhurbaşkanları içerisinde sadece Demirel'e ayrıcalık tanındı. Ama o da bu ayrıcalığı fazlasıyla hak etti. Çünkü mevcut üniversitelerin neredeyse tamamına yakının altyapısı onun zamanında oluşturuldu, onun yakın ilgisi ve desteğiyle bugünlere gelindi. Ve üniversitelerle en yakından ilgilenen tek isim de hâlâ o. Severiz, sevmeyiz ama Demirel'in üniversitelerimizi getirdiği noktayı görmezlikten gelmek aymazlık olur. Ha, bu ismin ona rağmen verildiğini de özellikle hatırlatmak isteriz.Peki Gül ne yaptı? Gerek ülke için gerek üniversitelerimiz için? Daha devlet adamlığının çok başında. Kısa dönem Başbakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı, her şey öylesine farklı bir konumda ki, diğerleriyle kıyaslamak olanaksız. Bu da kendisini yıpratır.Cumhurbaşkanlığı döneminde üniversitelerin hamiliğini üstlenir, her türlü sorunlarının çözümüne katkıda bulunur, çıtayı çok daha yükseklere tırmandırmalarına öncülük eder ve bir ekol haline gelirse, görevi bittiğinde, zaten birileri bunu gündeme getirir. Ve karşı çıkanı da olmaz. Ama şimdi hemşeri desteğiyle hazırlanmış bir teklif, kendi partisi tarafından çıkarılmış bir kanun ve yine kendisi tarafından onaylanmış bir yasayla kendi adına üniversite kurmak, olsa olsa ancak Kayserili cingözlüğü olur.Ne Kayserililer ne de Gül, bu yazıdan, böyle bir girişimi desteklemiyorum anlamı çıkarmasın. Kayserililerin üniversiteye nasıl sahip çıktıklarını, Erciyes Üniversitesi'ni nasıl desteklediklerini çok yakından biliyor, takdir ediyor ve her gittiğim ilde örnek olarak anlatıyorum. Gül de onların gözüyle, Kayseri'ye yaptıklarıyla, ismi verilerek onurlandırmayı fazlasıyla hak ediyor olabilir. Ama bunu sadece onların istemesi, AKP'nin onaylaması, Gül'ün imzalaması yetmez. Akademik camianın da, Türkiye'nin de, siyasetin genelinin de bunu kabullenmesi gerekir.Öyle olmasaydı Özal da, Evren de, Ecevit de en güçlü zamanlarında isimlerinin üniversitelerde yaşamasına yeşil ışık yakabilirlerdi. Onlara da benzeri pek çok teklifin yapıldığını yakından biliyorum. Ama havada kapmadılar. Tarihe bıraktılar. Zamanı geldiğinde, olması gerekiyorsa o da olur dediler...AKP kurmayları, bu hızla yakında Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi de kurarlar. Kurmazlarsa haksızlık olur. Gül yanlıları çalışıyor da, Erdoğan sempatizanları uyuyor mu? Kayserililer hemşerilerini seviyor da Rizeliler sevmiyor mu?Ama eğer ille de yeni bir üniversite açılacaksa, bu, Konya'da Necmettin Erbakan Üniversitesi olmalıdır. Gül'e de, Erdoğan'a da, AKP'ye de iktidar yolunu açan Konya ve Erbakan'dır. Eee, madem türbanın sembol olması da artık yasak olmaktan çıkıyor, amblemi de türban olsun. Hiç şaka ya da eleştiri değil. Bu mantık sinsilesinin geleceği son nokta bu olur. Ha bu da üniversiteleri siyasallaştırır mı, farklı noktalara götürür mü? Onun kararı da size kalmış. Ben sadece dünden bugüne yaşanan gelişmeleri sizlerle paylaşmak istedim. O kadar.Özetin özeti: Türkiye değişiyor. Onunla birlikte bakış açısı ve değerler de. Doğru olan öncekiler miydi? Yoksa şimdi yapılanlar mı? Onu da tarih gösterecek!.. aguclu@milliyet.com.tr Kayseri'ye Abdullah Gül Üniversitesi açılıyormuş. Daha önce duymuş ama ihtimal vermemiştim. Başkaları dayatsa bile o bunu kabul etmez diye tahmin etmiştim. Ama yazılanlara, söylenenlere bakılırsa onay vermiş. Hatta Kayseri Belediye Meclisi yer tahsisi bile yapmış...