Terör örgütleri ve tarikat üyelerinin tamamına yakını genç. Bir bir yakalandıklarında görüyüyoruz ki, yine çok azı dışında tamamına yakını, ya hiç eğitimsiz ya da eğitimini yarıda bırakmış...
Terör ve tarikatlar tükenme noktasına geldiğine göre bu şer odaklarına yönelen gençleri, bir başka şer odağının kapmaması için süratle onlara sahip çıkmak gerekiyor. Hükümetler, Doğu ve Güneydoğu ile ilgili bugüne kadar pek çok paket açtı. Açmaya da devam ediyor. Ama ne yazık ki bu paketlerin içinde gençlere yönelik projeler yok.
Bazılarınca
siyaset filozofu ilan edilen
Demirel'in Türkiye'ye attığı en büyük kazık,
bekle gör politikası. Kriz çıkmadıkça sorunla ilgilenmiyoruz. Bu mantık çerçevesinde de gençler anarşist, terörist, ayrılıkçı ya da farklı bir uç noktaya gelmedikçe dikkatlerimizi onlara yöneltmiyoruz. Gençlere pedagojik açıdan değil, hep polisiye tedbirlerle yaklaşıyoruz. Ki o zaman da iş işten geçmiş oluyor...
Yeni PKK ve Hizbullah'ların ortaya çıkmaması için hiç olmazsa bu kez gençlere sahip çıkalım. Bu önemli görev, artık sadece hükümetlere bırakılmamalı. Diğer kurum ve kuruluşlarla birlikte sivil toplum örgütleri de gençlerimize olanakları ölçüsünde sahip çıkmalı.
Genelkurmay yarı yıl tatilinden yararlanarak Güneydoğulu öğrencileri, büyük kentlerle tanıştırdı. Ufuklarını geliştirdi. Ankara'nın, İstanbul'un, İzmir'in de kendilerine kucak açtığını gösterdi.
Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği üç yıl öncesine kadar hiç kimsenin gitmeye cesaret edemediği Şırnak
İdil'i örnek bir kent haline getirdi.
Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı onlarca il ve ilçeye açtığı eğitim birimleriyle on binlerce çocuğu ve genci, bilimle, teknolojiyle tanıştırdı. Bir işadamı Siirt Kurtalan'a, bir diğeri Diyarbakır'a sihirli değneğiyle dokundu. Kısıtlı oluşumlarda da görüldü ki, cehaletle mücadele edildiğinde sonuç hep olumlu oldu...
Hükümet bu konuda öncülük etmeli, hemen herkes de bu sorunu kendine iş edinmelidir. Örneğin şunlar yapılamaz mı?
* Eğitim olanağından hiç yararlanamayan gençler için okuma yazma ve beceri kazandırma kursları açılamaz mı?..
* Birleşik Avrupa ruhu yaratmak için gerçekleştirilen öğrenci değişim programlarının bir benzeri Türkiye'de hayata geçirelemez mi?
* On binlerce köy okulu kapatılarak, köyler imamlara teslim edildi. Eskiden eğitmen boşluğunu öğretmen dolduruyordu. Artık o olmadığına göre köyler, üniversite mezunu, sosyal yeteneklerle donatılmış imamlarla geleceğe çok daha iyi hazırlanmaz mı?..
* Meslek odaları, işçi ve işveren sendikaları, sivil toplum örgütleri bölgede meslek kursları açıp, istihdam olanakları yaratamaz mı?..
Özetin özeti: Hep zor olanı yapıp gençlerimizi şer odaklarının kucağına attık. Bir kez de kolayını deneyip, onları kazanmaya çalışsak!..
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr