Diyalog Liderlerin tamamı kendilerini ve partilerini bulunmaz Hint kumaşı sanıyor. Onlar olmasa Türkiye'nin hali perişan olurmuş. Sanki bugüne kadar onlar vardı. Ya da vardılar da ne oldu?..Türkiye, bugüne kadar çok seçim gördü. Çok lider ve parti tanıdı. Bundan sonra da görmeye devam edecek. Zaten demokrasinin gereği de bu. Bu noktada en önemli konu, öncelikle seçmenlerin olabildiğince yoğun bir şekilde sandığa gitmesi, ikincisi de oylarını bilinçli bir şekilde kullanması. Bu iki noktada doğru olanı yaptığımız sürece sandıktan ne çıkar diye korkmamamız gerekir.Daha önceki liderler de kendilerini vazgeçilmez sanıyorlardı. Peki ne oldu? Onlarsız da olmadı? Türkiye battı mı?.. Türkiye'nin, kendinizin ve çocuklarınızın geleceği için pazar günü mutlaka sandık başına gidin. Oyunuzu kime vermelisiniz? O sizin kararınız. Kimsenin de bunu etkilemeye hakkı yok. En başta da parti liderlerinin ve çok bilmiş gazetecilerin... Üniversite öğrencileri belki de ilk kez bu kadar rahat oy kullanabilecekler. Daha önceki seçimlerde dersler başladığı için isteseler de nüfus kayıtlarının bulunduğu memleketlerine gidip oy kullanamıyorlardı. Oysa şimdi, ailelerinin yanında rahat rahat oy kullanabilecekler. Zaten bu konuda fazlasıyla istekliler. Çeşitli vesilelerle Türkiye'nin dört bir yanını gezerken bunu fazlasıyla gördük. Son 25 yıldır, sandık onları hiç bu kadar heyecanlandırmamıştı. Bu yüzden oy kullanma oranında, her ne kadar tatilci firesi verilse de, patlama olursa hiç şaşırmamak gerekir.Söz tatilcilerden açılmışken, eğer oy kullanmak istiyorlarsa, bir an önce seçim mahalline gelmeleri gerekiyor. Cumartesi ya da pazar sabahı yapılacak yolculuk, tıpkı bayram dönüşleri gibi eziyete dönüşebilir ve size canınızdan bezdirebilir... Trafiğe takılmayın!.. Bizde seçimin her türünde kriz yaşanıyor. Muhtar ve sendika başkanı seçerken de, rektör ve cumhurbaşkanı seçerken de büyük sorunlarla karşılaşıyoruz. Çünkü ne doğru düzgün seçim yasamız var seçim kriterlerimiz. Yoksa, Batılılar bizden daha demokrat ve onların politikacıları bizimkilerden çok daha donanımlı değiller.Onlarda sistem var. Biz de yok. Onların kriterleri var, bizim yok. Tek fark bu. Eğer doğru düzgün bir seçim yasası çıkarıp doğru düzgün kriterler koyabilsek, seçim öncesinde böylesi tatsız tartışmalar da yaşanmazdı, sandıktan falanca çıktığında ülke nereye gider tartışmaları da yapılmazdı. Oy verme kriterleri? Bir seçimde en yanlış olan, körü körüne oy vermektir. En okumuşların gerçekleştirdiği rektörlük seçiminde bile buna sık sık şahit oluyoruz. Takım tutar gibi oy kullanıyorlar. En iyisine değil, işaret edilene oy verdikleri çok oluyor. En donanımlısı, en iyi yapacak olanı bu ama ayrı dünyaların insanlarıyız diye dudak büküyorlar. Sonra da pişmanlıkların en büyüğünü yaşıyorlar. Bugünlerde buna o kadar çok şahit oluyoruz ki!..Rektörlük seçimlerinde, seçilme kriterlerinin belirlenmesi için yıllarca uğraş verildi. Siyasetçilere de örnek olur denildi. Ama bir türlü arkası gelmedi. Belli ki bu durum herkesin hoşuna gidiyor. Oysa o kriterler konulmuş olsaydı, üniversitelerimiz de, ülkemiz de bugün çok farklı noktada olabilirdi. Üniversiteleri de, ülkeyi de deneme tahtası olmaktan kurtarırdı.Özetin özeti: Onlar kendini kanıtlamışları seçiyorlar, biz ise hele bir deneyip de görelim diyoruz. Yani hâlâ ilk çağlardaki gibi deneme yanılma yöntemiyle rektör, başbakan, cumhurbaşkanı seçiyoruz!.. aguclu@milliyet.com.tr Seçim kriterleri?