Abbas GÜÇLÜ
ABD'de öğrenci olmak, zevkli ve doyurucu olduğu kadar da zor. Hem ülke içinden, hem de dünyanın dört bir yanından gelmiş "En iyiler" içinde ayakta kalabilmek pek kolay değil. Ciddi üniversitelerde öğrencilik bütün günü, haftası, ayı, dört yılı yoğun geçen ciddi bir iş. Böylesi gezilere mutlaka bizim öğrenciler de getirilmeli.
Önceki gün gezdiğimiz Florida Devlet Üniversitesi öğrenci birliğinin bütçesi 50 milyon dolar. Her adımda onların etkilerini görmek mümkün. Kısa ya da uzun bir spor aktivitesinin içinde olma, bir işte çalışma ve kütüphane, yaşamlarının bir parçası haline gelmiş...
Üniversiteye girmek hem çok kolay hem de çok zor. Rakamlar ilginç. Florida Devlet Üniversitesi'ne 16 bin başvuru olmuş. 11 bini kabul edilmiş. Ama 4 bini kayıt yaptırmış. Bu dört binden, 4 yıl sonra gittikleri fakülteyi bitirenlerin sayısı ise sadece bin 600. Öğrencilerin kafası karışık, üniversiteler de "onu bırak bize gel" yarışında. Bu müthiş rekabet yakında bize de yansırsa hiç şaşırmayalım. ABD'de 4 bini aşkın yükseköğretim kurumu var. Yale, Princeton, Harvard, Duke, MIT, Stanford, Dortmouth, Brawn, California, Northwestern, Colombia, Chicago, Pensilvania, Cornell ve John's Hopkins'le başlayan "en iyiler"e girebilmek için çok iyi bir lise diplomasına, öğretmenlerden alınmış çok iyi referanslara, en az 550 - 600 TOEFL'a ve 20 - 30 bin dolar öğretim ücreti, 6 - 10 bin dolar konaklama ücreti ve bir 15 - 20 bin dolar da diğer masraflar olmak üzere 4 - 50 bin doları gözden çıkartmak gerekiyor. Yarı fiyata üniversite bulabilmek de pekala mümkün.
ABD üniversitelerine başvurular kasımda başlıyor, şubat sonuna kadar devam ediyor. Genelde kampüs modeli hakim. Bizde bu konuda en başarılı örnek ODTÜ. Ama buradaki üniversiteleri görünce, büyüklük kavramı değişiyor. 120 bin kişilik kente 30 bin kişilik üniversite kurmuşlar. Onun içinde de 82 bin kişilik stadyum var. Yılda sadece 5 maç için 82 bin kişilik üniversite stadyumu... Üniversiteler de spora müthiş önem veriyor. En iyi maaşı da rektör ya da en iyi bilim adamları değil koçlar alıyormuş.
ABD belki daha uzun yıllar Der Spigel'in tanımıyla "Dünya İmaratorluğu"nu sürdürecek. Çin, Almanya, Japonya ve Rusya'nın değişik sorunları nedeniyle etkinliğini artıracak. Ama görebildiğim kadarıyla onların da dikkat çekici bir şekilde "refah" sorunu var. Clinton gibi yakışıklı, Sharon Stone gibi güzelleri ancak ekranlarda görmek mümkün. Sokaktaki Amerikalı Pavarotti'ye özenmiş. Hep yiyorlar. Yarın da zayıflama ve tedaviye harcarlarsa hiç şaşırtıcı olmaz...
Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr