Hayatın felç olduğu kesin de, şu aniden bastıran kar lafına takıldım kaldım. Meteoroloji günlerdir, yoğun kar geliyor, tedbirinizi alın diye uyarıyor. Ama bu kimin umurunda.Meteorolojinin kar uyarısını, günlerdir haber bültenlerinde duyuran televizyonlar bile, aniden bastıran kar diye söze başlıyorlarsa, diğerlerine ne diyebilirsiniz ki?..Öğrencilerin çoğu yoldan döndü. Sürücülerin çoğu yarı yolda kaldı. Çalışanların çoğu bir saatlik yolu ancak beş saatte aşabildi.Peki ülkeyi yönetenler görevlerini yerine getirebildiler mi?Evet demek o kadar zor ki?Kar yağacağı günler öncesinden belli olmasına karşın, yollara yeterince tuz dökülmemişti.Okullara gidişte, bazı semtlerde sorun olacağı, daha önceki deneyimlerden belli olduğu halde en azından sabahçı öğrencilerin okulları tatil edilebilirdi. Edilmedi.Böylesine sıkıntılı bir süreç yaşanacağı, günler öncesinden belli olmasına karşın, belediyeler gibi sürücüler de hiçbir tedbir almadı. Kabak lastikle yola çıkanlardan tutun da, arabasını yol ortasında bırakıp gidenlere kadar sorumsuzluğun her türlüsüne rastlamak mümkündü.Peki her kar yağdığında İstanbul böylesine felç mi olacak? Bu sorunun bir cevap vereni mutlaka olmalı.Kabahatli de aramıyoruz. Çünkü kabahatli hepimiziz. Aniden bastıran kar, İstanbulda hayatı felç etti. Ulaşım kilitlendi. Okullar kapandı. Yaşam kabusa döndü. Kar ve yağmur yağdığında trafiği sıkıntıya sokan, doğa koşulları değil bizleriz. Kırmızıda geçen, sağ şeritten sollayan, yayaları hiçe sayan, en olmadık yerde yolcu indirip bindiren, su birikintilerini fütursuzca yol kenarındakilere sıçratan, hiç gereği yokken emniyet şeritlerini kullananlar hep bizler değil miyiz?Fazla bir şey istemiyorum, başkalarından beklediğimiz saygıyı, kendimiz gösterelim yeter. Bakın o zaman her şey nasıl da yoluna girecek. Ama ne mümkün. Kızdığımız tavırları sergilemede üzerimize yok!.. Saygısızlık diz boyu Gün geçmiyor ki, Irakta öldürülen şoförlerimiz olmasın. Dün iki kişi daha öldürülmüş. Terör şehitlerine, trafik canavarına, deprem felaketine, kar kış eziyetine, futbol terörüne nasıl alıştırıldıysak, Irakzede şoförlerimize de öyle alıştırıldık.Amerikalı askerlerden daha çok şoförümüz öldürülmüş. Ekonomik sıkıntı içerisinde olmasa kim göz göre göre ölüme gider! Kazandırdıkları dövizle ihracat rekoru kırdık diye hava atanların, şoförlerimizin can güvenliği için de aynı duyarlılığı göstermeleri gerekir.Bu konuda gösterdikleri duyarsızlık nedeniyle hükümeti kınıyorum...Sınıfındaki sobayı yakmaya çalışırken alevler içerisinde can veren öğretmenler gibi ailesine ve ülkesine döviz kazandırmak için canlarını heba eden şoförlerimiz de benim gözümde şehitler. Onlar da ülkeleri ve insanları için can veriyorlar.Ne olur artık onlara biri sahip çıksın. Avrupalı olmak, birilerinin tamam, oldunuz demesi ile ya da yasal değişikliklerle olmuyor. Ne zaman ki, en önemli şahsiyetlerimize gösterdiğimiz ilgiyi, öğretmenimize de, şoförümüze de gösterirsek, asıl Avrupalı o zaman oluruz. Benim kriterim de bu...Özetin özeti: Bir Avrupalı, bir Amerikalı nasıl ülkesinin vatandaşı olmanın gururunu her yönü ile yaşıyorsa, biz de yaşamak istiyoruz... aguclu@milliyet.com.tr Irakta öldürülen şoförler