Köy öğretmenliğinden Milliği Eğitim Bakanlığı'na kadar eğitimin her kademesinde görev yapan, üstün hizmetler üreten Avni Akyol, zamansız ölümünün ardından dün bir kez daha muhteşem bir şekilde anıldı.
Anma törenini farklı kılan, muhteşemliğe dönüştüren onun Türkiye'de attığı bir ilk adımın meyveleriydi...
Sanatın her dalını seviyor, yaygınlaşmasını istiyordu. İlk Güzel Sanatlar Lisesi'ni kurduğunda ona karşı çıkanlar, sonradan nasıl bir yanılgı içinde olduklarını dün bir kez daha gördüler.
İstanbul Valiliği ve İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü bir vefa örneği sergileyerek "Bugüne kadar yaptığım işlerin belki de en güzeli" dediği Güzel Sanatlar Lisesi'ni ona hayat veren, ona ruh veren Avni Akyol'un ismiyle bütünleştirdiler.
Bu amaçla düzenlenen törende öğrenciler, tarife sözcüklerin yetmeyeceği muhteşem bir konserler dizisi sergilediler. Önceki akşam Mimar Sinan Üniversitesi'nde gerçekleştirilen anma töreninde Akyol da, öğrenciler de dakikalarca ayakta alkışlandılar.
Akyol bir sevgi adamıydı. Canı gibi sevdiği ilk torununa da Sevgi adını verdi. Sevginin paylaşıldıkca büyüdüğüne inanırdı. Bakanlığı döneminde öğrencileri sevin diye defalarca genelge yayınladı. Eğitimi, sevgi temelleri üzerinde oturmaya çalıştı...
Saçtığı sevgi tohumları filizlendi ve ürünlerini vermeye başladı. Geçtiğimiz hafta memleketi Düzce'de ve önceki akşam da İstanbul'da isminin geçtiği her cümlede sevgiyle, muhabetle anılması, ardında bıraktığı en büyük mirastı...
Bugüne kadar 15'e yakın Milli Eğitim Bakanı ile çalıştım. Akyol ve bir kaçı dışında maalesef ne eğitimde, ne de bizler üzerinde etki bırakan olmadı. Galiba en büyük eksiğimizde bu...
YÖK artık bıktırdı
Depremin açıları bitmek bilmiyor. Ama bu acılar doğal felaketten değil, sonrasında yaşanan insani felaketlerden. Bölgede anne babaların çektiği sıkıntılar had safhada. Kaderleriyle baş başa bırakıldıklarının farkındalar. Üzüntülerini, yanlızlıklarını, unutulmuşluklarını kalplerine gömüp yaşam çarkını döndürmeye çalışıyorlar. Ama ya öğrenciler? Daha pek çoğu yaşadığı felaketin şokundan kurtulamamış. Onları hayata bağlayan, normale döndüren tek kurtarıcı: okulları, öğretmenleri, gelecekle ilgili hayalleri...
Ama YÖK denen ucube kurum onların bu hayallerine de yok edip, depremden daha derin izler bırakabilecek saçma sapan kararlar alıyor...
Öğretim yılının üçte ikisini okuyamayan öğrencileri, diğer öğrencilerle aynı koşullarda üniversite sınavlarına sokuyor. Okullarının yerle bir olması nedeniyle haziran yerine eylül'de mezun olacak meslek yüksek okulu öğrencilerini dikey geçiş sınavlarına almıyor...
Özetin özeti: Akyol hep sevgiyle anıldı. Sevgiyle anılacak. Ama şu anda benzer koltuklara oturanlar için sevgi sözcüğü belki de hiç tanıyamayacakları bir kavram olacak!..
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr