Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı


Avrupa Birliği'ne giriş son yıllarda Türkiye'nin en önemli gündem maddelerinden birisi. Peki bu konuda neler yapılıyor? İlle de girelim diyenler bu konuda ne kadar samimi? Bunlara bir göz atalım.
Önceki gün Türkiye'nin ilk kadın valisi, eski milletvekili Lale Aytaman'ın başkanlığında bu konuyu tartıştık. Başbakanlık AB Genel Sekreterliği Eğitim Koordinatörü Sevinç Atabay, DPT Eğitim Sektörü Uzmanı Fatma Barkçin, Av. Nazan Moroğlu ve DSP İstanbul Milletvekili Masum Türker, bu konudaki son gelişmeleri anlattılar. Toplantı Hürriyet Çetin Emeç Salonu'nda gerçekleşti. Medya her zamanki gibi ilgisizdi. Hürriyet'ten ve aynı binadaki CNN Türk'ten bile kimseler yoktu...
Oysa AB ile ilgili süreçte milyonlarca öğrenciyi, öğretmeni, teknik elemanı ilgilendiren eğitim ve öğrenci değişim programlarını Türkiye'nin öncelikle duyması gerekiyor. Ama bu kimin umurunda...

Avrupa Birliği konusunda hükümetin ne kadar samimi olduğu tartışılır. Socrates, Leonardo da Vinci, Youth, AB'nin en önemli programlarının başında geliyor. Her birinin milyarlarca euroluk bütçeleri var. Okul öncesinden üniversiteye, yetişkinlerin eğitiminden mesleki eğitime kadar yediden yetmişe herkesi ilgi alanına alıyor. Özellikle üniversiteli gençler için bulunmaz olanaklar sunuyor. Örneğin bir yıllığına herhangi bir Avrupa ülkesine gidip öğrenimlerinin bir yılını orada geçirebilir. Hem de ceplerinden beş kuruş harcamadan. AB bu projenin hayata geçebilmesi için yıllardır ulusal ajansınızı kurun diyor. Bunu yaparken de merkezi hükümetin ya da hükümete bağlı kuruluşların güdümünde değil sivil bir organizasyon olsun istiyor. Ama ne yaptık? Sanki bu süreç daha da geciksin diye ajansı DPT'nin güdümüne sokup başına da bir kaymakam getirdik. Muhtemelen bu oluşum kabul edilmeyecek. Oysa bu noktaya kadar öğrenciler getirmişti. Keşke onlar görevlendirilmiş olsalardı...
Bu arada bütün ülkelerin vermekle zorunlu olduğu katılım payları ise hala ödenmemiş. Enteresan ki ne enteresan!..

AB okul öncesi eğitim ve mesleki eğitime müthiş önem veriyor. Türkiye'yi de bu konuda samimiyete davet ediyor. Kalkınma planlarına baktığınızda da her iki konu da en öncelikli ele alınması gereken icraatların en başında geliyor. Ama gelin görün ki, bırakın okul öncesi eğitimi, eğitim hiçbir zaman hükümetlerin öncelikli konuları arasında yer almadı. Anlaşılan o ki DPT'nin hazırladığı kalkınma planları, birilerinin gözünü boyamanın ötesinde hiçbir işe yaramıyor. Eğer öyle olmasaydı, okul öncesi eğitim hala yerlerde sürünür, meslek liseleri de batma noktasına getirilir miydi?..
AB diyor ki, zorunlu eğitimi bitirinceye kadar çocuklarınıza mutlaka iki yabancı dil öğretmelisiniz ve tek dile değil farklı dillere yöneltmelisiniz. Biz ne yaptık Fransızca ve Almancayı okullardan tamamen kaldırdık. Bırakın iki dili tek dili bile öğretemez noktaya geldik...
Eğitimde kaliteyi yükseltme yerine göz boyamayı tercih ettik. Hala 17 bin okulda birleştirilmiş sınıflarda eğitim yapılırken, 12 bin okulda ikili öğretim varken, 8 yılı başardık sırada 12 yıl var deniliyor. Ama verdiğiniz diplomaları AB kabul etmiyor, bu kimin umurunda!..
Özetin özeti: Türkiye çok önemli fırsatları kaçırmak üzere. AB'nin sunduğu eğitim olanaklarını abgs.gov.tr adresinden ayrıntıları ile öğrenebilirsiniz...