Abbas Güçlü
Milli Eğitim Bakanı kim? Uluğbay mı, Ecevit mi, yoksa Akyol mu?
Resmi verilere göre Hikmet Uluğbay. Ama bugüne kadar, kamuoyu, onu ne gördü, ne de tanıdı. Resmi Bakan ortalıkta yok ama, alternatif bakanlar, hemen her dakika vitrindeler.
Örneğin Ecevit. Bakan olsun diye o kadar çaba sarfettik ama, o kabul etmedi. Oysa şimdi, bütün ipler elinde. Milli Eğitimi adeta o yönetiyor. Uluğbay, ondan habersiz bir adım dahi atmıyor. Kararları Ecevit alıyor, taşeronluğunu Uluğbay yapıyor. Eski alışkanlığından olsa gerek kendini hala bürokrat sanıyor.
Üçüncü Bakan ise Avni Akyol. Eğer son anda, DSP Milli Eğitim Bakanlığı'nda direnmeseydi, bakanlığı çantada keklikti. Ama değişen birşey yok. Eğitimle ilgili her türlü toplantıya o da katılıyor ve Uluğbay'dan daha fazla etkinlik gösteriyor. Basına 8 yılla ilgili demeçleri o veriyor, Başbakanı, Başbakan yardımcısını ve diğer ilgili yerleri o bilgilendiriyor. Yani resmen bakan olduğunda ne yapacaksa, şimdi de aynını yapıyor.
Aslında bu durumu eleştirmek mi, yoksa takdir mi etmek gerekir, içinden çıkamadım. Daha öncekileri, burunlarının doğrultusunda gidiyorlar diye eleştiriyorduk, bu da, tam aksini yapıyor. Faraziye kurallarına göre, eskisi kötüyse, şimdikinin iyi olması gerekir. Yani, karışık bir durum...
Peki, 3 tane bakan olduğuna göre, Milli Eğitim'de işler tıkırında gidiyor mu? Onu da anlamış değiliz. 8 yıllık kesintisiz eğitim yasa tasarısı günlerdir Bakanlar Kurulu'na, ordan da meclise gelecek deniyor ama, bir türlü gerçekleşmiyor. Onbinlerce veli ve mağdur öğrencinin dört gözle beklediği konular da bir türlü ele alınmıyor.
Bu hükümet çok büyük umutlarla kuruldu. Bu umutları boş çıkartmaya da kimsenin hakkı yok. Uluğbay'ın, ağırlığı olan, farklı bir bakan imajı sergilemek istediğini görüyor ve gönülden destekliyoruz. Ama ne olur dozunu iyi ayarlasın!..
8 yıl sancısının en yoğun yaşandığı evlerden birisi de sanırım Başbakan Yılmaz'ın evi. Küçük oğlu Hasan bu sınava girmeye hazırlanıyordu. Bütün anneler gibi Berna Hanım'ın da gönlünden Robert Koleji geçiyordu. Ama bu gidişle, Robert hayalini biraz ertelemek zorunda kalacaklar.
Bize ulaşan son bilgilere göre, yabancı okullar, ya ilkokul açacak ya da ortaokullarını tasviye edecekler. Şu anda sınavla öğrenci alan anadolu liseleri ve kolejlerin 8 yıllık kesintisiz eğitimden sonra, sınav yerine, süper liselerde olduğu gibi not ortalamasına göre öğrenci alması görüşü de ağırlık kazanıyor. Dersaneler şimdiden ayakta. İmam Hatip tüccarları, uygun zamanı ve zemini bekliyor. Okul yöneticileri ise şaşkın. Önümüzdei günlerde fırtınadan da öte kasırgalar yaşanırsa hiç şaşırmayalım...
Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr