Genç Bakış’ın bu haftaki konuğu CHP Eskişehir Milletvekili Süheyl Batum’du. Kadir Has Üniversitesi’nde gerçekleşen programda Batum’dan çok çarpıcı tespitler ve eleştiriler geldi. Ekran başındakilerin de gece geç saatlere kadar ilgiyle izlediği programda, Batum’un sözleri hem çok eleştiri aldı hem de çok desteklendi. İşte CHP’li gözüyle Türkiye gündeminin ele alındığı o programdan satır başları.
Sarıgül’e kapımız açık
- CHP’de büyük çalkantılar yok. Sayın Deniz Baykal’ın geri döneceğim beklentisi içinde olup olmadığını bilemem ama böyle bir ortam yok. Emin olun ulusalcılar, yenilikçiler kavgası filan da yok. CHP’nin 99.9’u ulusalcıdır. Yani ulusunu, yurdunu seven insan manasında ulusalcı. - Sarıgül partiye gelecek mi gelmeyecek mi bilmiyorum. Ama Türkiye’de insanların bugün bu cumhuriyeti seviyorsa ve bir şeyler yapabilecek, anlatabilecek konumdaysa bir araya gelmesinde yarar görüyorum. Sarıgül, Şişli’yi gerçekten önemli bir merkez haline getirebilmiş bir kişidir. Ben nasıl Yılmaz Büyükerşen DSP’den ayrılıp CHP’ye geldiğinde çok sevindiysem Sarıgül’ün de gelmesini isterim. Çünkü belediyecilik hizmeti nasıl yapılır, okullar nasıl yenilenir bunu anlatması açısından çok önemli görüyorum. Türkiye’de bir şey yapmış, başarılı olmuş insanlar bir araya gelip bu cumhuriyetin potansiyelini ortaya çıkaralım diyorum.
CHP kafatasçı değil
- CHP hiçbir zaman ırkını, dinini, dilini diğerlerinden üstün gören, kafatasçı ve gerici milliyetçilik anlayışını benimseyen ve bu tür insanların yer aldığı bir parti değildir. Bugün CHP’de var olduğu iddia edilen -ki bana göre yoktur- bir milliyetçilik olgusu Türkiye’de oynanmak istenen oyunun bir sonucudur. Bizim millet dediğimiz olgu ırka dayanmaz, etnik kökene dayanmaz.
- Ben Birgül Ayman Güler’in arkasındayım dedim. Eğer çıkıp Türkler ile Kürtler eşit olmaz dese kimse arkasında olmaz. Böyle bir Birgül Ayman Güler de CHP’de olmaz. Öyle bir anlamı olsa hepimiz binlerce kez Kürt kökenli vatandaşlarımızdan özür dileriz.
- Bir ortamda yasa tartışılırken BDP’nin bütün temsilcileri çıkıyor; ‘zaten cumhuriyet de ırkçıdır, siz de doğuştan ırkçısınız, sizin babanız da ırkçıydı...’ hep bunları anlatıyorlar. Böyle bir ortamda Birgül Ayman Güler de çıktı dedi ki; Kürt milliyetçiliğine yönelik bir söylemi bize ilericilik diye yutturmaya çalışmayın. Bizim ırka, dine, dile, etnik kökene, birinin üstünlüğüne kesinlikle dayanmayan sosyolojik anlamdaki ‘ulus-millet’ anlayışımızla sizin meydana getirmek istediğiniz, sadece Kürt ırkına dayalı ‘milliyet’ olgusu aynı şey değildir. Siz sürekli bundan bahsediyorsunuz ama biz Türk milleti derken bunu kastetmiyoruz.
- Sırrı Sakık Meclis’te açıkça “Balkanlardan, Kafkaslardan gelenler haddinizi bileceksiniz. Dağdan gelip bağdakini kovmak yok” dedi. Türkiye’de bu hiç tartışıldı mı? Başbakan hiç Sakık yanlış söyledi dedi mi? Demedi.
- CHP İmralı ile görüşerek hiçbir şeye başlamaz. CHP Türkiye’nin partisidir.
- Hakan Fidan ile MİT’i ayrı tutuyorum. Hakan Fidan’ın Oslo görüşmelerinde kullandığı ifadeler için mutlaka soruşturulması, cezalandırılması gerektiğini düşünüyorum.
- ‘Abdullah Öcalan ile görüşülmezse bu işe çözüm olmaz. O çözer.’ Bizi böyle bir noktaya sıkıştırmaya çalışıyorlar. Peki nereden çıktı bu? Çünkü Amerika böyle istedi. Bizim çözüm önerimiz 4 partinin yan yana gelip, milletvekillerinin birlikte çözüm üretmesi.
Kaç Başbakan var?
- Kaç tane Başbakan var? Biz bilmiyoruz da klonlanmış mı? 4 tane klonu mu var? Biri çıkıyor görüşen şerefsizdir diyor, ertesi gün görüştük ne var diyor. Bir tanesi çıkıyor Öcalan’ı asalım diyor, ertesi gün Hakan Fidan’ı gönderip Anayasa konuşalım diyor.
Niye gitmedim?
- Çankaya’ya gitmedim. Çünkü Yargı’nın ele geçirilmesinde inanılmaz etkisi olan 2010 referandumunun 10 gün öncesinde, daha cumhurbaşkanı onaylamadan 15 anayasa hukukçusu toplanıp Gül’e bir mektup yazdık. Cumhurbaşkanlığı Genel Sekreterliği’nden metni aldık diye teyit almamızdan yaklaşık 1 saat sonra öğrendik ki Sayın Cumhurbaşkanı onaylamış ve göndermiş. Ciddi bir Cumhurbaşkanı’na 15 anayasa hukukçusu, ‘lütfen şuna bir bakın, bu madde kötüdür onaylamayın’ dediğinde, eğer ciddiye alıyorsa en azından şimdilik bekletin, yarın onaylarız, gece düşünmüş gibi yaparız, der. Boşver ya deyip de hemen imzalayıp gönderirse ben o günden sonra Sayın Cumhurbaşkanı’na anayasa yapıyoruz diye gitmeyi kendime ikiyüzlülük olarak görürüm. Hiçbir zaman gitmem.
- Ama bir siyasetçi olarak kendimi bağlayamam. Bakan olsam, derlerse ki gitmen gerek o zaman giderim. Ama ben siyasetçilerin dedikleriyle yaptıklarının farklı olmasına çok huzursuz oluyorum.
Özetin özeti: Türk siyasetindeki en büyük eksiklik, kesinlikle diyalog. Bunu bir kez daha gördük.