En azından tatil günleri, sorunlardan uzak farklı yazılar yazmak medyada gelenek haline geldi. Zaman zaman ben de yazıyorum. Hatta şu anda elimde çok sempatik üç, dört yazı konusu bile var...
Önce öyle bir yazıya başladım ama üniversitelerden gelen mesaj bombardımanı, yazının içeriğinin değişmesine neden oldu. Bilimsel araştırma fonlarının kaldırılması müthiş bir infial yaratmış durumda. Eğitime, bilime gönül vermiş hocaların çoğu kırgın, küskün ve her şeyin düzeleceğine yönelik umutlarını yitirmiş durumdalar...
Üniversitenin umudunu yitirmesi, siyasilerin umurunda olmayabilir ama Türkiye'de birilerinin mutlaka umurunda olmalıdır. Özellikle de kamuoyunun. ABD, İngiltere, Kanada Japonya ve diğer gelişmiş ülkeler, onca kalkınmışlıklarına rağmen, üniversitelere daha fazla nasıl kaynak yaratabilirizin peşinde. Biz ne yapıyoruz olanı da ortadan kaldırıyoruz...
Üniversitelerin sıkıntıları MGK'ya da çoktan gelmiş olmalıydı!..
Maliye artık elini çekmelidir
Üniversiteler yıllardır torba bütçe peşindeydi. Yani aldıkları parayı, her türlü denetime açık bir şekilde, kullanım serbestisi istiyorlardı. Ama ellerinde kalan son kale olan araştırma fonları da böylece Maliye'nin güdümüne girmiş oldu.
Yeni adıyla bilimsel araştırma projelerinin desteklenip, desteklenmemesinde son sözü maliyeciler söyleyecekmiş. Ekonomiyi düze çıkardılar, el atmadıkları bir bilimsel projeler kalmıştı. Artık ona da çağ atlatırlar!..
Güya Derviş üniversite kökenliydi, güya Bahçeli düne kadar üniversitede hocaydı, güya Ecevit hocaları, üniversiteyi ve bilimi çok seviyordu. Demek ki hepsi masalmış...
Atatürk ve İnönü, devleti yönetirken bir ayakları hep üniversitenin içindeydi. Masalarındaki konuklarının arasında mutlaka hocalar bulunurdu. Onlar üniversiteyi, üniversite onları çok seviyordu. İşte Türkiye Cumhuriyeti yedi düvele parmak ısırtacak reformlarını ve yüzyılların en büyük değişimini bu birliktelik sayesinde gerçekleştirdi. Bir de şimdikilere bakın; hocalara selamı bile çok görüyorlar ve ülkeyi getirdikleri nokta ortada...
Yanlıştan bir an önce dönülmelidir
Yasa çıktı ama her şey bitmiş değil. Hükümetle YÖK arasındaki buzlar erir ve iyi bir yönetmelik çıkarsa belki üniversiteler yeniden bilim üretir hale gelebilirler. Neler yapılabilir:
Önceki yasaya göre, devlet, brüt üzerinden döner sermaye gelirlerinin yüzde 10'una el koyuyordu. Şimdi de diyor ki bir yüzde 10'u da bilimsel araştırma projelerine ayırın. Amortisman giderleri de yüzde 30. Geriye kalan kimin ne işine yarar? Onun için devlet madem üniversitelere para vermiyor, en azından el koyduğu yüzde 10'dan vazgeçebilir.
Döner sermayesi olmayan üniversiteler için bir havuz yaratılabilir.
Maliye'nin bürokratik engelleri ortadan kaldırılabilir...
Pek çok ülkede olduğu gibi endüstrinin desteğini keyfi olmaktan çıkartıp zorunlu hale getirebilir...
Özetin özeti: Ülkemizin ve çocuklarımızın geleceğini biraz olsun düşünüyorsanız, ne olur üniversitelere ve bilime sahip çıkın...