Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye’nin ilk Bilim Merkezi Konya’ya kurulacak. 30 milyon YTL’lik proje, Konyalıları sevindirirken, Eskişehirlileri üzdü. Kendilerinin söz konusu proje için iki yıldır hazırlandıklarını söyleyen Eskişehirliler, projenin, son dakikada ortaya çıkan Konya’ya verilmesinin siyasi bir karar olduğunu iddia ediyorlar.
Bilimsel düşüncenin gelişmesi ve yaygınlaşması için kurulan bilim merkezleri, özellikle gelişmiş ülkelerde çok yaygın. Avrupa ülkelerinde ortalama 50, Çin ve ABD’de de ise 300’ün üzerinde bilim merkezi bulunuyor. Türkiye’de ise ilk bilim merkezi İTÜ Maçka Kampusu’nda kurulmuş ama uzun ömürlü olmamıştı. Daha sonra Şişli Belediyesi ufak çaplı bir merkez kurdu. Şu anda en gelişmiş olanı, ODTÜ Bilim Merkezi.
Konya’daki Bilim Merkezi ise TÜBİTAK destekli ilk bilim merkezimiz olacak. Merkezi yılda 400 bin kişinin gezmesi planlanıyor. Bu konuda İstanbul ve Ankara belediyeleri de büyük bir gayret içerisindeydi. Hatta İstanbul, en kısa sürede açılacağı müjdesini vermişti. Ama iki yıldır ses seda çıkmadı.
Olayın siyasi tercihi bir yana, kentlerimizin bilim merkezleri için yarışıyor olması gerçekten takdire şayan. Konya da, Eskişehir de, bu konuda fazlasıyla potansiyeli olan kentlerimiz. Umarız ikincisi de, hiç vakit geçirmeden hatta eşzamanlı olarak Eskişehir’de açılır. Dahası hangi kent daha fazla yerel katkıda bulunur, hangisi daha fazla ziyaretçi toplar, hangisi bilim alanında çok daha fazla yol kat eder, hep birlikte görürüz. Böylece alınan karar siyasi mi değil mi konusu da açıklığa kavuşmuş olur.
TÜBİTAK her yere o kadar çok para harcıyor ki Eskişehir için vereceği 12 milyon YTL’lik destek devede kulak kalır. Ama İzmir’e yapılacak barajlar gibi bu konuda da “Biz yapalım da DSP’li Başkan Büyükerşen mi bunun rantını yesin” mantığı yüzünden tıpkı İzmir gibi Eskişehir de tümüyle dışlanırsa hiç şaşırmamak gerekir.

Tek ders sınavı
Hemen her yıl olduğu gibi bu yılda üniversiteyi kazanıp da liseden mezun olamayan çok sayıda öğrenci var. Bunlardan bir bölümü, sadece tek dersten kalanlardan oluşuyor. Bakanlık henüz tarihini açıklamadı ama geçen yıllarda olduğu gibi bu yıl da muhtemelen tek dersten kalanlara yeni bir sınav hakkı tanıyacak. Muhtemelen de gelecek hafta. Ama o zamana kadar üniversitelerin pek çoğunda kayıtlar sona ermiş olacak. İşte bu yüzden Milli Eğitim Bakanlığı’nın bir an önce tek ders sınavının tarihini açıklaması, YÖK’ün de açıklanacak bu tarihten en az iki üç gün sonrası için bu öğrencilere yönelik bir günlük de olsa mazeret kayıt günü belirlemesi gerekiyor...
Bunlardan neden çok önceden düşünülmez ki!..

Öğretim üyesi maaşları
Öğretmenler gibi öğretim üyeleri de çalışanlar içinde, yaptıkları işe göre en az maaş alan kesimlerin başında geliyor. Hemen her iktidar, maaşlarının düzeltileceği yönünde sözler verir. Ama hemen hepsi de ya havada kalır ya da yarım. Örneğin, Ecevit’inki gibi. Profesörler zam aldı, gerisi kaldı. Erdoğan da bu konuda büyük laflar etti. Hepsi o kadar. Ama daha komiği için aşağıdaki satırları okuyalım:
“Akademisyenlerin onuru, gururu bir kez daha yıkıldı. Bizimle adeta dalga geçildi. Göreve başladığı ilk günden itibaren sürekli sansasyon yaratan Sayın YÖK Başkanımız, bir kez daha çok ağır ve yıkıcı bir sansasyona alet oldu. Sayın YÖK Başkanı, mart ve nisan aylarında Başbakan’dan akademisyenler için çok iyi bir zam sözü aldığını bütün medyayla paylaştı ve bizleri de umutlandırdı. Ama son yapılan ek ödemelerde araştırma görevlilerine yapılan 171 YTL’lik zammı, zaten bütün memurlar aldı. Bu hafta içinde Sayın YÖK Başkanı, Başbakan’a gidip akademisyenlere yapılan zam için teşekkür etti. Haberi okuyunca gözlerime inanamadım ve yazıklar olsun dedim. Bu ülkeye, bu YÖK Başkanı yakışmıyor. Hem de hiç yakışmıyor. Biz hak ettiğimiz maaşı istiyoruz. Sadaka değil.”
Özetin özeti: YÖK Başkanı Özcan da dahil hemen herkesin iyi niyetli olduğundan kuşkum yok. Ama işler doğru ve zamanında yürümüyor. Kırgınlıklar da, kızgınlıklar da bu yüzden.