Abbas GÜÇLÜ
YÖK'ün projelendirdiği, Dünya Bankası'nın finanse ettiği, British Council'ın danışmanlık yaptığı
"Kamu Kaynaklarının Üniversitelere Tahsisi Projesi" çerçevesinde yaptığımız ABD, Kanada gezisini dün akşam saatlerinde noktaladık...
Devletin üniversitelere verdiği paranın en iyi şekilde değerlendirilmesi ABD ve Kanada üniversitelerinin en fazla üzerinde durdukları konuların başında geliyor. Türkiye'nin de böyle bir arayışa girmesi oldukça sevindirici.
ABD ve Kanada üniversiteleri, ülkelerinin zenginliğine rağmen, kaynak yaratma ve kaynakların değerlendirilmesi konusunda müthiş birikime sahipler. Ama hala
"daha fazla nasıl buluruz", "boşa harcanan para var mı?" diye, poreje üzerine proje geliştiriyorlar...
Kamuoyu olarak üniversitelerin finansman konularıyla uzaktan, yakından ilgilenen olmadı. Meğerse bu konuda üniversiteler ne kadar dertliymiş ki, yeni kaynakların yaratılması ve bütçenin kullanılması konusunda ne duysalar
"ah bizde de böyle olsa" diye sürekli ah çektiler.
Bu yüzden YÖK ve üniversitelerin geç de olsa böyle bir arayış içine girmesi sevindirici. Ama bu konuda siyasilere de düşen büyük görev var. Onların da bu konuda fazlasıyla bilgilendirilmeleri gerekir ki, zaman kaybedilmesin.
Heyetteki arkadaşları bilmem ama gezi benim açımdan çok yararlı oldu. Bir üniversitenin yaşayabilmesi ve dünyada söz sahibi olabilmesi için neler gerektiği öylesine yalın ortaya kondu ki...
Rektörler, dekanlar nasıl seçilecek gibi kısır tartışmaları çoktan aşmışlar. Kim fazla ayak oyunu yaparsa, kim arkasını siyasilere tarikatlara dayarsa o değil, hak eden yönetici oluyor. En önemli kıstas, üniversiteye kimin daha fazla yararlı olacağı.
YÖK üyesi Prof. Dr.
Atilla Sezgin'in başkanlık ettiği grupta para işlerinden sorumlu rektör yardımcıları, ODTÜ'den Prof. Dr.
Türker Gürkan, Ankara Üniversitesi'nden Prof. Dr.
Ali Erkan Eke, Anadolu Üniversitesi'nden Prof. Dr.
Engin Ataç, Afyon Kocatepe Üniversitesi'nden Prof. Dr.
Halim Sözbilir, Hacettepe Üniversitesi'nden Genel Sekreter Prof. Dr.
Sadık Kırbaş, Maliye Bakanlığı'ndan
Fikret Demir ve Ersin Tatlı, DPT'den
Ahmet Yaman, YÖK danışmanlarından da Prof. Dr.
Hasan Kazdağlı ve Dr.
Halil Dündar vardı.
Projelerin ikinci ve üçüncü aşamalarında ise
İsrail ve
Avrupa üniversiteleri yerinde araştırılacakmış. Ayrıca üniversitelerin akademik ve finansman yapılanmaları konusunda dünyaca ünlü uzmanlar da Ankara'ya davet edilerek ilgililere konferanslar verilecekmiş.
Yılbaşı öncesinde ise toplanan tüm bilgiler masaya yatırılacak, Türkiye'ye en uygun model seçilecekmiş.
Bu yöntem hiç bize uygun değil. Önce kanun, yönetmelik çıkartılır, araştırma ve incelemeleri sonraya bırakırdık. Şimdi ise önceden yapılıyor. Galiba ortaya iyi bir şeyler çıkacak. Yoksa
Dünya Bankası biraz zor kredi verirdi.
Eğer çocuklarımızın da, içimiz giderek gezdiğimiz ABD, Kanada benzeri üniversitelerde okumalarını istiyorsak, üniversitelerimizin samimiyetle üzerlerinden atmak istedikleri hantallıktan kurtulmalarına destek olalım.
Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr