Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Hani “Bir deli bir kuyuya bir taş atar bin akıllı çıkaramaz” derler ya, işte Darwin tartışması da o noktaya geldi. TÜBİTAK geri adım attı ama tartışmalar bitmek bilmiyor.
Geçen hafta, Başkan Yetiş ve eski BÜ Rektörü Sosyal neden bu konuda neden hiç konuşmuyorlar, demiştim. Onları çok iyi tanıyanlardan mail’ler yağdı. İşte bir tanesi:
“Ekte TÜBİTAK Bilim Kurulu üyelerinin yayın, atıf ve H-index’lerini göreceksiniz. 2003’ten önce atananlar ile sonra atananlar arasında dağlar kadar fark var. Özellikle Ayşe Soysal, Türkiye şartlarında inanılmaz bir başarı elde etmiş, tüm kategorilerde sıfır çekerek 50d ile işine son verilen asistanlardan bile daha az bilimsel yayın ile oraya kadar yükselebilmiş. Şimdi bu durumda kendisini TÜBİTAK Bilim Kurulu’na atayanlara bir şey diyebilir mi sizce? Tebrik etmek lazım.”
Listeyi yayımlamak istemiyorum çünkü bu kararı alan Cebeci’nin, Başkan Yetiş’in ve Sosyal’ın, neredeyse hiç yayını yok. Bu konuda yapılan diğer yorumlar ise TÜBİTAK’ı daha fazla yıpratmanın ötesinde bir işe yaramaz...

TÜBA ne diyor?
Türkiye Bilimler Akademisi TÜBA’nın bu konuda alacağı tavır da çok merak ediliyordu. Sessiz kalmadılar. TÜBİTAK’tan yana değil, bilimden yana tavır aldılar. İşte görüşleri:
“Bilim ancak, özgür ve özerk bir ortamda yaşar. Bilimin uygulanıp sürdürüldüğü ortamlarda sorgulama, dolayısıyla araştırma, bir yaşam biçimi olarak zorunludur.
Bilimsel çalışmalar, özellikle akademik çalışmalar, özgür bir ortamda yapılabilirse gelişebilirler. Türkiye’nin çağdaş bilgi toplumuna ulaşma yolundaki en büyük tehdit, bilimsel gerçeklerin göz ardı edilmesidir. Evrim, çağdaş bilimin kabul ettiği bilimsel bir gerçektir. Bu gerçeğin çarpıtılması, engellenmesi kabul edilemez.
21. yüzyılda diğer ülkelerle her yönden rekabete girişen ülkemizin, sorgulayan ve araştıran genç nesiller yetiştirmeye yönelik bilime dayalı, çağdaş düşünceyi temel alan, dogmalardan uzak bir eğitim anlayışını hayata geçirmesi zorunludur.
Türkiye Bilimler Akademisi’nin benimsediği, paylaştığı ve desteklediği bilim, evrim ve eğitim konusundaki görüşleri, 1998 yılında yayımlanan iki bildiri, Dünya Akademiler Birliği’nin (IAP) evrim hakkındaki görüşlerini içeren TÜBA dahil 68 ülke akademisinin imzaladığı bildirisi ve ayrıca Türkiye Bilimler Akademisi’nin, Amerika Bilimler Akademisi’nden alıp tercüme ederek yayımladığı Bilim ve Yaratılışçılık kitabındaki görüşlerdir. Bu metinlere, Akademi’nin (www.tuba.gov.tr)
adresinden ulaşılabilir.
TÜBA, bilimi rehber alan çağdaş bir Türkiye’yi özgür ve bağımsız bir bilim anlayışı içinde düşünmek istediğini, saygılarıyla kamuoyunun bilgilerine sunar.”

Memura kırmızı kart
Küresel krizle birlikte hayat şartları giderek zorlaşıyor. Dolayısıyla eğitim olanakları da. İşte böyle bir ortamda devlet baba, el uzattığı vatandaş sayısını artıracağına, giderek azaltıyor.
Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı’na girebilmek için, geçen yıl, yıllık geliri 5 bin 400 liranın altında olanlar başvurabiliyordu. Bu yıl, bu rakam 4 bin 353 liraya indirilmiş. Yani ayda 363 liranın altında gelire olanların çocukları parasız yatılı olanaklardan yararlanabilecek. Gerisi kaderine küsecek.
Asgari ücretli işçi, memur çocukları bile yararlanamıyor. Gerisini siz düşünün.
Hani milli gelir 10 bin dolara çıkmıştı!
Yıllık 4 bin 353 TL’lik gelir neye göre belirlendi? Bu tespite göre, “Ayda 400 TL kazanan, iki çocuklu bir aile, bu kazancıyla yaşamını sürdürebilir ve çocuklarını başta devlet baba olmak üzere hiç kimseye muhtaç olmadan okutabilir” anlamı mı çıkıyor?
Eğer böyle ise, yuh olsun bu rakamı belirleyenlere!..
Parasız Yatılılık ve Bursluluk Sınavı’na 5 ila 11’inci sınıflardan milyonlarca öğrenci katılıyordu. Görünen o ki başvuranların sayısının artırmanın en iyi yolu refahı artırmak değil kazancı sınırlamak olmuş.
Özetin özeti: Özel okullar boşalıyor, devlet okulları girilmez hale geliyor. Peki vatandaş çocuğunu nereye gönderecek? İlle de 3 çocuk doğurun diyenler şimdi neredeler?..