Kayıtlar nasıl işkenceye dönüşür konusunda, herhalde bizden daha başarılı bir ülke yoktur. Bu konuda bir sıralama yapılsa, birinciliği kesinlikle kimseye kaptırmayız.
Anaokulundan üniversiteye, neredeyse iki aydır kayıtlar yapılıyor. Ama okullar açılmak üzere hâlâ kayıtlar tamamlanabilmiş değil.
Sınavla öğrenci alan liselerde binlerce, üniversitelerde ise 100 binin üzerinde kontenjan açığı var.
Bir yanda bu okullara girmek için aylardır neredeyse okul kapısında yatıp kalkan öğrenciler öte yanda on binlerce boş kontenjan!..
Okullar öğrenci, öğrenciler de girecek okul arıyor. Ama ortada öylesine saçma sapan bir sınav sistemi var ki, hiç kimse istediğine kavuşamıyor.
Örneğin fen ve anadolu liselerinde, binlerce kontenjan açığı var. Ama kayıt dönemi kapandı. Oysa aynı sınavla öğrenci alan diğer tüm okullarda kayıtlar devam ediyor. Bundan daha büyük adaletsizlik olabilir mi?
MEB, dün internet sitesinde, boş kalan kontenjanları açıkladı. Diğer tüm okulların boş kontenjanları bu listede yer alıyor ama fen ve anadolu liseleri yok. Neden? Bu konuda hiç bilgi verilmemiş. Ama bu durum, şaibeleri de beraberinde getiriyor. “Boş kontenjanlar, el altından doldurulacak” diye dedikodunun bini bir para.
Böyle olmayacağını hepimiz biliyoruz. Hiçbir okul buna cesaret edemez. En kötü ihtimalle boş kalacaklar. Ama buna da hiç kimsenin hakkı yok.
Bakanlık boş kontenjanlar konusunda bilgi vermiyor. Ama ayrıntılar bir şekilde dışarıya sızıyor. İşte velilerin tespitlerine göre bazı okullardaki kontenjan açıkları:
Burak Bora: 20 (16 İngilizce, 4 Fransızca), Köy Hizmetleri: 16, Beşiktaş Anadolu: 10, Vefa: 12, Beşiktaş Atatürk Anadolu: 31, Sakıp Sabancı: 31, Kadıköy Anadolu: 20, Kabataş: 20 (Almanca+İngilizce), Hüseyin Avni Sözen: 25, İstanbul Atatürk Fen: 7
Ne kadar doğru, ne kadar yanlış bilmiyoruz. Ama bildiğimiz bir şey var ki, bu okulların hepsinde açık var. Ve bu okullara girmek için binde birlik puan farkıyla, 4. kayıt döneminin açılmasını bekleyen on binlerce öğrenci bulunuyor.
İşte bu yüzden, ortalık daha fazla karışmadan soruna bir an önce çare bulunmalıdır.
Milli Eğitim eski Bakanı Çelik, önceki yıllarda binlerce kontenjanın heba olmasına seyirci kalmıştı. Bir televizyon programında, “Eğer kayıtlara devam edersek puanlar çok düşer, en iyi öğrencilerle, en zayıf öğrenciler bir arada eğitim yapmak zorunda kalır” demişti. Ben de kendisine konuları bilmediğini söylediğimde “Sen Türkiye Cumhuriyeti’nin bir bakanını nasıl bilgisizlikle suçlarsın” demeye getirip, hiçbir şekilde yeni kayıt döneminin açılmayacağını söylemişti. Nitekim açılmadı da.
Oysa kimin haklı kimin haksız olduğu gün gibi ortada.
Örneğin Kabataş kayıtlara devam ederse, puanı ancak ve ancak binde üç, beş değişir. Yani virgülden sonraki puanlar değişir ki bunun da kaliteyi düşürmesi mümkün değil. Ama aynı bakan döneminde üniversitelerde burslu öğrenciler ile normal öğrenciler arasında 150 puana varan farklılıklar oldu, hiç ama hiç dikkatini çekmedi. Aynı durum özel okullar için de geçerliydi, onlarla da hiç ilgilenmedi.
Çelik, her şeyi çok bildiğini sanarak eğitime çok büyük zararlar verdi. Çubukçu ise daha yolun çok başında ve ben her şeyi biliyorum iddiasında değil. Eminim ki alacağı kararlar, Çelik’inkilerden çok daha sağlıklı olacaktır.
ÖSS’de 100 bin boş var
Liselerdeki kayıt kaosu sürerken üniversitelerde de kayıt maratonu hâlâ devam ediyor. İlk yerleştirme sonucu 88 bin kontenjan açığı kalmıştı. Kayıtlar önceki gün tamamlandı. İlk gelen bilgilere göre, üniversiteyi kazandığı halde, çeşitli nedenlerle kaydını yaptırmayan on binlerce öğrenci daha var. ÖSYM boş kontenjan sayısı ve kayıt takvimini yarın açıklayacak. Tahmini açık sayısı 100 binin üzerinde.
Ek kontenjan başvuruları da muhtemelen önümüzdeki hafta start alacak. Başvuru kılavuzunun basılmasının ardından, öğrenci tercihleri alınacak ve ardından da yerleştirme ve kayıtlar gelecek.
Özetin özeti: Kimsenin ama hiç kimsenin, çocuklarımızın geleceği ile oynamaya hakkı yoktur. Bu sözlerin altına imza atmayan var mı?..