MGK kararları, siyasette fırtına estirmeye devam ediyor. Sonu kasırgaya mı dönüşecek, yoksa çiseleyen bir yağmurdan sonra, güneşli günler mi gelecek, hep birlikte göreceğiz.
Erbakan, hiçbir siyasetçinin düşmek istemeyeceği, iki ucu keskin bir giyotinin altında. Ne yukarı diklenebiliyor, ne de aşağıya. Bir anlamda ektiklerini biçiyor.
Günün birinde başbakanlık koltuğuna oturduğunda, MGK toplantılarına katılıp, böylesi durumlarla karşılaşacağını hesaba katsaydı, sanıyorum, bugünkü sıkıntıların hiçbirini yaşamazdı.
RP, örgütlenmesini gençlerle yaptı. İdeoloji olarak dini, mekan olarak da cami ve okulları kullandı.
Öylesine başarılı oldu ki, iktidar koltuğuna bile oturdu.
Yoksul ve çaresiz kitleler üzerinde, dini örgütlenme öylesine etkili oldu ki, RP gibi bazı tarikatlar da güç odağı haline geldi.
RP ve tarikatlar, Özal'la birlikte "geliyorum" dedi. ANAP iktidarları, DYP'li koalisyonlar, Erbakan ve tarikatların güçlenmesi için en uygun ortam oldu. Bugün kendi iktidarında yıpranan RP, ANAP ve DYP'li iktidarların verdiği tavizlerle bugünlere geldi.
Eğitimdeki dini örgütlenmeyi ne zaman hangi bakana açsak, "Aman karıştırmayın" derlerdi. Parti içindeki 3, 5 muhafazakar milletvekili için verilmedik taviz kalmadı. Abdülkadir Aksu bunlardan biri. ANAP'lı hükümetlerde defalarca bakan oldu. Ama, ANAP yerine hep Refah'a çalıştı. Nitekim en kritik dönemde de RP'ye geçti ve hizmetlerinin karşılığı olarak Genel Başkan Yardımcısı oldu.
Laikliği böylesine içten içe kemirenlerin sayısı öylesine fazla ki! RP'dekiler hiç olmazsa, dürüstçe tavırlarını ortaya koyuyor, ne istediklerini açık açık söylüyor. Bence esas dikkat edilmesi gerekenler, diğer partilerin içindekiler...
Türkiye'de bugün, kişi başına düşen eğitim süresi 3.6 yıl. Yani Türk toplumu olarak, daha ilkokuldan bile mezun değiliz. En önemli nedeni de 1973'te karar alınmasına karşın, bir türlü 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitime geçilememesidir.
Erbakan ve arkadaşları, ısrarla 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitimi istemiyor. Çünkü, imam hatip liselerinin orta kısımları ve daha da önemlisi Kuran kursları öğrenci bulamayacak. Yani öğrenciler, imam hatipler ve yerine ilköğretim kurumlarına gitmek zorunda kalacak.
Çağdaş eğitim sistemlerinde öğrencilerin 15 yaşına kadar bir alana yönlendirilmemeleri öngörülür. İyi bir temel eğitim verilir ve geleceği konusunda karar yetkisi kendisine bırakılır. Oysa şimdi, ilkokuldan sonra bütün kararlar anne babalar tarafından veriliyor.
RP kendi görüşleri doğrultusunda 8 yıllık kesintisiz eğitime karşı çıkıyor ve 24 yıldır da Türk halkının daha az eğitim almasına neden oluyor. Eğer diğer partiler gerçekten 2000'li yılların bilgi çağı, çocuklara bırakılacak en iyi mirasın da eğitim olduğuna inanıyorsa, Milli Eğitim Şurası'nda alınan kararı, uygulamaya sokarlar.
Lafla laikliğin bekçisi olunmaz. DYP, ANAP, CHP ve DSP samimilerse, böyle bir yasa çıkartmak için fazlasıyla oya sahipler. Göstersinler güçlerini, iyi niyetlerine inanalım.
Ha, bu arada, kesinlikle imam hatiplere, Kuran kurslarına, sanki karşıymış gibi bir hava da yaratılmamalı. 8 yıllık zorunlu eğitimden sonra, öncelik sırasına göre din eğitimi de ele alınmalı ve sağlıklı bir zemine oturtulmalıdır. Bugüne kadar yapılanlar doğru olsaydı, bu noktaya gelinir miydi?...