İstanbul’un en güzel yerlerinden birisi de Büyükada. Doğası, ambiyansı, mimarisi ve kültürüyle farklı bir dünya.
Büyükada’yı görmeden, yaşamadan İstanbul’u değerlendirmek eksik olur.
Hemen yanıbaşındaki Heybeli, Burgaz ve Kınalıada da yine her şeyi ile farklı güzelliklere sahip cennet adalar.
Fırsat buldukça adalara gider ve o güzellikleri kısa süreli de olsa yaşamaya çalışırız. Geçen hafta pazar sabahı da oradaydık.
Eskiden son vapura kadar adada kalıp tadını çıkartmaya çalışırken, bu kez öğle saatlerinde İstanbul’a kendimizi zor attık.
O dünyalar güzeli Büyükada’ya bir haller olmuş. Kalabalık diz boyu, pislik desen ha keza. İskeledeki turizm bürosu ise kepenkleri çoktan indirmiş. Oysa gelen her iki kişiden birisi turist. Fayton kuyrukları, at pislikleri, çöpün envai çeşidi adım attığınız her yerde karşınıza çıkıyor.
Viraneye dönüşen tarihi konaklar, susuzluktan kuruyan yeşillikler, piknik alanına dönüşen sahiller, Büyükada’nın o büyülü güzelliğini çoktan tehdit etmeye başlamış.
İstanbul’un canına okuduk. O yetmedi şimdi sıra Prens Adaları’na mı geldi?..
Bu utanca birileri el atmalı ve bu çirkin gidişata bir an önce son vermelidir...
İstanbul’un en güzel yeri..?
Peki İstanbul içerisinde yaşanmaya değer en güzel yer neresi?
İlk sırada kesin Boğaz’ın her iki yakası gelir. Sakinlik isteyenler karşıyı yani Anadolu yakasını, biraz hareket isteyenler de Avrupa yakasını tercih eder. İçerilere girdikçe yani denizden uzaklaştıkça İstanbul İstanbul olmaktan çıkar iddiasında olanlar çıksa da, aksini savunan çok daha fazladır.
Şimdi bir de İstanbul’un dışına taşan, uzak gibi görünse de aslında çok yakın yerleşim alanları oluştu. Kimi orman içinde kimi yol üzerinde. Binlerce konutluk yeni semtler kuruluyor. Zaten gazetelerdeki ilanlara bakıldığında hangi boyutlara geldiğini görmek mümkün. Her türlü konfora sahipler. Ama İstanbul sevdalılarının aradığı, yaşadığı ya da yaşamak istediği ortamlar, onlardan çok farklı. Tabii şansları varsa, güçleri yetiyorsa ya da aradıklarını bulabiliyorlarsa...
Keşke çıkıp birileri bir araştırma yapsa, İstanbul’un en güzel yerlerinde kimler oturuyor? Ve bunun ne kadar farkındalar? En önemlisi de Büyükada örneğinde olduğu gibi dünya incisi İstanbul’un güzellikleri ne kadar korunuyor?..
Sınavları MEB yapamaz! Çünkü...
ÖSYM’de skandal üzerine skandal yaşanıyor. Bunu fırsat bilenler, hemen bu sınavları MEB yapsın diye kampanya başlattılar. Oysa MEB’in yaptığı sınavlar ortada. Bırakın diğerlerini, SBS’yi tam anlamıyla eline yüzüne bulaştırdı. Hele hele son yerleştirme, tam bir skandal. Bazı okullarda yüzlerce puanlık düşüşler var. MEB’in bu konuda yayınladığı açıklama ise içler acısı. Özrü kabahatinden büyük.
Kapı önünde bekleyen bir milyon öğrenci varken, puanların dibe çakılmasından ve hâlâ 1746 kontenjanın boş kalmasından veliler sorumlu tutuluyor. Gelip başvurmadılar ki deniliyor. Oysa kamuoyunu yeterince bilgilendirmediler.
Bundan sonra gerçekleşecek nakiller de bu son puanlara göre yapılacağı için önüne gelen bu okullara başvurabilecek ve söz konusu okulların eğitim kalitesi de düştükçe düşecek.
Ahmet Keleşoğlu Anadolu Lisesi bir önceki kayıt dönemini 430’la kapatmış. Şimdi indiği puan ise 285. Bu durumda öylesine çok okul var ki! Bütün bu olacakları, aylar öncesinden yazmıştık. MEB, bunları dikkate alıp, önlem alacağına, bizi velilerin kafasını karıştırmakla suçladı.
Peki şimdi ne oldu?..
Hani tek kontenjan bile boş kalmayacaktı, hani başarılı olanın hakkı korunacaktı?
İnternet çöplük değil!
Sonunda interneti de çöplüğe çevirdik. Her gün binlerce mail geliyor. Pek çoğu aynı isimden. Sanıyorlar ki aynı maili onlarca, yüzlerce gönderince dikkate alınacak. Ama tam tersi oluyor. Filtreleme nedeniyle ya hiç görülmeden çöpe gidiyor ya da farklı isimlerle aynı mailler geldiğinde de hiç okunmadan siliniyor. Yazanlara da zaman kaybı. Bize de. Daha da önemlisi teknolojinin sağladığı avantajlar, böylesine hor kullanılmamalı. İlle de bir konuya dikkat çekilmek isteniyorsa, başkalarının yazdığı metinleri gönderme yerine samimi duyguların dile getirildiği tek mail yeter de artar. Başkalarını bilmem ama ben gelen her maili okuyorum. Ama interneti çöplüğe çevirenlerinkiler hariç!..
Özetin özeti: Hiç mi bir işi doğru dürüst yapamayacağız!