Türkiye Eğitim Gönülleri Vakfı bir dizi cesur kararlar aldı. Bunlardan ilki yıllar boyu süren başkanlık sistemine son verilmesiydi. Cesaretle uygulandı. Vakfa çok önemli katkıları bulunan İbrahim Betil kızağa çekildi.
Karar çok tartışıldı. Tartışılmaya da devam ediyor. Vakıf kurucularının amaçlarına ve ortaya koydukları hedeflere bakıldığında alınan karar doğru. Çünkü baştan beri gönüllerde kişilere dayalı değil kurumsallaşmış bir vakıf özlemi yatıyordu. Atılan bu adım da kurumsallaşma yönünde gerçekleşen önemli bir operasyon.
Aslında bu konuda Suna Kıraç örnek bir tavır sergiledi. Vakfın neredeyse her şeyi olmasına karşın hiç öne çıkmadı. Vakfın kurulmasından bağışların toplanmasına, üyelerin onun kişiliğine güven duyup gelmesinden Anadolu'nun dört bir yanına yayılmasına kadar hemen her konuda çok büyük emekleri oldu. Ama içinde olmayanlar bunu hiç hissetmedi. Çünkü öylesinin doğru olduğuna inanıyordu.
Vakfın mütevelli heyeti üyesi olarak gelişmeleri baştan beri izledim. İzlemeye de devam ediyorum...
Betil, tanıtım konusunda çok başarılı olmasına karşın yaptıklarıyla güven uyandırma konusunda aynı oranda başarılı değildi. Bunu daha önceki yazılarımdan birinde dile getirmiştim. Hedef bir milyon çocuğu kurtarmak diyerek çok iddialı bir kampanyaya başladı. 20, 30 milyon liraya bir çocuğu kurtarmak gibi hayali projeler peşine düştü.
Yaptıkları çok önemli işlerdi ama popülistti. Bu yüzden de yaptıkları sorgulanmaya başlanmıştı.
Eğitimde güven çok önemli. İnsanlar size umut bağlıyor. Kurtarıcı olarak bakıyor. Arkası ya da daha fazlası gelmediğinde sorgulamaya başlıyor. Bu yüzden vakfın daha emin adımlarla temkinli büyümeyi tercih etmesi ileride doğabilecek kırgınlıkları ortadan kaldıracaktır. Tabii Betil'den önceki dönemlerde benim de sık sık eleştirdiğim atalette gitmedikleri sürece...
Alınan kararlardan birisi de hakkında soruşturma açılanların üyeliğinin askıya alınması, mahkumiyet kararı bulunanların da üyelikten atılması şeklinde. Mütevelli heyeti listesine baktım. Bu durumda çok önemli isimler var. Bakalım alınan kararlar hayata geçirilerek bu çok önemli isimlerin üyelikleri yeniden sorgulanacak mı? Merakla bekliyorum.
Merak ettiğim bir diğer konu ise az çalışan yönetim kurulu üyelerinin nasıl elenecekleri. Umarım Betil olayında olduğu gibi yeni kırgınlıklar yaşanmaz.
Eğitim konusunda faaliyet gösteren yüzlerce sivil toplum örgütü var. Aslında tek bir şemsiye altında toplanıp güçlerini birleştirseler çok önemli mesafeler kaydedecekler. Ama bu bir türlü gerçekleşmiyor. Çünkü kuruculardan hiçbirisi koltuğunu terk etmek istemiyor. İşte bu yüzden Türkiye Eğitim Gönüllüleri Vakfı'nın bu konuda attığı adım çok önemli. Başarılı oldukları takdirde bu etik değerler dalga dalga diğer sivil toplum örgütlerine ve inşallah siyasete de yansıyacaktır.
Özetin özeti: İleriye yönelik atılan her adımı en azından bir süre izlemekte sonsuz yarar var. Keşke küskünler yaratmadan bir değişim gerçekleşebilseydi...