Öylesine renkli haberler var ki, yazılı basın olarak çok eleştirdiğimiz televizyonların televole programlarını bile geride bırakıyoruz.Gerekçe hep aynı: Okurlar hafta sonları siyasetin de, ekonominin de eğitimin de artık kangrene dönüşmüş sorunlarını okumak istemiyor. Gerçekten öyle mi? O tartışılır. Haber her zaman haberdir ve eğer önemliyse, her zaman, her koşulda okunur.Bize en çok yöneltilen eleştirilerden biri de, bilmem kimlerin ayakkabı numarasından otuz altıncı sevgilisine kadar her türlü detayı veriyorsunuz da, ülkemiz ve gençlerimiz için çok önemli olaylardan neden hiç bahsetmiyorsunuz şeklinde.Çok haklılar. Ama ciddi haberlere burun kıvırıp diğerlerini en çok okuyan ve izleyenler yine kendileri değil mi!Medya mı toplumu etkiliyor? Yoksa toplum mu medyayı? Bu tartışma uzar gider. Onun için ben dün okuduğum en ilginç haberi sizlerle paylaşmak istiyorum. Vatan'ın Çikolata ekininin birinci sayfasında büyükçe yer almış. İşte resim altı:"Banu Alkan'ın bazen cimriliği tutuyor ve saçlarını musluk suyuyla yıkıyor. Ama o zaman bile içme suyuyla duruluyor." Hafta içinde gazetelerin ilavelerini okumaya bazen fırsat olmuyor. Ama hafta sonları, tek sütunluk ilanlara kadar göz atıyorum. Bu satırları okuyunca, acaba biz de mi bir anormallik var diye, ulaşabildiğim üç beş kişiye hemen şu soruyu yönelttim: Saçlarını hangi suyla yıkıyorsun? Herkes, "Musluk suyu" dedi.Taşdelen, Pınar ya da Kardelen diyen çıkmadı. Demek ki bu durum parayla, pulla, eğitimle, bilimle alakalı bir şey değildi. Çünkü sorduklarımın içinde çok zenginler de vardı, konuyla ilgili profesörler de.Devleti yönetenlerin de duş alırken ya da saçlarını yıkarken farklı su kullandıklarını sanmıyorum.Ama belli ki Banu Alkan'ın bir bildiği var!..Klorlu suyun saçları ve cildi etkilediği kesin. İstanbul'un musluklarından akan su ile Antalya'nın musluklarından akan su aynı mı? Sertlik derecesinden, içerisindeki minerallere kadar çok farklı olduğu muhakkak. Pek çok kişiden duymuşsunuzdur. Aynı şampuanı kullanıyorum ama falanca yerin suyu saçlarımda kepek yapıyor. Ya da aynı şampuanı Van'da kullanıyorum bir şey olmuyor. İstanbul'da kepek yapıyor.Banu Alkan ile yapılan röportajda, işin mali boyutunun dışında, başka ayrıntı olmadığı için neden içme suyunu kullandığını, hangi markayı tercih ettiğini, cimrilik yapıp saçlarını musluk suyuyla yıkamak zorunda kaldığında ne gibi yan etkileri olduğunu öğrenemedik.Ama eminim, bu konunun uzmanları gibi onun da anlatacağı çok şey vardır.Fazla değil, önümüzdeki 20 yılda su benzinden çok daha önemli hale gelecek. Hele hele temiz su, kapanın elinde kalacak. Son yıllarda en hızlı büyüyen sektörlerden birinin su sektörü olması boşuna değil, Su gerçekten önemli Bir önceki çevre bakanı söylemişti. Akarsularımızın tümü kirlilik sınırlarının çok üzerindeymiş. Bazıları ise Ergene gibi artık su olma özelliğini yitirmiş. Peki ya yeraltı suları? Bu sular da yanlış gübreleme ve atıkların hiç arıtılmadan direk toprağa verilmesi nedeniyle hızla kirleniyormuş.Oysa, suyu en bol ülkelerden biriyiz diye böbürlenip dururuz. Ama bakın, saçlarını musluk suyuyla, yani milyonlarca kişinin içtiği suyla yıkamayanlarımız var.Banu Alkan'ın bu tavrını "züppelik" olarak değerlendirmeden önce, şu su işine biraz kafa yoralım. Farkında olmasa da çok önemli bir konuyu gündeme getirdi.Özetin özeti: Su deyip geçmeyin. Bari ona sahip çıkalım... aguclu@milliyet.com.tr Yeraltı suları da...