Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, ayaküstü de olsa katsayılar konusundaki görüşlerini nihayet açıkladı. Uzun uzun konuşmuş ama hiçbir şey söylememiş. Dahası yanlış bilgilendirilmiş. ÖSYM Başkanı yeni sistemin en büyük özelliklerinden birisinin soru sayısının artırılması olduğunu vurgularken, o, dün AA’nın geçtiği haberde, “Sınav sorularının sayısının düşürülmesi gibi çok anlamlı bir değişiklik oldu“ demiş. Kafamız karıştı. Koskoca bakan yalan ya da yanlış söylemediğine, devletin ajansı da yanlış yazamayacağına göre, olsa olsa ÖSYM Başkanı’nın dili sürçmüştür. Zaten ortada kesin olan ne var ki!
Bakan Çubukçu, Başbakan Erdoğan’ın istişare toplantısı için parti genel merkezine gelişinde, gazetecilerin sorularını cevaplarken, “Meslek liselerine yönelik olarak avantaj sistemi devam ediyor zaten” demiş. Neymiş bu avantaj, bir de onu açıklasaydı mutlu olurduk. Meslek liselerine yönelik sınavsız geçişin kaldırılması mı yoksa kendi alanlarıyla ilgili fakültelere girişte 0.24’lük ek puanın 0.06’ya indirilmesi mi avantaj, pek anlayamadık.
Bakan, liselerdeki branşlaşmanın ve alan eğitiminin de bir anlamda manasız olduğunu dile getirmiş ve “Öğrencinin lisede seçtiği sayısal bölüm veya sözel bölümle ilgili tercihini sınırlandıran o yöntemi de ortadan kaldırdı ki, ben en çok bu kısmını önemsiyorum. Zira bir öğrenci sayısal öğrencisi olabilir ama lise son sınıfa geldiği zaman siyasal bilgiler veya hukuk okumak isteyebilir“ diyor. Yani YÖK gibi düşünüyor. Peki o zaman bir emir verin ve öğrenciler bu alan seçme “saçmalığı“ndan da hemen kurtulsunlar.
Yeni sistem, başarıyı da artıracakmış. Bakan Çubukçu öyle söylüyor. Hem de çok iddialı:
“Önümüzdeki dönemde hem ortaöğretimin başarısının ve kalitesinin artacağına hem de meslek liselerinin ve Türkiye’nin gelecekteki planlamaya çalıştığımız genç istihdam gücünü daha doğru şekilde planlamamıza da yardımcı olacağını düşünüyorum.“
Gelecek yılın sınav sonuçlarını dört gözle bekliyorum. Başarı tavan yaptığında, bu müthiş öngörüsü nedeniyle Sayın Çubukçu’yu ilk ben tebrik edeceğim. Hele hele genç istihdam gücünün doğru planlanmasına yardımcı olacak gibi harikulade bir görüş ortaya atıyor ki, buna şapka çıkartmaktan öte bir şey söylemek mümkün değil!
Öğrenciler meslek lisesi son sınıfa geldiğinde teknisyen mi yoksa mühendis mi, hemşire mi yoksa doktor mu, imam mı yoksa yargıç mı, elektrikçi mi yoksa kaymakam mı olma seçeneklerinin hayal dünyasında gezerken, ülkenin kalkınma ve istihdam politikalarına nasıl ayak uyduracaklar merak ediyorum. Belli ki Bakan Çubukçu’yu bu konuda müsteşarı bilgilendirmiş. O da bir toplantıda, “Bırakın yasaları, yönetmelikleri, siz bildiğiniz yapın; yasalar, yönetmelikler arkadan değişir” demişti.
Mesleki eğitime normal eğitimin 7 katı para harcanıyormuş, bin kişi umutlandırılıp 6 kişi sevindiriliyormuş, ille de meslek adamı olmak için yola çıkanların bile sınırsız fakülte seçme özgürlüğü karşısında kafası karışmış, kimin umurunda...
Çubukçu, sınav sayısı konusunda anlaşılan o ki Başbakan Erdoğan gibi düşünmüyor. O, “Çocuklarımızı bu sınav garabetinden kurtarın“ derken, Çubukçu bakın ne diyor:
“Sınavın iki aşamalı olması, ikinci aşamanın da çeşitli bölümlerden oluşması, öğrencinin istediği sınava girmesi, istediğine girmemesi, bu stresi yaşamaması, çok anlamlı bir değişiklik oldu...”
Çubukçu’ya göre, yeni sistem öğrencileri daha fazla dershaneye yönlendirmeyecek. Tam aksine okul bilgileri, üniversiteye girmek için yetecek de artacak. Hiç itiraz etmeyin. Bakan’dan daha mı iyi biliyorsunuz.
Ve işte yine çok çarpıcı iki tespit. İlki “Gençlerin kendi geleceklerini, kendi kaderlerini tayin etme haklarının eşitsiz bir şekilde ellerinden alınması doğru bir yöntem değildi“ diyor. Peki liselerdeki alan seçimi neyin nesi?
Ve son tespit: “18 yaşındaki bir genç dünyanın her yerinde hangi liseden mezun olursa olsun istediği ve becerebildiği, başarabildiği her üniversiteye gidebilir.”
Yolunuz Almanya’ya düşerse, meslek lisesi mezunları üniversiteye, hele hele istedikleri fakülteye girebiliyorlar mı, lütfen soru verin!..
Özetin özeti: Gençlerimiz ve ülkemiz için hayırlı olan ne ise olsun... Bu konuda kim ne derse desin, ben Bakan Çubukçu’ya güveniyorum. En doğru olanı eninde sonunda görüp, bulup ve uygulayıp yine en büyük savunucusu o olacaktır.