Okullardaki intiharlar aldı başını gidiyor. Olayı sadece stanist ve benzeri akımlara bağlamak çok yanlış. Örneğin önceki gün intihar eden liseli öğrenci bir kıza aşık olmuş, karşılık göremeyince de intihar etmiş. Ankara'daki bir kolejde peş peşe yaşanan initharların ise çok farklı nedenleri var...
Okullardaki dayatmacı eğitimin üzerine bir de sınav stresi ve aile baskısı ya da boşvermişliği eklenince ipler kopma noktasına geliyor. İşte bu aşamada her türlü dış etkiye açık olan gençler kapanın elinde kalıyorlar.
Düne kadar terörist guruplar, tarikatlar, çeteler, uyuşturucu ve fuhuş şebekeleri gençlere musallat oluyordu. Şimdi ise satanistler ve benzeri gruplar. Peki toplum olarak biz ne yapıyoruz? Sadece seyrediyoruz.
Lara'nın babasının bu konuda söyledikleri çok ilginç:
"Bugüne kadar toplum ve konu ile ilgili profosyonellerin dahi tanımadığı bir olgu ile karşı karşıyayız. Paniğe kapılmayalım. Ama bir an önce öğrenelim. Ne ile karşı karşıya olduğumuzu çok iyi bilelim ve önlem alalım. Henüz yaygınlaşmamışken bu düşmanı durduralım. İki, üç yıl sonra çok geç olabilir. Bizim başımıza gelenler, her an herkesin başına gelebilir..."
Yüreği yanık bu babanın söylediklerini fazlasıyla dikkate olmak zorundayız. Yoksa yarın kimi nerede, nasıl, nasıl bir bahaneyle etkileyeceği hiç belli olmaz!..
Ailenin büyükleri nerede?
Milli Eğitim camiası öğretmeni, öğrencisi ve velileriyle çok büyük bir aile. Ailenin büyüğü yani babası da Milli Eğitim Bakanı. Ama nedense hiç ortalıkta yok. Böylesi karmaşık bir duruma çoktan olaya el koymuş olmalı ve problemin daha büyümeden çözümü için diğer aile büyüklerini de masa başına davet etmeliydi.
Olay çok boyutlu. Aileden sorumlu Devlet Bakanı, İçişleri Bakanı, Ulaştırma Bakanı ve üniversiteler de çoktan işin içinde olmalıydı. Ama hala genelgelerle durum kurtarılmaya çalışılıyor...
Her şey çok hızla değişiyor ve yetişkinlerle gençler arasındaki frekans uyumu giderek bozuluyor. Her iki tarafta giderek artan bir oranda birbirini anlamakta zorluk çekiyor. Medyanın bu konudaki tutumu ise yangına körükle gitmenin ötesinde birşey değil. Hava bulanık. Hem de çok bulanık!..
ABD'den sekse hayır...
Herkesin sorunu farklı. Biz intiharları Amerikalılar da ortaokul ve lise öğrencilerinin seks hayatını sorguluyor. Her yıl 13 / 19 yaş arasında bir milyonu aşkın genç kız hamile kalınca ilk önlem olarak federal bütçeden eyaletlere ayrılan bütçe yüzde 33 artırılmış.
Sekse hayır, evlenene kadar bakire kal, güvenli seks ve korunmanın yolları gibi sloganlarla sürdürülen kampanya, Başkan Bush'un seçim öncesinde verdiği söz çerçevesinde giderek büyüyen bu sorunu önlemeye yönelik.
Uyuşturucu alışkanlığı ve istenmeyen hamilelikler gibi konular bize şu an için masal gibi gelse de yakında baş ağrısı yaratabilirler...
Özetin özeti: Çocuk ve gençlerimiz tüm dünyada olduğu gibi dış etkenlerin yoğun baskısı altındalar. Hiç olmazsa gençlerimizi bekleyen bu tür tehlikeler konusunda iş işten geçmeden önlem alalım. Bu öyle ekonomik krize falan benzemez. IMF desteğiyle de çözülmez..