Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Abbas Güçlü

TBMM Milli Eğitim Komisyonu, dün, renkli tartışmalara sahne oldu. Eğitimle ilgili çıkması düşünülen yasaların öncelikle ele alındığı bu komisyonda, eğitimle uzaktan yakından ilgisi olmayan kimi ararsanız var. Hele başkanı evlere şenlik. Sanki Türkiye laik bir ülke değilmiş, sanki bu ülkede islami eğitim yapılıyormuş, sanki 550 kişilik parlementoda eğitim konusunda uzmanlaşmış bir tek kişi yokmuş gibi, TBMM Milli Eğitim Komisyonu Başkanlığı'nı, Diyanet İşleri eski Başkanı bir imam yapıyor.
DYP kontenjanından parlementoya giren Tayyar Altıkulaç'ın REFAHYOL döneminde, böyle bir görev getirilmesi, elbette tesadüf değildi. Laik eğitimden, islami eğitime geçişin bir ön hazırlığıydı ve Çiller sayesinde başarıyla uygulamaya konuldu.
8 yıl konusunda sürekli zigzag çizen Genel Başkanı ve partili Bakanı Mehmet Sağlam, "kesintisiz 8 yıl ya çıkacak, ya çıkacak" derken, o hep RP ile birlikte 5+3'ü savundu.
Başbakan Yılmaz'a gidip 5+3'ün faziletlerini bıkıp usanmadan anlatan, tarikatların gözdağı mesajlarını üstü örtülü ileten, dini siyaset alet edenlere karşı çıkması gerekirken, onlarla kol kola giren Altıkulaç, bırakın bir parlementere, bir din adamına yakışmayacak bir şekilde, senaryolarla elde ettiği yetkiyi fütursuzca kullandı.
8 yılla ilgi olarak daha önce verilen yasa önergelerini, "Türkiye'nin böyle bir meselesi yok" diye, gündeme almayan Altıkulaç, görevinin fiilen sona ermesi gereken son birkaç gün içerisinde harikalar (!) yaratıyor.
Yasa ve geleneklere göre, TBMM'de gurup oluşturan partiler, komisyonlarda da temsil hakkı elde ediyor. DTP de gurup kurduğu için, Milli Eğitim Komisyonu'nda da temsil hakkı elde etti. Başkan Kalemli diğer tüm komisyon başkanlarına olduğu gibi Alkulaç'a da uyarıda bulunarak, üyelerin yeniden belirlenmesini istedi. Alkulaç'tan gelen cevap: üyeleri bulamıyorum. Ama aynı Altıkulaç, görev süresinin resmen sona ereceği saatlerde bir manevra yaparak komisyonu, 8 yıl konusunda acilen toplatıya çağırdı. Amacı, hiçbir geçerliliği olmasa da 5+3'ü tutanaklara geçirmekti. Öyle yaptı
Bu kadar tutarsızlık olur mu? Hadi politikacılığı, daha doğrusu çirkin politikacılığı meslek edinmiş biri böyle yakışıksız manevralara girebilir ama, Diyanet İşleri Başkanlığı yapmış biri, kesinlikle bu tür yaklaşımlardan uzak durmalıydı. Benzer tutumu, zaman zaman Doğan Güreş'de de gördük ve çok yadırgadık. Galiba en iyisi çok önemli görevlerde bulunanların, ya milletvekili olmamaları ya da daha önce başkanlığını yaptıkları kurumların onuruna uygun hareket etmeleri...
Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr