Size, en gözde kentlerimizden birisinin eğitim profilini çıkartacağım. Diğer kentlerimiz ve ülkemizin geneli de, ondan farklı değil.
Bu kentimiz, en kalkınmış kentlerimizden biri. Hemen her konuda, en önlerde.
Ve iki milyona yakın nüfusa sahip bu kentimizde, 100 bine yakın vatandaşımız hiç okuma yazma bilmiyor.
Daha da vahimi yine bu kentimizdekilerin yarım milyondan fazlası, hiç okula gitmemiş ve 650 binin ilkokul diploması bile yok.
Peki başta İstanbul olmak üzere diğer büyük kentlerimizde ve göç alan almayan, diğer kentlerimizde durum farklı mı?
En fazla 20 il dışında kalanları, alın birine vurun diğerine...
Yasalar ne diyor?
Anayasamıza göre temel eğitim zorunlu. Önceleri 5 yıldı, sonra 8 yıla çıktı, şimdi de 12 yıl. Yani, her çocuğumuz temel eğitimi, kesintisiz bir şekilde almak zorunda. Bu bir anayasa gereği. Ama yukarıdaki örnekte de görüldüğü gibi hemen her ilimizde ve ülkemizin genelinde okula gitmeyen yüz binlerce, temel eğitimini tamamlamayan milyonlarca vatandaşımız var.
Peki bütün bunlar olurken Anayasa’nın gereğini yerine getirmek için yemin eden cumhurbaşkanları, başbakanlar, milli eğitim bakanları, valiler, kaymakamlar, muhtarlar ve daha da önemlisi başta Anayasa Mahkemesi olmak üzere, yargı kurumları ne yaptı?
Koskocaman bir hiç.
Bu da bir anayasa ihlali değil mi?
Anayasalar, eğer uygulanmayacaksa, hele hele eğitim gibi can alıcı bir konuda rafa kaldırılacaksa ne için çıkartılır?..
Birileri bu sorunun cevabını mutlaka vermeli, ayrıca gereğini de yerine getirmelidir.
Gidin çağdaş ülkelerden birisine ve böylesi bir Anayasa ihlalinin cezasını sorgulayın, bakalım böylesine keyfiliği başka bir yerde görebilecek misiniz?
Anayasa değişikliği
Meclis’teki tüm siyasi partilerin temsilcilerinden oluşan Anayasa Uzlaşma Komisyonu üyeleri, aylardır yeni anayasa için çalışıyorlar. Her ne kadar zaman zaman kesintiye uğrasa da, sonunda çöpe atılacağı kanaati, yaygın olarak dile getirilse de, günün birinde bu değişiklik mutlaka gerçekleşecek.
Çünkü Türkiye’ye bu elbise çoktandır dar geliyor...
İşte bu nedenle, Anayasa yapıcıların, böylesi keyfilikleri önlemek için, en azından eğitim gibi hayati konularda, sıkı yaptırımlar getirmesi gerekiyor.
Eğer bir cumhurbaşkanı, başbakan, milli eğitim bakanı, vali, kaymakam ya da muhtar, doğan her çocuğun nüfusa kaydolmasını sağlayamıyor, okul zamanı geldiğinde onu okula başlatamıyor ve temel eğitimi tamamlamadan okulu bırakmasına seyirci kalıyorsa, görevi ve makamı ne olursa olsun yargılanmalıdır.
Bazı makamlar sadece vatana ihanet suçuyla yargılanabilir deniliyor. Peki bu da vatana, vatandaşa haksızlık değil mi?..
Dünden bugüne, bugünden yarına, çözümü zor gibi gözüken bu sorunu, 2023 vizyonu çerçevesinde, mutlaka çözüme kavuşturmalıyız.
Bu tablo, dünyanın en büyük ekonomilerinden birini vizyon edinen ülkemize ve insanımıza hiç yakışmıyor...
Kaz Dağları ağlıyor
Kaz Dağları’nın etekleri, günlerdir zor günler yaşıyor. Geçtiğimiz günlerde aralıksız yağan yağmurun izleri hala silinebilmiş değil. Kendi kendilerine yetmeye çalışıyorlar. Ama her türlü desteğe de açıklar. Çünkü, binlerce evin giriş katı sular altında kaldı.
Aslında tam bir felaket yaşandı ama bunu ne kendileri anlatabildiler ne de başkaları gördü.
Yaz aylarında cıvıl cıvıl turist kaynayan beldeler, son birkaç gündür sanki savaş alanı gibiydi.
Toparlanır gibi oldular. Umarız yeni bir sel felaketiyle karşı karşıya kalmazlar.
Altyapı mı yetersiz? Hayır. Yağmur şiddeti ve sürekliliği öylesine şaşırtıcı boyutlardaydı ki, böylesini hiç görmedik diyenler çoğunluktaydı.
Sevindirici tek olay can kaybının olmaması...
Yaz ayları Kaz Dağlarının eteklerinde, Edremit’te, Akçay’da, Kadıköy’de yani Zeytinli’de tatil keyfi yaşadıysanız, o bölgeyi ve o bölgenin güzel insanlarını seviyorsanız, onlara yardım eli uzatın.
Kiminin televizyonu, kiminin buzdolabı, kiminin tüm giysileri, kiminin de tüm eşyaları yok olup gitti. Yani her şeye ihtiyaçları var. Tanıdıklarınıza bir alo deyin ya da belediyeyi arayın, eminim ki sıcak dostluğunuz kadar, en ufak armağanlarınız da onları mutlu edecektir...
Hepsine geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz. Allah beterinden korusun diyoruz..
Özetin özeti: Bugün onlara, yarın bize. Benzeri felaketler her an hepimizin kapısını çalabilir. Ve bizler sadece keyifte değil tasada da birlik olan bir milletiz...