Eğitim sistemimizin pek çok yanlışı var. Ama bunlardan biri var ki, çok önemli!..
Sanki marifetmiş gibi en iyi öğrencilerimizi lisede matematik ve fen bölümlerine, üniversitede ise tıbba ve mühendisliğe yönlendiriyoruz. Sosyal bilimlerin esamisi bile okunmuyor...
Bilim ise yok olmak üzere! YÖK, fen-edebiyat fakültelerini kapatıyor, bilim insanı yetiştirmek için kurulan fen liselerinden mezun olan tek öğrenci dahi bu fakültelere yönelmiyor...
Liselere girişte ise durum daha da vahim. En iyi öğrenciler, fen ve Anadolu liselerine gidiyor, en düşük puanlı öğrenciler ise meslek liseleri ve imam hatiplere yönlendiriliyor.
Sonunda bu duruma milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı da isyan etti:
“Kamuoyunda şöyle bir algı oluşturuluyor, o yanlış: Herkesin birinci önceliği Anadolu lisesi. Ama bunu yapamayan öğrenciler zorunlu olarak meslek liseleri veya imam hatiplere gidecekler. Böyle bir şey yok. Bütün öğrencilerin birinci önceliği Anadolu liseleri değil. Meslek liseleri ve imam hatipler Anadolu liseleri kazanılamadığı için gidilen okullar değil...”
Ama tablo ortada. Bakan Bey, sınavla öğrenci alan tüm okulların taban puanlarını açıklasın, görelim. Bakalım, hangi okul kaç puanla öğrenci alıyor?
Sosyal bilimler?
Sosyal olayların giderek önem kazandığı günümüzde, sosyal bilimcilere duyulan ihtiyaç her zamankinden çok daha fazla. Ama gelin bunu devlete ve gençlere anlatın!
Ne devlet hâlâ sosyal bilimlerin önemini kavrayabilmiş durumda, ne öğrenci, ne de veli ve öğretmenler.
Okullarda en iyi öğrenciler yıllardan beri olduğu gibi hâlâ tıbba, mühendisliğe, işletmeye yönlendiriliyor. Hemen her puan türünde ilk 1000’e girenlerin neredeyse tamamının gözü, popüler mesleklerde ve maalesef ülkemizde sosyal bilimlerin hiçbir alanı, gençlerin ilgisini çekebilecek kadar popüler hale gelmedi. Geleceğe de benzemiyor!..
Peki, bu yanlıştan nasıl vazgeçilir?
Bunun birinci yolu, istihdam olanaklarının artırılmasından, ikinci yolu ise sosyal bilimcilere daha fazla değer verilmesinden geçiyor.
Aslında bu o kadar zor da değil. Yeter ki istensin gerisi gelecektir!..
Meslek liseleri?
Meslek liseleri dünden bugüne, hep amele okulları olarak görüldü.
Kısa yoldan hayata atılmak isteyenler, akademik başarısı çok yüksek olmayanlar hep bu okullara yönlendirildi.
Bir ara, çeşitliliği artırılıp, üniversiteye girişte avantajlar sağlanınca puanları fırladı. Ama uzun ömürlü olmadı.
Oysa, günümüz teknolojisinde, belki de en iyi öğrencilerin bu okullara yönlendirilmesi gerekiyor.
Bu da o kadar zor değil.
Örneğin, kendi alanlarıyla ilgili fakültelere girişte, artı avantajlar sağlansa, daha iyi yabancı dil öğretilse, endüstrinin istediği nitelikte elemanlar yetiştirilse ve ilk işe başlama maaşları yükseltilse bir anda her şey değişebilir.
Yeter ki istensin ve yeter ki bu işin bir sahibi olsun!..
Dünyada nasıl?
Felsefeden sosyolojiye, iletişimden hukuka, tarihten siyaset ve uluslararası ilişkilere sosyal bilimlerin hemen her alanına, dünyanın dört bir yanında, özellikle de Batılı ülkelerde yoğun ilgi var. Örneğin bizde tarihçilerin yüzüne bakılmaz ama Amerikalı diplomatların çoğu tarihçiymiş!..
Peki, bu değişim kolay kolay gerçekleşir mi yani sosyal bilimlere olan ilgi artar mı?
Bugünden yarına çok zor! Ama eğer ciddiye alınırsa 10 yıl sonra sosyal bilimler alanında ciddi adımlar atılabilir.
Bu konuda hiç kimse kabahati öğrencilere bulmasın. Son yıllarda açılan sosyal bilimler liselerine gösterilen ilgi ve elde ettikleri başarılar ortada. Sadece daha fazla desteklenmeleri gerekiyor o kadar. Destek derken de, köstek olunmasın yeter. O bile bir destek sayılabilir.
Özetin özeti: Keşke eğitimi ciddiye alan birileri çıksa da, kahve sohbetlerinin ötesine geçmeyen tartışmalar yerine geleceğimize yön veren konular ele alınmaya başlasa. Ama nerdeeeeeeee...