Abbas GÜÇLÜ
İSTANBUL Üniversitesi Tıp Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr.
Celal Erçıkan, enteresan bir isim. Hukukçu değil ama, hukukçulara taş çıkartırcasına hukuksal konuları iyi biliyor. Sonuç alıyor.
Eski rektörü
Cem'i Demiroğlu ile uzun süre hukuk savaşı yaptı ve sonunda görevden aldırdı. Sonra uzunca bir süre kamu kaynaklarını kullanarak, trilyonlarca lira servet edinen üniversite vakıflarıyla hukuk savaşına girdi. Yıllarca sürdü. Sonunda Maliye, YÖK, rektörler ve vakıfları, adeta canından bezdirerek, onları da pes ettirdi. 21 Eylül tarihli Resmi Gazete'de yayınlanan tebliğe göre, sadece üniversiteler değil, kamu kurum ve kuruluşları, meslek odaları ve sendikalar da, bundan böyle kendi isimlerini taşıyan vakıf kuramayacak, bağış toplayamayacak ve herhangi bir menfaat sağlayamayacak. Anlayacağınız artık devlet malını kullanarak vakıf ağalığı yapılamayacak. Bu arada ciddi vakıflar da heba olacak. O da ayrı bir sorun...
Asıl bilim alanı göz olan Prof.
Erçıkan, her ne kadar hukuk ihtisasını, avukat olan eşinin yanında evde yaptığı rivayet olunsa da, hukuk sezgileri kuvvetli, takipçi, inatçı bir arşiv kurdu. İlgi alanına giren hangi davada hangi yıl, hangi karar alınmış, ona sorun. Bütün aşamalarıyla saatlerce size anlatsın...
Erçıkan, Cem'i Demiroğlu ile olan ezelli kavgası nedeni ile şimdi özel üniversiteler konusuna el attı. Hem de öyle bir el attı ki, yakında hepsini birden kapattırırsa hiç şaşmayın.
Kadir Has, Cem'i Demiroğlu ile bir olup üniversite kurunca, Florans Nightingale Hastanesi'nin
Cem'i Demiroğlu'nun değil, İstanbul Üniversitesi vakıflarının olduğunu iddia eden Erçıkan konuyu kurcalamaya başladı.
Kadir Has Üniversitesi nasıl yasallaştı diye bir araştırma yapınca, özel vakıf üniversitelerinin tamamına yakınının 25, 30 milletvekilinin oyu ile kurulduğu gerçeğiyle karşılaştı. Bizim de televizyondan
"bu kadarı da olmaz" diye kızarak izlediğimiz bu yasallaşma oylamaları, meğer Anayasa'ya aykırıymış.
Anayasa, bir yasa çıkartılırken, karar yeter sayısının Meclis'teki üye sayısının dörte birden fazla olmasını öngörüyormuş. Yani en az 138 milletvekilinin oylamaya katılması gerekiyormuş. Buradan yola çıkarak iz sürmeye başlamış. Cumhurbaşkanı
Demirel, "Hesap yanlışsa Bağdat'tan döner" demiş. Meclis Başkanı
Kalemli, hiç kimse itiraz etmediği için konunun araştırılmadığını söylemiş. Milli Eğitim Bakanı
Uluğbay ise
"İngiltere'de Avam Kamarası'nda 3 kişiyle kanun çıkartılıyor" diye itirazı hafife almış. YÖK ise "Yasa, hukuk ne derse biz onu yaparız" demiş...
Celal Hoca'ya üniversite küçük gelmeye başlamıştı, şimdi Meclis'e yöneldi. Liderler ve milletvekilleri, gerçekten yandı...
Bunca hukuk savaşı sırasında ilme, bilime zaman ayırıyor mu?.. O da ayrı bir yazı konusu...
Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr