Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Dünya aldı başını gidiyor.

Bir yanda hayal gücümüzü bile gölgede bırakan dijital gelişim, öte yanda küresel ısınmanın getirdiği kuraklık, açlık ve ölüm korkusu.

Yeni dünya düzeninde hiçbir şeyi atlamamak ve hiçbir şeyden geri kalmamak gerekiyor.

Teknoloji ne kadar önemliyse, tarım da bir o kadar önemli.

Eğitim, bilim, hak, hukuk, adalet, demokrasi ne kadar olmazsa olamazımızsa, vizyon, istikrar, doğru bir yol haritası da bir o kadar vazgeçilmezlerimiz.

Savunma sanayiinde büyük yol kat ettik, otomobille kendimize yeni bir kulvar açtık.

Haberin Devamı

Turizmde 100 milyon turist, tarımda en azından kendi kendimize yeten bir konuma gelmemiz işten bile değil.

Yeni yatırımlar kadar geleceğe yönelik yeni bir bakış açısı, ihtiyaç olmanın ötesinde bir zorunluluk haline geldi.

Peki bu süreçte hangi sektörlerde öne çıkmalıyız? Bunu adeta takıntı haline getirmeliyiz?

Örneğin tohum, örneğin pil, örneğin yazılım ve siber güvenlik, örneğin çip!

Ata tohumlar tarih oldu.

Ektiklerimizin neredeyse tamamı yurt dışından geliyor ve bir kullanımlık hibrit tohumlar. Ata tohumlarımızı geliştirmek ve kendimiz üretmek zorundayız yoksa aç kalırız!

Taşınabilir enerji kaynakları, yaşamın olmazsa olmazı haline gelecek. Enerji kaynakları ve üretiminden daha çok onlar öne çıkacak.

Yapay zekâyla birlikte dijital hayat tarzı pek çok sorunu da beraberinde getirecek. En önemlisi de siber güvenlik. Kendi yazılımlarımız kadar kendi koruma kalkanlarımızı da geliştirmek zorundayız.

Çip konusuna gelince. Şu anda bile onsuz bir alet, makine yok gibi! Dünyada her yıl yaklaşık 350 milyar dolar değerinde 1 trilyon çip üretiliyor. Kullandığımız herhangi bir aracın ön panelinde 100’e yakın çip kullanıldığı düşünülürse, bu hiç de şaşırtıcı bir rakam değil.

Peki biz çip üretiminin neresindeyiz?

Önemini çok önceki yıllarda görüp TÜBİTAK bünyesinde ciddi gelişmeler elde ettik, yazılımlar gerçekleştirdik hatta prototipler dizayn ettik ama üretim pahalı bir yatırım olduğu için cesaret edemedik.

Ülkemiz yılda yaklaşık 500 milyon dolarlık çipe gereksinim duyuyor. Bu gereksinimin tamamı ithalatla karşılanıyor. Bu konu üzerinde faaliyet gösteren, çip tasarımı yapmaya çalışan kamu veya özel bazı firmalar var ama üretim konusunda kayda değer bir girişim yok.

Haberin Devamı

Türkiye 1983’te TÜBİTAK BİLGEM bünyesinde kurulan laboratuvar ile milli ürünlere yerli çip az miktarda (3-5 milyon adet çip) 250 nanometre büyüklüğünde üretiyor. (Dünya 2 nanometre üretmeye başladı)

TÜBİTAK, yoğun bir uğraşıyla iki yıldan kısa sürede yerli çipimizin tasarım, prototip üretim ve test çalışmalarını başarıyla tamamladı, prototipini hazırladı. Hatta prototip çip görev bilgisayarımıza entegre edilip, gerekli yazılım uygulamalarını da yaptıktan sonra milli uzaktan komutalı silah sistemi SARP’ı milli işlemcimiz “ÇAKIL” ile tam performans çalıştırdı. Bundan sonraki aşama ise bu işlemcinin ticari ve “çok çekirdekli” versiyonunu geliştirmek üzere çalışmalara ara vermeden başlamak ve bunu başka bir ülkede seri olarak ürettirmek.

Sektörün duayen isimlerinden Enver İrdem, bakın bu konuda ne diyor:

Haberin Devamı

Treni kaçırmayalım

“Neden başka ülke? Zira Türkiye’de henüz bu düzeyde yani 02-06 nanometre arasında büyüklüğü olan bir çipin üretilmesi için bir yarı iletken üretim tesisi yok. Bugün itibarıyla en gelişmiş tesisimiz 250 nanometre büyüklüğünde çipi ancak labortuvarsal sayılarda üretebiliyor. Yani, rakiplerle arada 100 kat kadar fark/dezavantaj var. Üstelik onlar seri üretim yapıyor.

Dünya çip üretimi ağırlıklı olarak Asya ülkelerinde yapılmasına rağmen Avrupa ve ABD’de de çip üretim fabrikaları var.

2 nanometre büyüklüğünde çip üretebilecek bir çip fabrikası yatırımı yapmak, yukarıda belirtilen maliyetler ve 4-5 yıllık bir hazırlık süreci gerektiriyor. 65 nanometre ise 1-2 milyar dolar civarında kurulabilir. Buna rağmen, en önemli konu, bu fabrika çıktısının dünya pazarlarında satabilme yetkinliğidir. Zira böylesine bir fabrikanın kullanılabilir ekonomik ömrü 5 yıl civarındadır. Bundan sonra, gelişen teknoloji nedeniyle fabrika (neredeyse tamamen) atıl hale gelebiliyor.

Bu nedenle, milli bir çip politikası oluştururken, TÜBİTAK’ın laboratuvarının bir fabrikaya dönüştürülmesi, dünya pazarındaki büyük oyuncuların da Türkiye’ye davet edilmesi ve oyunun içinde yer almasının sağlanması, hızlı ilerleme açısından çok önemli.

Böylesine bir yaklaşım, Türkiye’yi geç kaldığı bu konuda önemli bir sağlayıcı yapabilir zira çiplerin yurt dışından temini gerek sürdürülebilirlik ve gerekse güvenlik açısından büyük sorun teşkil etmektedir.”

Aşı çalışmalarında olduğu gibi lojistik desteği devlet tarafından sağlanan bir model ile ya da TOGG’a benzer bir ortak girişim modeliyle acilen bir yerli çip üretim programı başlatılmalıdır.

Bu model SSB şemsiyesi altında da olabilir, tümüyle sivil bir proje şeklinde de düşünülebilir.

TÜBİTAK Başkanı Mandal, bu konuda yeterli birikimlerinin ve heyecanlarının olduğunu, önü açık her türlü olasılığa sıcak baktıklarını söyledi.

Özetin özeti: Yapacak çok iş var. Kafamızı kumdan çıkartıp keşke biraz da bu konuları konuşabilsek.