Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Abbas Güçlü


TÜRKİYE'de her üç günde bir gündem değişiyor. Hepsi de gazetecilik tabiriyle, manşetlik bomba gibi olaylar. Başka ülkelerde yaşansa, yer yerinden oynar. Ama, bizde üç günde unutuluyor.
Geriye dönüp bir bakın, neler unutulmadı ki? İlksanlar, İSKİ'ler, mal varlıkları, Civan'lar, Mercümek'ler, Edes'ler, Emire'ler, Fadime'ler, doktorlar...
En önemlisi de Susurluk'tu. Ne oldu? Ardı arkası kesilmeyen iddialar, belgeler, birkaç tutuklama, o kadar.
Günlerdir de, 8 yıllık kesintisiz eğitimi tartışıyoruz. Birkaç gün sonra, o da, unutulur gider.
Sonra aradan bir 10, 15 yıl geçer, barajı zor aşar diye yıllarca hiç dikkate alınmayan RP, bir gün ansızın tek başına iktidara geliverir. Ondan sonra da, nasıl bu işi düzeltiriz diye, bir üç gün daha tartışır, Anayasa değiştirilip İslam cumhuriyeti ilan edilene kadar bekleriz...
Bütün bu hengame içinde, ne ayladır tayin bekleyen öğretmen adaylarını düşünen var, ne de zorlu bir sınav haftasına giren yüz binlerce öğrencinin derdiyle ilgilenen...
Tam anlamıyla bir umut tacirliğine dönüşen, tavşanla kaplumbağanın yarıştırıldığı üniversite sınavlarından ilki pazar günü yapılıyor. Bir milyon 398 bin genç yarışacak. Sonunda sevinenlerin sayısı ise birkaç yüz bini geçmeyecek.
Yükseköğrenimde okullaşma oranı, Avrupa ülkelerinde yüzde 35 ile 60 arasında değişiyor. ABD, Kanada, Japonya gibi ülkelerde ise yüzde 75'e kadar yükseliyor. Türkiye'de ise bu oran, açıköğretim hariç yüzde 16 civarında.
Türk toplumunu kişi başına 3.5 yıllık eğitime mahkum eden, beceriksiz politikacılar, artık günümüzün olmazsa olmaz gereği haline gelen yükseköğrenim diplomasını gençlerimize çok görüyorlar.
Türkiye'nin kaynakları, 8, 10 yıllık temel eğitimi ve yüzde 50'ye varan yükesköğrenimde okullaşma oranını, fazlasıyla karşılayacak bir birikime sahip. Ama nedense, akılcı çözümler yerine, hep sorun yaratılıyor.
Son 20 yılda, sınavlara ve sınava hazırlık sektörüne akan para, eğitim sisteminin içine kanalize edilmiş olsaydı, bugün ne üniversiteye giriş sorunu yaşanırdı, ne öğretmen sıkıntısı...
Üniversite adaylarının umutsuz yarışına, şimdi bir de yeni gerginlik eklendi. 10 Nisan'da yapılacak lise ikinci sınıflar olgunluk sınavı, yüz binlerce genç için tam bir kaos ortamı yarattı. Öğrenci ve öğretmenler şaşkın durumda. Sonuçlar, hem öğrencilerin, hem de öğretmen ve yöneticilerin başına çok çorap öreceğe benziyor!
Standart bir eğitimin sözkonusu olmadığı böylesi bir ortamda, merkezi sınav sonuçları, belki bazı önemli ipuçları verebilir ama, üniversite giriş için kullanılırsa kesinlikle sağlıklı olmaz. Umarım, bu konuda yeni bir maceraya girilmez.
Önceki gün "nerdesiniz?" diye sorduğumuz, sivil toplum örgütlerinden sesler yükselmeye başladı. Kadın Kuruluşları Birliği ve Eğit - Der'den sonra, İzmir'deki 60 demokratik kitle örgütü, Tüm Öğretim Üyeleri Derneği, Eğit - Sen, DSP'li Erdal Kesebir ve yüzlerce duyarlı vatandaşımızdan "biz burdayız" mesajı geldi. Hep birlikte el ele mücadele verilecek yeni platformlar oluşuyor. Umarız arkası gelir...

Yazara Emailguclu@milliyet.com.tr