Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Üniversitelerle ilgili beklentiler dünden bugüne çok değişti. ÖSYS sonuçları, hem gençlerin eğiliminin hem de yaşanan kaosun en önemli göstergesi oldu.
İyi düşünülmeden popülist bir yaklaşımla gerçekleştirilen her ile bir üniversite projesi ise yakında kapısına kilit vurulan fabrikalar noktasına gelirse, şaşırtıcı olmaz.
Gençler artık, diploma değil, iş istiyor.
İşte ortaya çıkan tablo:

Tıp ve öğretmenlik gözde
Fazla değil 5 yıl sonra, öğrenci bulamadığı için pek çok fakülte ve yüksekokulun kapısına kilit vurulma noktasına gelinirse hiç kimse şaşırmasın.
İşsizlik A’dan Z’ye her şeyi etkiledi. Ama bunların en başında üniversiteler geliyor. Daha 5 yıl öncesine kadar gençlerin en büyük olmazsa olmazı üniversiteyken, şimdi, ellerini kollarına sallayarak girecekleri on binlerce kontenjan varken dudak büküyorlar.
Üniversiteye girmek için 3, bitirmek için de ortalama 5 yıl harcayan gençler, sonuçta işsiz kalınca çareyi bir an önce hayata atılmakta buldular.
Gençlerin, üniversite öğreniminden çok, iş garantili mesleklere yönelmesi, Ankara ve İstanbul gibi köklü üniversitelerde bile kontenjan açıklarına neden oldu.
İşsizlik kâbusu, gençlerin mesleklere olan ilgisini de büyük ölçüde değiştirdi. Son yıllarda yıldızı sönen tıp ve “Hiçbir şey olamıyorsan bari öğretmen ol” noktasına gelen kutsal meslek, yeniden en popüler meslekler haline geldi. Bunda en önemli etken, devletin eğitim ve sağlık personeli dışında alım yapmaması oldu. Giderek genişleyen özel sağlık sektörü ve dershaneler de bu iki mesleğin yoğun ilgi görmesinde belirleyici faktörler arasında yer aldı.

Parayı bastıran girdi
ÖSS sonuçları çok büyük bir adaletsizliği de ortaya koydu. Parası olanlar, çok düşük puanı olmalarına tıptan mühendisliğe, hukuktan iletişime kadar hemen her fakülteye rahatlıkla girebilirken, vakıf üniversitelerinde okuma şansı olmayanlar, çok yüksek puanlarla açıkta kaldılar.
Örneğin, birçok fakültede devlet üniversiteleri ile vakıf üniversiteleri arasında 100 puanı aşan farklılıklar gerçekleşti.
Örneğin Endüstri Mühendisliği’nin taban puanlarını ele alalım:
ODTÜ: 361, İTÜ:355, İstanbul: 336, Kültür:230, Fatih: 231, Bahçeşehir: 277
Bu yılki sınavın ortaya çıkardığı bir başka çarpıcı sonuç ise, vakıf üniversitelerine giren burslu öğrenciler ile paralı öğrenciler arasındaki derin uçurum.
Aynı üniversitenin, aynı bölümünü kazananlar arasındaki puan makası bazı üniversitelerde 150’ye kadar açıldı.
Her puanda ortalama 3-5 beş bin kişinin yer değiştirdiği düşünüldüğünde, ortaya çıkan çarpık tablonun vahameti çok daha net ortaya çıkıyor.
ÖSS’de ilk 5 bine giren öğrenciler ile 500 bininci sıradaki öğrencilerin aynı sınıf ortamında nasıl bir öğrenim görecekleri ve öğrenim çıtasının kime göre ayarlanacağı ise merak konusu.
Örneğin Bahçeşehir Üniversitesi Ekonomi’ye burslu öğrenci 350 puanla girerken, normal öğrenci puanı 230’da kaldı. Bilkent Siyaset’te ise burslu puanı 342, normal 232 olarak belirlendi. Kültür Genetik’in normal puanı 218’de kalırken burslusu 332’ye fırladı.

Boş kontenjanlar
Mezunları iş bulmada büyük sıkıntı yaşayan fen edebiyat fakülteleri, bu yıl tam anlamıyla çöktü. Fizik, Kimya, Matematik bölümleri devlet üniversitelerinde bile boş kaldı. Vakıf üniversitelerinin burslu bölümleri dahi öğrenci bulamadı. Şaşırtıcı bir şekilde ilgi görmeyen bir diğer alan ise dil bölümleri oldu. İngiliz ve Amerikan Dili Edebiyatı bölümlerinden Arap Dili ve Rusça’ya kadar neredeyse bütün filoloji bölümlerinde kontenjan açıkları yer aldı. Bu durum, öğrencilerin dilden çok bir meslek öğrenmeye öncelik verdiğinin bir göstergesi oldu.
Yazılım, Çevre Mühendisliği, Uluslararası Ticaret, Peyzaj Mimarlığı, Enformasyon, Tasarım, Matematik-Bilgisayar gibi geleceğin meslekleri olarak gösterilen alanlar da gençlerin pek ilgisini çekmedi.
Genel eğitime karşı panzehir olarak sunulan iki yıllık meslek yüksekokulları da ilgi odağı olmadı. Özellikle vakıf üniversitelerinde bu kontenjanların neredeyse üçte ikisi boş kaldı.
Kontenjan açığı yeni açılan devlet üniversiteleri, vakıflar ve KKTC üniversitelerinde de doruğa çıktı. Burslu bölümlerine bile tek kayıt yapamayan üniversiteler dikkati çekiyor. Ek yerleştirme döneminde de bu kontenjanların dolmaması halinde birçok vakıf üniversitesi ve bazı KKTC üniversitelerinde ciddi ekonomik sorunlar yaşanabilir.
150’ye yakın üniversite arasında, kontenjan açığı olmayan çok az üniversite dikkati çekti. Bunlardan bir bölümü sadece birkaç yüz öğrenci ya da tümüyle burslu aldığı için kontenjanlarını doldurdu. Boğaziçi, Mimar Sinan ve Sabancı dışında kontenjanını tümüyle dolduran diğer üniversiteler de şunlar: İzmir Yüksek Teknoloji, Gebze Yüksek Teknoloji, Osman Gazi, Mardin, Batman, Şırnak, Acıbadem, Piri Reis

İlgi Açıköğretim’e
Bu yılın sınav şampiyonu hiç tartışmasız Anadolu Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi AÖF oldu. En fazla ilgiyi onlar gördü. Vakıf üniversitelerine toplam 45 bin, devlet üniversitelerinin 4 yıllık lisans programlarına da toplam 253 bin öğrenci yerleştirilirken, AÖF’ye 257 bin öğrenci yerleştirildi. Sınavsız geçişle iki yıllık meslek yüksekokullarına yerleştirilen öğrenci sayısı bile onların altında kaldı. Açıköğretim Fakültesi’nin bazı bölümlerinde puanlar, devlet ve vakıf üniversitelerinin çok üzerinde yer aldı.
Açıköğretim’e en çok öğrenci yerleştiren kentlerin başında İstanbul geliyor. İstanbul’da Açıköğretim’e giren öğrenci sayısı, 4 yıllık fakülteleri kazanan öğrencilerden daha fazla. İstanbul’da lisans bölümlerine 45 bin öğrenci yerleştirilirken, 46 bin öğrenci tercihini Açıköğretim’den yana kullandı. Ankara’da da 21 bin, İzmir’de 13 bin öğrencinin tercihi yine Açıköğretim yönünde oldu.
Açıköğretim’le ilgili rakamlar gerçekten çok ilginç. Örneğin, bu yıl Açıköğretim kazanan öğrencilerden 12 bini üniversite mezunu, 73 bini de halen üniversite öğrencisi...

Yapmayan çok olacak
88 bin olan kontenjan açığının 120-130 bini, hatta 150 bini bulması bekleniyor. Çünkü daha şimdiden pek çok öğrenci, öğrenim masrafları ve barınma koşulları nedeniyle pes etmiş durumda. Vakıf üniversitelerinde ise burs konusunda ciddi sıkıntılar yaşanıyor. ÖSYM’nin vakıfların özel isteklerini bulundurmadan burslu kontenjanlara öğrenci yerleştirmesi problem yarattı. Örneğin, ilk 50 bine girip ilk üç tercihinde kendilerini tercih eden öğrencilere burs vereceğini açıklayan üniversitelerin, bu isteklerini göz önünde bulundurmadan yapılan yerleştirme nedeniyle, pek çok öğrenci sıkıntılı günler yaşıyor.
Bu arada ikinci öğrenim harçlarının geç açıklanması nedeniyle yaşanan mağduriyetin de birçok öğrencinin tercihini etkilediği göz önünde bulundurulursa, ek yerleştirmede yeni açılımların getirilmesi sanki yerinde olacak...
Özetin özeti: ÖSS sonuçları Türkiye’nin geleceğine yönelik çok önemli sosyolojik işaretler veriyor. Umarız birileri dikkate alır.