Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Küçükçekmece’de yaşanan insanlık dramı, gazetelere ancak küçük bir haber olarak girdi. 138 genç insan, Pakistan’dan büyük umutlarla yola çıkmışlardı. Türkiye üzerinden Avrupa’ya geçip, çağdaş dünyada yeni bir yaşam kuracaklardı. İstedikleri tek şey vardı: Daha iyi yaşam. Tıpkı hepimizin istediği gibi. Tıpkı 30 yıl öncesine kadar bizim insanlarımızın da filmlere konu olan özlemleri gibi. Ama içlerinden 13’ü, insan tacirlerinin kurbanı oldu.
Kim bilir ne hayalleri vardı? Kim bilir arkalarında gözü yaşlı kimleri bıraktılar? Anne babalar, miniminnacık çocuklar, sevgililer, amcalar, dedeler, halalar. Şimdi hepsinin yüreğine acı düşmüştür. Hele bir de ölüm şekillerini, açlıktan, susuzluktan, havasızlıktan öldüklerini öğrendiklerinde kim bilir neler hissedeceklerdir?
Van’da bir TIR’a bindirilmişler, İstanbul’a kadar aç, susuz ve havasız bırakılmışlar. Ölümler bu yüzden. Cesetleri boş bir araziye atılmış, aç ve perişan durumda olan diğerleri ise en kısa zamanda ülkelerine gönderilecekmiş.
Oysa bu ülke kimlere sahip çıkmadı ki, şimdi bu zavallı insanlar yaka paça dışarı atılıyor. Hemen her konuda insanlık dersi verenler şimdi nerede? İnsan dünyanın her yerinde insandır. Hani din, dil, ırk gözetmeksizin tüm insanlar kardeşti? Hani Pakistan ve Pakistanlılar en zor günlerimizde bizim can dostumuzdu?
Türkiye bu konuda elinden gelenin daha fazlasını yapmalıdır. İnsan tacirlerinin oyununu bozmalı ve masum insanların ölümüne seyirci kalmamalıdır.
Ya uluslararası kuruluşlara ne demeli? İnsan hakları sadece Batılılar için mi geçerli? Ölen bu 13 Pakistanlının da insanca koşullarda yaşama hakkı yok muydu?  Bu konuda neden gerekli tedbirler alınmıyor? İnsan tacirlerine karşı neden ciddi mücadele verilmiyor, Türkiye yalnız bırakılıyor?
Tarihin akışı öylesine hızlı gelişiyor ki dün mülteci durumda olanlar bugün olanlara seyirci kalıyor, bugünün mültecileri de yarının efendileri olabilirler. Olayın, dar bir açıdan bakmak yerine bir insanlık sorunu olarak ele alınması gerekmez mi? Çağdaşlığın ölçütü, olaylara karşı sessiz kalmak değil, taşın altına elini koymaktır. Gül ve Erdoğan umarız bu hengâme içinde bu insanlık dramına el koyarlar.
Son üç  yılda, 106 ülkeden 35 bin kaçak yakalanmış. Büyük rakam. Türkiye transit ülkeymiş. Amaç kalmak değil, başka yerlere gitmekmiş. Keşke televizyon kanallarından biri ölenlerin izini takip edip yaşadıkları dramı ve insan tacirlerinin çirkin yüzlerini tüm çıplaklığıyla ortaya koyabilse. Bize de dünyaya da bu korkunç dramın tüm boyutlarını gösterebilseler.

SBS faciası
OKS’nin yerine getirilen SBS’de sonuçlar dün açıklandı. Defalarca dikkat çektiğimiz gibi, İlköğretim Başarı Puanı’nda büyük haksızlıklar yaşandı. İsterseniz gelin önce şu e-postayı okuyalım, ardından yarattığı çarpıklığı örneklerle açıklayalım:
“Haksız uygulamanın yarattığı bir rezaletle karşı karşıyayız. Hangi eğitimci, öğrencinin geleceğine bu derece etkili olan bir sınavda, okul başarı puanının bu derece etkili olmasını savunabilir? Hangi aklıselim, başarı puanlarının belirlenmesinde uygulanan kriterlerin Türkiye genelinde hakkaniyet içinde şekillendiğini iddia edebilir? Böyle bir kriteri uygulama kararı alan ve de bu derece kritik sonuçlara sebep olan Milli Eğitim Bakanlığı’na bu durum daha başka nasıl anlatılır? Yoksa, zaten yarattıkları kargaşanın farkında olarak mı bugünkü sınavların sonuçlarına sıralamaları da eklemeyi göze alamamışlardır? İçinde bulunulan çarpık uygulamadan bir an önce dönülmesi gerekir. L. Doğanay“
Elimde iki SBS sonuç belgesi var. İkisi de 6. sınıfta. Birinin 4 tane 4’ü var, diğerinin 3. Diğer dersler hep 5. Farklılık sadece Görsel Sanatlar’da. Dört 4’ü olanın SBS puanı 454, Yıl Sonu Başarı Puanı da 80. Sınıf Puanı ise 448. Yani 6 puan düşmüş. Diğer öğrencinin SBS’si 389, Yıl Sonu Başarı Puanı 84, Sınıf Puanı ise 410. Yani tam 21 puan fazlalığı var. Oysa öğrencilerden ilkinin sadece bir 4’ü fazla.
Bu konuda daha pek çok çelişki var. Onları da paylaşmaya devam edeceğiz.
Özetin özeti: Herkes kendi derdinde. Mağdurları düşünen yok...