Abbas GÜÇLÜ
ÖĞRENCİ ve ebeveynlere ulaşmanın en direkt yolu eğitimden geçiyor. Şu günlerde bir siyasi parti çıkıp, üniversite giriş sınavındaki haksız katsayı uygulamasının kaldırılması için önayak olsa, en azından bir milyon oy kazanır.
ÖSS'ye 1.5 milyon kişi girmesine karşın, anne, baba ve diğer yakınlarla birlikte en az 5 milyon kişiyi ilgilendiriyor. Bunun beşte biri, eğilimi ne olursa olsun, kendilerini gönülden desteklediğine inandığı partiye oy verse, o partiyi birinci parti yapar.
İktidar partileri ve RP, DYP bu konuda müthiş duyarsız. Bir ara CHP ilgilenir gibiydi. O da, saman alevi gibi geçici oldu.
Deniz Baykal'ın ilgisi bile yetersiz kaldı.
Yanlış karar, eninde sonunda, yargıdan dönecek. ÖSYM de hatasını düzeltecek. Ancak siyasiler, seçim zamanı geldiğinde, bugün görmemezlikten geldikleri gençlerden nasıl oy isteyebilecekler?..
RTÜK anketinden
"Aman çocuklarınızı televizyonlardan uzak tutun!" mesajı çıkmıştı. Şiddetten dejenerasyona ne ararsanız vardı. Ratingci yöneticiler, sayesinde seviyesizlik diz boyu haline gelmişti. Yazılar, çok fazla ses getirdi. Verdikleri mesaj,
"televizyonlar, bindikleri dalı kesiyor" şeklinde. Eğer bu kafayla giderlerse, en iyi seyircileri olan çocukları kaybetmek üzereler. Anne babaların tahammül sınırı çoktan aşılmış. Çocuğuna mümkün olduğunca az TV izletenlerin sayısı hızla artıyor...
Bu arada gelen şikayetlerin çoğu da radyolara ilişkindi.
Seviyesizlik meğer onlarda kepazelik boyutlarındaymış. Onca uyarıdan sonra, biraz can kulağı ile dinleyeyim dedim. Gerçekten de felaket.
Pek çoğunuz gibi ben de, sabah, akşam işe geliş, gidişlerde dinliyorum. Eski bir alışkanlık olarak da
Radyo D'yi açıyorum. Önceki akşam
Beyaz + Abuzer ikilisinin programı vardı.
Beyaz normalden çok daha ağırbaşlı iken
Abuzer bir felaketti. 15, 18 yaş arası genç kızlarla aklınca geyik muhabbeti yapıyordu. Ama, dün sabah
Fatih Altaylı'nın
küfür şovu'nu dinleyince, kızmanın boşuna olduğunu anladım. Sağa sola küfürler savuran sanki Radyo D'nin müdürü ve aynı zamanda Kanal D'nin Genel Müdür Yardımcısı
Altaylı değil
Şevki Yılmaz'dı. Müdürleri böyle olursa, gerisi ne yapmaz ki?
Altaylı,
İslam Konferansı'ndaki tutumları nedeniyle
Araplara çok kızmış. Kızabilir. Ama söylediklerine bakın:
Alçaklar, namusuzlar, ikiyüzlüler, dönekler, satılmışlar ve daha neler neler. Arapları, seversiniz, sevmezsiniz o ayrı mesele. Ama birileri çıkıp aynı sözleri biz Türkler için sarfetse hazmedebilecek miyiz? Üstelik bir mozaik oluşturan Türkiye'de milyonlarca Arap kökenli Türk varken. Bir radyo, TV yöneticisinin görevi, toplumda kin tohumları yaratmak mı, yoksa objektif habercilik yaparak sevgiyi, barışı, dostluğu desteklemek midir?..
Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr