Turizm bu yıl patlayacak diye çok erken bir hayale kapıldık. Birkaç aylık hareketlilik ayakların yerden kesilmesine neden oldu. Umarız devamı gelir, umarız yeni rekorlar kırılır. Ama bu işler emek ve devamlılık gerektirir.
Haluk Kabaalioğlu Hocamız, çok gezer ve gezdiği yerleri, çok iyi gözlemler. Geçen yıl, Almanya ile ilişkilerimizin adeta kopma noktasında olduğu günlerde, Alman turizm acentelerinin camlarında asılı Türkiye turlarını çekip göndermiş ve durumun o kadar da vahim olmadığını yazmıştı.
Önceki gün gelen mesaj ise adeta panik havasındaydı. Türkiye’yi göremiyorum, durumu hemen araştırıp, sana da bildireceğim diyordu. Henüz bir cevap gelmedi ve umarız ciddi bir sorun yoktur!
Olağanüstü halin Almanları rahatsız ettiği, uzun süredir dillendiriliyordu, inşallah onunla ilişkilendirilmez!..
Bergama’yı görmeden!
Ülkemizin dört bir yanı, bir değil, bin defa gezilmeyi, görülmeyi, yaşanmayı hak ediyor.
Öğrenci ve veliler ile sohbet için dün Bergama’daydım. İzmir’in yanı başında ve o bölgede onlarca kez tur atmama rağmen yolum, buraya hiç düşmemişti.
Ben çok geç keşfettim, siz sakın bunu yapmayın ve ilk fırsatta yolunuzu, buralara düşürün. Tarih, turizm, seyahat, gastronomi adına ne ararsanız fazlasıyla var.
Tarihi, kültürü, Türkiye’deki diğer pek çok yeri gölgede bırakacak kadar muhteşem. Pazar günü Rota’da tüm ayrıntılarıyla sizlerle paylaşacağız...
Çekik gözlüler
Aylardır, Asyalı çekik gözlü turistler neden bize de gelmiyor diye dert yanıyorum ama belli ki bu ne devletin ne de turizm ve seyahat acentalarının umurunda. Avrupa’nın neresine giderseniz gidin Çinli, Japon, Güney Koreli turist kaynıyor.
Görünen o ki, bu yıl, Çin-AB Turizm Yılı çerçevesinde, sayı daha da artacak. Ankara kendi derdinde, TÜRSAB ise kendine hâlâ bir başkan bile seçmedi. Belli ki, turizm kimsenin umurunda değil. Öyle olmasa, bu kadar rahat olunur mu?..
Cari açık, işsizlik ve en önemlisi de ekonomik canlılık için turizm olmazsa olmazlarımızın başında geliyor. Bu yüzden, ciddi bir seferberlik bekliyoruz. Yoksa geçen yılı da arayabiliriz!!!
Yunan Adaları mı yoksa KKTC mi?
Bayram, seyran, hafta sonu tatili demeden giderek artan bir şekilde Yunan Adalarına akın ediyoruz.
Vizelerin kalkmasıyla bu akın eminiz ki daha da artacak. Peki ya bizim adalar ve KKTC? Onlardan ne eksiği var? İstanbul’daki Prens Adaları, Çanakkale’deki Bozcaada, Gökçeada, Kırklareli’ndeki İğneada ve irili ufaklı diğer adalarımız neden aynı ilgiyi görmüyor?
Bunu, ada sakinlerinden esnafına, turizmcilerden seyahat acentalarına kadar herkesin bir kez daha düşünmesini ve çuvaldızı öncelikle kendilerine batırmalarını diliyoruz.
Türkiye’deki zincir ve grup oteller, KKTC’de açtıkları otellere yenilerini ekleyerek yatırımlara devam ediyor. Limak, Kaya ve Concorde bu yaz 3 yeni otelle KKTC turizmine renk katacak!.. KKTC yönetiminin, kumar odaklı turizmden, tatil odaklı turizme geçme zamanı geldi de geçiyor!