Saçındaki toka yüzünden sınav motivasyonu altüst olan bir gencin hazin hikayesini önceki gün sizlerle paylaşmıştık. Yüzlercesi yağdı. Herkesin kendisine göre bir hikayesi vardı ve hepsi de mağduriyetle sonuçlanmış...
Şu anda çok öfkeliler.
Devlete, kurumlara ve onu temsil edenlere olan güven ve saygıları da dibe vurmuş durumda.
Peki kabahatli olan kim ve bu konuda ne yapılıyor?..
Örneğin öğrencilere bu “zulmü” çektirenler, kendileri hata yaptıklarında ne oluyor?
Bırakın önceki yılları, bu yıl da skandalların bini bir para.
Yanlış sorular, yanlış puan hesaplamaları, yanlış kayıt ve tercih sistemi ve boş kalan on binlerce kontenjan...
Öğrenciler, en ufak bir hatada, en az bir yıllarına mal olacak ciddi faturalar ödüyor. Peki, ya hataların en büyüğünü yapanlara ne oluyor?
Ben size söyleyeyim:
Terfi üzerine, terfi alıyorlar!..
Sınavlar konusunda Meclis araştırması!
Şu an için Türkiye’nin en önemli sorunlarından birisi de, her ne kadar siyasi partiler hiç önemsemese de, kesinlikle ve kesinlikle sınavlardır.
Giriş sınavlarına yılda 5 milyondan fazla aday giriyor. Yakınlarıyla birlikte en az 10 milyon yetişkini direk ilgilendiriyor.
Sınavlar yüzünden, milyonlarca evde, ne huzur kaldı ne de moral.
Hop oturup, hop kalkıyorlar.
Çünkü önlerini göremiyorlar.
Yaşadıkları eziyetin de haddi hesabı yok.
Ve Ankara’da bir Allah’ın kulu kendileriyle ilgilenmiyor...
Eğer siyaset halk için, hizmet için yapılıyorsa, hiç zaman kaybedilmeden bir meclis araştırması açılsın ve bu önergeyi iktidarıyla, muhalefetiyle tüm partiler desteklesin.
Desteklesinler ki, öğrenciyi, veliyi, öğretmeni, eğitimi ciddiye aldıklarını görelim.
Bunu gerçekleştirebilirlerse, emin olun en büyük üzüntüyü, bugüne kadar, bu konuyu niye hiç ciddiye almadık diye kendileri duyacaklardır.
Erteledikleri her geçen gün ise, ileride çekecekleri vicdan azabının boyutlarını daha da büyütmenin ötesine geçemeyecektir.
Sınav zulmü!
Siyasiler, velilerin çektikleri çilenin, onların tabiriyle zulmün boyutlarını öğrenmek istiyorlarsa, sınava giren birini bulup konuşsunlar. Uzağa gitmelerine de gerek yok, oturdukları apartmanda, sokakta ya da mahallede onlardan fazlasıyla vardır.
Eğer bu konuyu ciddiyetle ele alırlarsa, sadece adayların değil, ailelerin de gönlünü kazanıp, oyunu da alırlar.
Çünkü anne-babalar için çocuklarının geleceği, artık, her şeyin önüne geçti.
İsterlerse, bir anket yapsınlar ve sorsunlar sizin için çocuklarınızın geleceği mi çok daha önemli yoksa Anayasa değişikliği mi?
Halep oradaysa, arşın da burada.
Onlar değil miydi, her şeyi halka soralım diyen, gelin sorun.
Sorun ki, öğrenelim, hangisi önemliymiş!..
Bu sistem değişmeli!
MEB, YÖK ve ÖSYM sınavlar konusunda bir defa değil, bin defa sınıfta kaldı. Ama hala, bu kurumları daha da güçlendirmenin ötesine geçilmiyor. Yaptıkları yanlışlar ve eksik görevler konusunda kimse hesap sormuyor. Sorulmadığı için de hatalar zinciri her yıl artarak devam ediyor.
İşte açılacak bir meclis araştırması tüm çarpıklıkları ortaya koyacaktır!
Yok eğer böyle gelmiş, böyle gider anlayışı aynen devam ederse de, bu “zulüm”, gün gelir bir gün, çocukları ya da torunları üzerinden kendi kapılarını da mutlaka çalacaktır.
Ve eminim ki o zaman çok geç olacaktır...
Danışma büroları?
Şu günlerde milyonlarca öğrenci ve veli daha iyi bir gelecek için liseler ve üniversiteler için tercih yapıyor. Ortalıkta öylesine yalan, yanlış, abartılı bilgiler dolanıyor ki, şaşıp kalıyorsunuz.
Ve bu yanlış bilgi ve yanlış yönlendirmeler yüzünden, yüz binlerce gencin geleceği kararacak.
Peki onlara bu konuda en doğru bilgiyi verecek olan ve yine en doğru bir şekilde yönlendirecek kurumlar hangileri?
MEB, YÖK ve ÖSYM.
Onlar ne yapıyor?
Derin bir yaz uykusundalar?
Oysa bizim şu anda yaptığımız rehberlik hizmetleri aslında onların asli görevi. Ama ara ki birini bulabilesin.
Veli ya da öğrenciler, bu kurumları, bilgilenmek için bile aradıklarında, bir dayak yemedikleri kalıyor...
Bu yüzden, Ankara’daki siyasetçilerin ve bu kurumların yöneticilerinden hiçbirisi, bizim işimiz halka hizmet demesin. Çünkü bu hiç inandırıcı olmayacaktır...
Özetin özeti: Gençleri kim seviyor, kim sevmiyor, böylesi günlerde, bu çok net ortaya çıkıyor!..