Batılı üniversitelerde çok yaygın olan, Türkiye'de de birkaç üniversitede uygulanan
"öğrencilerin öğretim üyelerine not verme" yöntemi, artık bizde de yaygınlaşacakmış. YÖK öyle diyor!..
Bazı sektörlerde olduğu gibi öğrenci merkezli eğitim sisteminde de müşteri memnuniyeti, yani öğrenci memnuniyeti çok önemli. Gerekçesi ne olursa olsun öğrenciyi mutsuz eden eğitim anlayışının bu sistemde yeri yok. Sistem dayatmaya, ezbere, katı kurallara değil; sevgiye, saygıya, hoşgörüye dayalı. Nota endeksli olmaktan çok, öğrenmeye yönelik olduğu için de başarı ve kaliteyi beraberinde getiriyor...
Uygulamayla birlikte öğrenciler, öğretim üyelerinin öğretme becerilerini, konuyla ilgili bilgi düzeylerini, öğrencilere karşı davranışlarını ve daha pek çok yeteneklerini değerlendirip not verecek. Üniversite yöneticileri ise öğretim üyelerinin akademik alandaki başarılarının yanı sıra, öğrencilerin verdikleri bu notları da dikkate alarak, ilgili hocanın sözleşmesini uzatacak ya da feshedecek...
Söz konusu uygulama Batılı ülkelerde ve Bilkent gibi birkaç üniversitede gerçekten başarılı bir şekilde yürütülüyor. Aynı standartta uygulansa, öğretim üyesi ve eğitimin kalitesi bir anda yükselir; öğrenci ve veli memnuniyeti hiç umulmadık bir ivme kazanır.
Peki böyle bir sistemin Türkiye'de uygulanabilirliği var mı? Bugünkü koşullarda çok zor. Çünkü: öğretmen ve öğretim üyesi açığı böylesine önemli boyutlardayken, böyle bir sistemde ortaya çıkacak en az yüzde 50'lik fire, kapı önüne konamaz. Ayrıca sistemi uygulayacak olanların her şeyden önce kendi yeterliliklerini kanıtlamaları gerekir. Örneğin; aynı not verme yöntemi YÖK Başkanı Gürüz için uygulansa, onun öğrenci, öğretim üyesi ve kamuoyundan alacağı puan ne olur? Sözgelimi bir öğretim üyesi ortaya çıkıp,
"Önerinizi canı gönülden destekliyorum, çok haklısınız, öğrencinin beğenmediği, akademik yeterliliği olmayan birinin üniversitede kalması doğru değil. Ama merak ettim, son on beş yıldır siz yöneticiliğin dışında bilimsel olarak ne yaptınız?" diye sorsa, alacağı cevap acaba kendisini tatmin eder miydi?..
Hocaya not yöntemi
"sözleşme" sistemini beraberinde getirir. Bu yüzden emekliliğe kadar kadro güvencesi olan devlet üniversitelerinde bugünkü koşullarda, sözleşmeye geçmek imkansızdan da öte hayaldir...
Özetin özeti: Her doğru, her ülkede aynı sonucu vermez. Hocalarımızın tepkisini şimdiden duyar gibiyim. Böyle bir öneriyi getirenler, önce kendilerine, sonra ülkeyi yönetenlerin geçmişine bir göz atsınlar!..
Her şeye rağmen böyle bir sistemin düşünülmesi bile ileri bir adım. Umarız,
memnuniyet kavramı üniversitelerden başlayarak toplumun her kesiminde aranılır hale gelir.
Yazara E-Posta: a.guclu@milliyet.com.tr