Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları
Haberin Devamı

Türkiye eğer bir bilim toplumu olacaksa, şapkamızı önümüze koyup düşünme zamanı, geldi de geçiyor.
Bilim insanlarını onore etmeden de bu mümkün değil.
Yıllardır akademisyenlerin maaşını yazıyoruz. Yazmaya da devam edeceğiz.
Onlardan da mail yağıyor.
Ve hemen hepsi de dert küpü.
Haksızlar mı? Kesinlikle hayır.
Ama artık çözüm istiyorlar.
Peki bu çözümü kim üretecek?
YÖK mü, Maliye Bakanlığı mı?, MEB mi, TÜBİTAK mı, üniversiteler mi?
Hepsini unutun gitsin.
Yapsalardı, bugüne kadar yaparlardı.
Hocalar, bir yolunu bulup dertlerini Başbakan Erdoğan’a anlatmalılar.
Çözerse o çözer, gerisi yalan!..
Ve Başbakan Erdoğan, üniversiteler konusunda samimi.
Son yıllarda en büyük desteği o sağladı, sağlamaya da devam ediyor.
Ama kampüs yatırımları için gösterdiği özeni, insana yatırım konusunda gösteremiyor.
Çünkü YÖK başkanlarının, rektörlerin, bu yönde ikna edici yeterince çabaları yok.
İnandırırlarsa, eminim ki gerisi gelecektir...

Borç içindeyiz
Kaynak olmadan bilim üretilmez. Bunu en iyi onlar bilir.
Onlar aç kalmaya razıdırlar ama kitapsız, kütüphanesiz, süreli yayınsız bir hayata razı olamazlar.
Ama onlar özellikle bu konuda kıvranıyorlar ama seslerini duyan yok.
İşte o kıvranan genç bilim insanlarımızdan birisi:
“Ülkemizde bu kadar önemli bir sorun olan eğitim sorununu dile getirdiğiniz için çok teşekkür ederim. Ben de görüşlerimi sizinle paylaşmak istedim.
Ben bir üniversitede 9 yıldır öğretim görevlisi olarak çalışmaktayım. Net maaşım 2045 TL’dir ve hiçbir ek veya yan gelirim yok.
2 üniversite ve mastırımı bitirdim ve doktoramı tamamlamak üzereyim.
2 yabancı dil biliyorum.
Branşımla ilgili makalelerim, köşe yazılarım ve ödüllerim mevcut.
Şimdi size tek bir sorum olacak:
Yoksulluk sınırının altında maaş alan, geçim derdine, ay sonunu nasıl getireceğiz derdine düşen bir akademisyen ne üretecek, nasıl kitap satın alacak, kendini nasıl geliştirecek, bilime nasıl katkıda bulunacak ve en önemlisi öğrencilere ne zamana kadar fayda sağlayabilecektir? Tanıdığım onlarca akademisyenle birlikte diyebilirim ki
mesleki tükenmişlik içindeyiz. Eşi çalışmayan, 2 çocuğu olan akademisyen arkadaşlarım bildiğiniz yoksul, hatta kirayı çıkarınca elinde kalan para ile aç durumdadır.
İş ve bilgi kapasitesi olarak bizimle karşılaştırılamayacak şekilde çalışan idari amirlerin 4000 TL maaş alması bize çok büyük haksızlıktır. Ben de lise mezunu olup, idari müdür olup, o maaşla yaşasaydım diyemiyorum. İyi ki bilim insanı olmuşum. Bu tarz karşılaştırmalara girmek de doğru değildir. İdari amirler 4000 TL almalı, yoksulluk sınırı ortadadır. Ancak o zaman bizim daha fazla almamız gerekmektedir.
Gelecek çok da parlak değil. Herkes ek iş bulma derdinde. Ancak ek iş yapabilmek için zaman ve enerji yok maalesef.
Ben genç bir akademisyenim. Bu sıkıntımı ancak size mail atarak hafifletebilirim.

Her şeye kaynak var eğitime yok
Hemen her konuda devlet yardımı mümkün. Zaten fazlasıyla da yapılıyor. Ama iş eğitime, bilime gelince, akan sular duruyor.
Büyük illerimizde, hemen her sokak başında gökdelenler ve AVM’ler fışkırıyor.
Hiç yer sorunları yok.
Ama söz konusu eğitim olduğunda okul yapacak arazi bulunamıyor.
Böyle bir saçmalık olabilir mi?.
Oluyor, hem de bal gibi oluyor.
İnanmazsanız, bütün büyük illerin valilerine açın sorun.
Okul yaptırmak isteyen bağışçı var ama okul yapılacak arazi yok.
İşte bu noktada belediyelere sormak gerekir:
Niye yeterince okul yeri ayırmıyorsunuz?..

Bilim fonu?
Eğitim için bir yerde kaynaklar akıyor, daha da iyi kanalize edilebilir ama bilim için akar yaratmak gerekir.
Bilişim sektörüne para yağıyor.
Ulaştırma Bakanlığı’nın elinde müthiş paralar birikti.
Keşke onların bir bölümü, araştırma için direk bilim insanlarına yayın ve araştırma desteği olarak ayrılsa.
Türkiye’de kaynak çok ama dağılımında sorunlar var.
Ve ağlamayan çocuğa kesinlikle meme verilmiyor.
Bilime yön veren makamlara gelen yöneticiler, o koltuklarda çoğu zaman icazetle geldikleri için seslerini yükseltemiyorlar ya da meramlarını yükse sesle anlatamıyorlar. Oysa siyasetçiler, tam aksini seviyor...
Özetin özeti: Bilim olmadan kalkınamayız, kalkınsak da kalıcı olmaz!..