Bugüne kadar, hocaların maaşı konusunda, yüzü aşkın yazı yazdım. Çünkü onlar, bunu fazlasıyla hak ediyor.
Dünden bugüne gelen iktidarların hepsi de, öğretmen ve öğretim üyeleri için hep en iyisini istedi ama sayıları o kadar çok ki, en ufak bir artış bile bütçeye, ağır yükler getirdi. Bu yüzden de bazen kısmi zam aldılar, çoğu zaman da verilen sözler havada kaldı.
Öğretmenler ve üniversite öğretim elemanları, maaşları sürekli eridiği için yine böyle bir sürecin içinden geçiyorlar.
Diğer mesleklerden farkları, tüm harcamaların yanı sıra, bir de okuyup, araştırmaları gerekiyor. Yani onların asıl besini, okumak, araştırmak ve en önemlisi de üretmek. İşte onun için de para gerekiyor!..
Hocalar bu konuda konuşmayı çok sevmiyorlar. Fırsatını bulan vakıf üniversitelerine ya da özel sektöre kaçıyor. Devlet ve bilim aşığı olanlar ise zor koşullarda idare etmeye çalışıyor. Ama sıkıntılılar. Kendileri için olmasa bile aileleri ve öğrencileri için zam istiyorlar.
İşte bunu en iyi dile getiren mektuplardan birisi:
Yine unutulduk
“İlk olarak bir akademik personel olarak böyle bir maili atmaktan utanıyorum. Fakat sizin bu konuda bizlere yardımcı olacağınızı ve bu konuyu gündeme getirebileceğinizi bildiğim için cesaretimi toplayıp maile sarıldım tabiri caizse.
Sayın Güçlü, bizler akademik personel olarak büyük maddi sıkıntılar içerisinde bulunmaktayız. Bugün Doç. ve Prof. unvanlı akademik personelleri bir nebze dışarıda tutarsak, hemen hemen tüm akademik personel kredi ve kredi kartı borcu içerisinde yüzmektedir.
Hükümetimiz özellikle son 5 yıl içerisinde neredeyse tüm meslek gruplarına seyyanen maaş artışları yapmış olup akademisyenler unutulmuş ve maaş skalasında en sonlara doğru gerilemişlerdir.
Biz maaş skalasında en sonlarda olmaktan gocunmuyoruz ama sadece eğer ki devletimizin diğer memur arkadaşlarımıza maaş zammı verebilecek gücü varsa, bizlere de bir iyileştirmede bulunarak rahat bir nefes aldırmasını istiyoruz. Bizler sadece insanca yaşayabileceğimiz, bilim yapıp derslerimize kafamız rahat girebileceğimiz bir maaş istiyoruz.
Maaşımız eridi
Üniversiteler doktorundan hakimine, öğretmeninden uzmanına, siyasetçisinden mühendisine kadar bu ülkenin geleceğini şekillendiren ve şekillendirecek olan insanlarımızın yetiştirildiği, ülkemizde meslek öğreniminin yapıldığı tek kurumdur. Bizler, vakıf üniversiteleri dahil, 140 bin akademisyen 4 milyon 300 bin öğrencinin eğitiminden sorumluyuz. Tabii ki bunun yanında yapılan binlerce idari görevi hiç saymıyorum.
Biraz örnekler vererek özellikle son 4 yılda aleyhimize gelişen maaş adaletsizliğini anlatmak istiyorum.
4 yıl önce bir şube müdürü/ fakülte sekreteri bir öğretim elemanından yaklaşık yüzde 10 fazla maaş alırken şu anda bu rakam yüzde 50 seviyesini bulmuştur.
4 yıl önce bir öğretim elemanının maaşı göreve yeni başlayan bir memurdan yaklaşık yüzde 50 fazlayken şu anda bu rakam yüzde 15-20 seviyesine inmiştir.
Bizlerin diğer memur arkadaşların aldıkları parada gözümüz yok sadece hakkımız olanı istiyoruz.
Verilen sözler!
2012 yılının Ağustos ayında Sayın YÖK Başkanı Prof.Dr. Gökhan Çetinsaya sonbaharda akademik personele maaş zammı olacağını müjdelemiş ve yine 2012 yılının Ekim ayında, Dumlupınar Üniversitesi Akademik Açılış Töreni sırasında Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Sayın Bülent Arınç akademik personel maaşlarına iyileştirme yapılacağını ve hatta eğer maliye bakanı olsaydı rakam dahi verebileceğini belirterek bu yönde bir çalışma var olduğunu ve hatta bu çalışmanın nihayete erdirildiğini söylemiştir.
Fakat aradan aylar geçmesine rağmen hükümet kanadından herhangi bir açıklama gelmemiştir. Bizler ne yaparsak yapalım, bu sözlerin muhataplarına ulaşamıyor, ulaşsak dahi ciddiye alınıp herhangi bir cevap alamıyoruz.
Muzdaribiz!
Eğer sosyal medyaya ve forumlara göz gezdirirseniz binlerce akademisyen bundan muzdarip durumda ve bir kamuoyu yaratma çabasında.
Binlerce akademisyen adına sizden ricam, bu konuyu gündeme getirerek en azından muhataplarının dikkatini çekmenizdir. Eğer bunu yaparsanız binlerce akademisyenin hayır duasını almış olacaksınız.
Bizler, sizin bu konuda daha önce yazılar yazdığını biliyoruz ve bu isteğimizi kırmayıp bizleri tekrar mutlu edeceğinizi ve hayır dualarımızı alacağınızı biliyoruz...”
Özetin özeti: Ankara’da bu sese kulak verecek birileri mutlaka çıkacaktır...