Karne günlerinde sınıfını geçenlerden çok, zayıfı olanları düşünürüm. Ne kabustur o. Ne karneni kimseye gösterebilirsin ne de derdini anlatabilirsin. Zaten moral çöküntüsü içerisindeyken bir darbe de en çok destek olması gerekenlerden yersin...
Karnede zayıf olmasına neden olan gerekçeler hiç araştırılmaz. Tembellikten mi, ailevi sorunlardan mı, yoksa hocaların kaprisi yüzünden mi karnede zayıf vardır, hiç sorgulanmaz...
Karnedeki kırıklar konusunda en masum olan çoğu zaman hep öğrencidir. Ama nedense fatura hep ona çıkar.
Aile ortamı, çarpık eğitim sistemi, yetersiz hocalar, boş geçen dersler, ilgi ve yetenek, ergenlik çağı ve öğrencinin başarısını etkileyen daha pek çok neden hiç dikkate alınmaz...
Öğrenci bir sorun yaşamıştır ve bu derslerine de yansımıştır. Ama çabuk toparlanmış ve son sınavlarından çok iyi notlar almıştır. Gelecek için güven vermiştir. Böylesi bir durumda; öğrenciyi bir üst sınıfa geçirip kazandığı ivmeyi devam ettirmesine olanak sağlamak varken, sınıfta bırakıp yok olup gitmelerine ortam hazırlıyoruz...
Türk eğitim sistemiyle, Batılı eğitim sistemleri arasındaki en büyük fark burada yatıyor. Onlar hemen her öğrenciyi kazanmaya çalışıyor, biz ise en ufak bir hatalarını bulduğumuzda harcamayı düşünüyoruz. Onlar her çocuğun başarılı olabileceği bir alan vardır deyip öğrencilerini yetenekleri doğrultusunda eğitirken, biz hala tek tip eğitim anlayışında ısrar ediyoruz.
Anlayacağınız Türk eğitim sisteminde başarılı olmanın faturası ağır. Hep fedakarlık yapacaksınız, hep sisteme uyacaksınız, yanlışları hep doğru olarak kabul edeceksiniz. Ama hayat çok faklı. Hayattan kopuk pek çok okul birincisinin sonraki yıllardaki hayal kırıklığı bu yüzden...
MEB'in en büyük yanlışlarından biri de eskiden eylülde yapılan bütünleme sınavlarını, not yükseltme sınavı altında hemen şimdi yapması. Eski uygulama daha iyiydi. Bir iki hafta içinde öğrenci ne yapabilir ki!..
Karnesinde kırık olanlar için henüz tatil gelmiş değil. Ama başarılı olanlar için önlerinde dolu dolu bir üç ay var. 10 Eylül'e kadar tatilin tadını çıkarabilirler. Ama nasıl?
Çok iyi biliyoruz ki, milyonlarca öğrenci için tatil aslında, okuldan daha ağır ve sıkıcı bir dönem. Ya çok ağır işlerde çalışacaklar ya da evde tek başına sıkıntıdan patlayacaklar. Sokaklar ise giderek daha tehlikeli hale geliyor!..
Aslında yaz ayları da en az okul ayları kadar önemli. Ama bu konuda organizasyon yapan yok. Yaz okulları, izcilik ve gençlik kampları hepsi birkaç yüz bin kişiye yönelik. MEB bu konuda çok daha aktif olabilir. Yatılı okullar boş duruyor. Enteresan projeler gerçekleştirerek Doğu'dakileri Batı'ya. Batıdakileri Doğu'ya gönderebilir!..