Abbas Güçlü

Abbas Güçlü

aguclu@milliyet.com.tr

Tüm Yazıları

Yargının en tepesinde olduğu gibi en altında da fırtınalar kopuyor.

Uzun yıllardır sözü edilen hukukçu seçme ve atama kriterleri nihayet ete kemiğe bürünmek üzere.

Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, “Hukuk fakültesinden mezun olanlar, artık avukatlık stajına başlayamayacaklar ya da hemen hakim, savcı sınavına giremeyecek. Öncelikle hukuk mesleklerine giriş sınavını kazanacaklar” dedi. YKS’deki tercih barajının 125 binden 100 bine çekileceğini ifade etti.

Peki bütün bunlar ne anlama geliyor?

Genel bir değerlendirmeye girmeden gelin önce Bakan Tunç’un bu konuda dile getirdiği ayrıntılara bir göz atalım.

Haberin Devamı

Bakan Tunç, hukuk fakültesi ve mezun sayısının çok fazla olduğunu, bu nedenle hukuk eğitiminde yeni bir düzenlemeye gidileceğini ve bu sürecin daha da güçlendirileceğini vurguladı.

125 binden 100 bine

Özellikle savunmada görev alan avukat sayısının ihtiyacın çok üzerinde olması nedeniyle ‘savunmanın çok daha güçlü olması’ yönündeki eksikliklerin gelecek süreçte giderilmesi gerektiğine dikkat çekti ve şöyle devam etti:

■ “Barajla ilgili sınırlama yapılmıştı, şu anda 125 bin. 100 bine düşürülmesi noktasında çalışmalarımız var.

■ Hukuk fakültesinden mezun olanlar, artık avukatlık stajına başlayamayacaklar ya da hemen hakim, savcı sınavına giremeyecek. Öncelikle hukuk mesleklerine giriş sınavını kazanacaklar.

■ Hakim ile savcı adaylıklarını da kaldırdık ve artık hakim, savcı yardımcılığı sistemini getirdik. Adaylık iki yıl sürüyordu, yardımcılık üç yıl sürecek. Bir yıl adalet akademisinde tecrübeli profesörlerden, uygulayıcılarımızdan, Yargıtay üyelerinden, istinaftan, ilk dereceden, hakimlerimizden önemli ve güçlü eğitim alacaklar.

■ Eğitimlerde muhtelif zamanlarda ara sınavları geçecekler, sonra iki yıl tecrübeli hakim ve savcıların yanında savcı yardımcısı olarak çalışacaklar.

■ Çalıştıkları sürede yargısal imza atamayacaklar ama diğer konularda hakim ve savcılarımızın yardımcısı olarak kararların yazılmasında, tüm bunlarda tecrübeli hakim ve savcıların yanında usta-çırak ilişkisiyle çalışacaklar.

Haberin Devamı

■ Hakim ve savcılarımız onlara puan verecek. O puanlarla akademideki puanların hepsi toplanacak sonrasında mesleğe kabul için hakim savcı kurulunun önüne gelecek, mesleğe kabul bu şekilde olacak.

■ Dolayısıyla artık hakim ve savcılarımız çok daha donanımlı, daha güçlü şekilde kürsüye çıkmış olacak.”

■ Üniversitelerimiz, barolarımız, yargı camiamızın tüm kademelerine görüşler noktasında çalışmalarımıza başladık, toplantılar yapıyoruz.

■ Yüksek yargıdan istinafa, ilk dereceye varıncaya kadar, avukatlarımız, özellikle üniversitelerimizi önemsiyoruz.

■ Hukuk fakültelerimizden gelecek olan öneriler bizler için çok değerli. Bu anlamda Yargı Reformu Strateji Belgemizin sene sonuna kadar hazırlığını tamamlayacağız.

■ Önceki dönemlerdeki yargı reformu strateji belgelerinden tutturulamayan hedefler, Meclisin çalışma takvimi ve deprem nedeniyle yetişmeyen bazı kanun değişiklikleri vardı. Onları da ilave ederek yeni Yargı Reformu Stratejisi’ni Türkiye Yüzyılı’nın ilk reform belgesini, inşallah çalışmalar neticesinde hazırlayıp Sayın Cumhurbaşkanı’mıza arz edeceğiz.

Haberin Devamı

■ Sayın Cumhurbaşkanı’mız da kamuoyuyla paylaştıktan sonra o hedefleri tutturabilmek için yasama, yürütme ve yargı olarak üzerimize düşen görevi inşallah yapacağız.”

Kaç fakülte, kaç öğrenci var?

46 devlet, 36 vakıf üniversitesi, 9 KKTC üniversitesi olmak üzere toplam 91 üniversitede hukuk fakültesi var.

Hukuk fakültelerine YKS EA puanı ile alınıyor ve 2023 kontenjanı 16 bin 359’du.

En yüksek taban puanı 530,684; en düşük puanı ise 368,259’du Hukuk fakültelerindeki öğrenci sayısı 100 bin civarında, mezun sayısı ise yüz binlerce...

Artıları, eksileri?

Barajın 125 binden ilk 100 bine indirilmesi, geç kalınmış da olsa sevindirici bir durum.

Peki, onca eski mezun varken bir de her yıl 20 bine yakın yeni mezun yığılma yaratmaz mı?

Sınav bataklığından kurtulalım derken yeni bir sınav, hukuk mezunlarını da LGS, YKS ve KPSS adayları noktasına getirmez mi? Yeni bir sınav sektörü oluşmaz mı? Hukuk mezunları da “yarış atı” haline gelmez mi?..

En önemlisi de sınavı kim yapacak?

ÖSYM mi, Barolar Birliği mi, Barolar mı, HSK mı yoksa başka kurumlar mı?

Sınavda yüzde 50’nin altında başarı gösteren hukuk fakültelerine yönelik bir yaptırım söz konusu olacak mı?

Sınava kaç kez girilecek?

Sınavı kazanamayanların ünvan ve statüsü ne olacak?..

Benzeri daha onlarca soru sıralanabilir. Bu yüzden getirisi ve özellikle de götürüleri üzerine epeyce kafa yormakta yarar var...

Özetin özeti: Kaliteyi artırmak için dershanelerden medet umma yerine okul içi eğitime önem versek çok daha iyi olmaz mı?