Bizdeki heyecan hiç bitmez. Bizi ulus olarak diri tutan da, farklı kılan da o.
Umudumuzu asla yitirmeyiz, küllerimizden yeniden doğarız.
Bu yüzden en umutsuz anlarda bile tünelin ucundaki ışığı görebilmek için sonsuza dek sabırla, metanetle yürüyebiliriz…
Eğitime dört elle sarılmamız bu yüzdendir. Onu hayatımızı değiştirecek altın bilezik olarak görürüz.
Çocukların çocukluğunu, gençlerin gençliğini yaşayamadan dört nala sınavlara koşması, ebeveynlerin her türlü maddi ve manevi fedakarlığa katlanması bu yüzden.
Biz yetişkinlere, geleceğe yön verenlere, aklın ve bilimin sesi, kamuoyunun vicdanı olanlara düşen görev, her çocuğu kendi çocuğumuz olarak görüp tekinin dahi mutsuz olmayacağı sistemler yaratmaktır.
Bu o kadar zor mu?
Zor hem de çok zor ama kazanımları da bir o kadar çok. Her türlü olumsuzluğa rağmen uğrunda bu denli mücadele verilmesinin nedeni de budur.
Eğitim de çok hatalar yapıyor olmamız, eğitime olan inancımızı gölgelememeli.
Çok fazla birikiminiz olmasa da çok farklı alanlarda, çok farklı yorumlar getirebilir, çok önemli görevlere talip olabilir ve bu yöndeki icraatlara da imza atabilirsiniz.
Yanlışsa düzeltirsiniz. Kaybettiğiniz en fazla para ve zaman olur.
Eğitim öyle mi? Sadece bugünü değil yarını da şekillendiriyor. Giden de sadece para ve zaman değil nesiller ve hayaller oluyor!..
Eğitim ve öğretim?
Eğitim ve öğretim kavramsal olarak birbirinden çok farklıdır.
Biri binlerce yıllık gelenek, görenek, iyi insan, iyi yurttaş, mutlu birey olmaktır.
Diğeri akıldır, bilimdir, liyakattir, çağı yakalamaktır.
Biri için diğeri asla feda edilemez.
Tıpkı sınavlar nedeniyle bazı derslerin ihmal edilmemesi gibi.
Müfredata giren her ders birbirinin tamamlayanıdır ve hiçbiri sınavlar için göz ardı edilmemelidir.
Ediliyorsa, ki ediliyor, bu hatadan bir an önce dönülmelidir.
Lise ve dengi okullarda yüzlerce ders okutuluyor ve sınavlarda en fazla on dersten soru soruluyor ve ne yazık ki sınavlarda soru sorulmayan dersler zerre kadar ciddiye alınmıyor.
Sanat, spor ve kültür dersleri önemsiz mi?
Tarih, coğrafya önemsiz mi?
Peki sınavlarda kaç soru çıkıyor?
Öğrencilerimizden kaçı yaşadığı coğrafyanın ve binlerce yıllık tarihimizin, geleneklerimizin, göreneklerimizin ve en önemlisi de bizi biz yapan değerlerin farkında?
Son yıllarda ziyaret ettiğim Çin, Japonya ve Güney Kore’de öğrenciler günün yarısını ülkelerini ve değerlerini görmek ve öğrenmek için harcıyorlar.
Peki ya bizde?
Öğrencilerimizin ne kadarı okul-ev-dershane üçgeninin dışına çıkabiliyor?..
Zorunlu eğitim
4+4+4’lük 12 yıllık temel eğitimin yeniden gözden geçirilmesini istemeyen yok gibi.
Kimi süreler değişsin istiyor, kimisi de esnetilmesinden yana.
MEB değerlendirmeleri ne kadar ciddiye alıyor? Eğitim sistemimizi sınav bataklığından kurtarmak için yeni bir bakış açısı söz konusu mu?
Tıpkı 12 yıllık temel eğitimin yeniden sorgulanması gibi sınav odaklı eğitimin yeniden sorgulanması konusunda da toplumun her kesimi benzer görüşe sahip.
Sınavların büyük bir çoğunluğu değersizleştirdiği ve hayal kırıklığına uğrattığını dile getirmeyen yok. Peki o zaman bu inat niye?
Kaybolan enerjiye, yitirilen hayallere, yerle bir olan moral ve motivasyona, harcanan zamana ve paraya yazık değil mi?..
12 yıllık temel eğitimden ve sınavlardan vazgeçilmesin ama yeniden düzenlensin. Akademik eğitime devam edecekler ile mesleki eğitime yönelecekler daha erken belirlensin, umut tacirliği ve diploma yerine yetkinlik kazandırılsın!
Trafik örneği!
Ulaşımın güvenliği ve düzeni için trafikte onca kural var.
Peki ulaşım önemli de çocuklarımız ve gelecekleri önemsiz mi?
Elbette değil ama geldiğimiz nokta da ortada.
Şu birkaç soruyu enine boyuna düşünüp, eğitime uyarlamanızda sonsuz yarar var.
Her köprüden her araç geçiyor mu? Ehliyetsiz araç kullanılabiliniyor mu? En ağır araca ya da hızı en düşük araca en sol şerit gitmek senin de hakkın deniliyor mu? Geçiş üstünlüğü olan araçlara bu üstünlük keyfiyete göre mi sağlanıyor yoksa özel durumları nedeniyle mi veriliyor?..
Trafikteki kuralların her biri uzun deneyimler, tecrübeler ve hataların yarattığı etkiler, akılla, bilimle harmanlanarak bugünkü noktaya gelmiştir. Sporda ve diğer alanlarda da benzeri çok kural söz konusu…
Peki ya eğitimde?..
Özetin özeti: Sorunu yaratan bizsek, çözümü de biz bulmalıyız…