Abbas Güçlü
Nedense herkes, ufak sorunları değil, büyükleri çözmeye aday. Bir konuda fikir yürütmeniz için de, uzman olmanıza gerek yok. Herhangi birinin, "bu konuda ne düşünüyorsunuz?" diye sorması yeterli. Kırk yıllık uzmanmış gibi akıl vermeye bayılıyoruz. Ama sıra iş yapmaya gelince, araki birini bulasın...
Fatma Çakır, bu kurallara uymayan istisna bir genç. 19 yaşında. Uludağ Üniversitesi öğrencisi. İnsanları çok seviyor ve birşeyler yapmak için çırpınıyor. Ama mümkün mü?
TRT'deki
"931 Kurtarma" dizisinden çok etkilenmiş. Hayallerinde, kendisini hep kurtarma görevlisi olarak düşünmüş. Her ne kadar yakın çevresi, olayı hafife aldıysa da, o işin peşini bırakmamış. Ama attığı her adımda adeta enayi damgası yemiş. Serüvenin bir bölümünü kendinden dinleyelim:
"Kızılay'a gittim. İlk yardım kursuyla ilgili bilgi almak istedim. Görevliler, böyle bir kurslarının olmadığını söyledi. Bunun üzerine Bursa'da böyle bir kursun olup olmadığını araştırdım. Ama öğrendim ki, bırakın Bursayı Türkiye genelinde böyle bir kurs yokmuş. Bunun üzerine bir sürücü kursunun ilk yardım derslerine devam ettim. Ancak, öğrendiklerimi, herhangi bir kitaptan da öğrenebilirdim. Benim istediğim, kalp mesajı ve suni solunumu bir maket üzerinde deneyerek gerçekten doğru uygulamayı öğrenmekti. Ancak maket yokmuş. Bu sürücü kursunun problemi. Asıl mesele ülkemizde ilk yardım kursunun olmaması. Bunun beni nasıl üzdüğünü anlatamam. Böylesine önemli bir konu nasıl gözardı edilir anlamıyorum. Halbu ki biraz destek görsek herşeyi başarabiliriz. Küçücük müdahaleler yapılmadığı için canından olan insanlar adına herkese yalvarıyorum. Lütfen bu konuda birşeyler yapın..."
İlk yardım, çağdaş ülkelerde çok ama çok önemli bir konu. Vatandaş olmanın bir gereği. Bu konuya ilgi duyanlar, kendini yetiştirmek isteyenler bırakın kapıdan geri çevrilmeyi, el üstünde tutulur. Okulda, medyada, sokakta hemen heryerde konunun üzerine gidiliyor.
Bu yüzdendir ki, yangında, depremde, trafik kazasında, iş kazalarında onlarda ölüm ve sakatlık oranı bizdekinin onda biri kadardır.
Televizyonlarda o cehalet kokan sahneleri gördükçe kendimizi yeyip bitiriyoruz. Çarpışan otomobildeki yaralıların, alevler içinde kalanların nasıl karga tulumba çıkartılıp taşındaklarını içimiz cız ederek seyrediyoruz. Kızıyoruz. Peki aynı durumda bizler kalsak ne yapacağız, nasıl davaranacağız ? Hiç farklı olacağını sanmıyorum. Çünkü bu konuda ne bir eğitim aldık, ne de nasıl davranılacağını öğrendik.
Fatma'ya bu konuyu gündeme getirdiği için teşekkür ediyoruz. Keşke, bu konuda sorumluluğu olanlara da onun kadar duyarlı olabileseler...
Yazara EmailA.Guclu@milliyet.com.tr