Türkiye’nin en büyük hayırseverlerinden Kadir Has, ölümünün 4. yılında anıldı. 86’sında yaşama veda ettiğinde gözü arkada kalmadı. Çünkü onu belki de sonsuza dek yaşatacak onlarca eser bıraktı. En önemlisi de kendi adını taşıyan üniversite...
Kadir Has Üniversitesi dün çok ciddi bir adım attı ve iki önemli bilim ödülü verdi. “Gelecek Vaat Eden Bilim İnsanı” ödülüne, kanser ve hücre çalışmalarında uluslararası düzeyde kabul gören araştırmaları ve oksijensizlikle hücre ölümü (apoptosis) arasındaki ilişkiye yeni boyutlar kazandıran çalışması ile İsviçre Zürih Üniversitesi Moleküler Yaşam Bilimleri Bölümü araştırmacısı Dr. Ataman Şendöl, Üstün Başarı Ödülü’ne ise Bilkent Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Erdal Arıkan, haberleşme mühendisliği, enformasyon ve kodlama kuramları alanında 60 yıldır açık olan bir probleme çözüm getiren buluşu, bunu sağlayan uluslararası başarılı akademik geçmişi nedeniyle layık görüldü.
Babamın okuma-yazması yoktu ama...
Törende tüm konuşmacıların en fazla dikkat çektiği konu, Has’ın miras olarak bıraktığı Son Mektubu’ydu..
İşte o mektuptan satır başları:
“Okuma yazması olmayan, dünya ile iletişimini ‘Kâtip Efendi‘ diye hitap ettiği yönetici sekreteri ile sürdüren, kasap çıraklığından Türkiye’nin ilk sanayicileri arasına kadar yükselen, ülkemizin kalkınma sancıları çektiği bir dönemde, özel teşebbüsün belli başlı aktörleri arasında yer alan bir babanın, merhum Nuri Has’ın oğluyum.
Babam, kelimenin tam anlamıyla ‘hayat üniversitesi‘ mezunu idi. Onun rahle-i tedrisinden geçtim. Bir başka ifade ile yaşamımda, babamı ‘örnek kişi’ aldım. Bugün, 85 yaşındayım.
Rahmetli babamın okuması yazması yoktu ama, kendisi ‘cahil‘ değildi. Çünkü babam, ‘Bir okul yaptırmak, bin kişiyi hapishaneye düşmekten kurtarır‘ sözüyle, ne kadar ileri görüşlü bir kişi olduğunu belgelendiriyordu.
Kayseriliyim. Ben de, ancak lise öğrenimini tamamlayabildim. Doğduğum memleketin genlerinden midir bilmem, ticareti okumaya tercih ettim. Bu uğurda başarılı da olduğumu düşünüyorum. Ama... Bir büyük eksiğim vardı: Eğitim ve kültür... Onu aşabildiğim kadar aşmalıydım. Kendi kendimi yetiştirmeye çalıştım.
Yol uzundu; ancak, ‘Ağır ağır ve sürekli yürüyen için uzun yol yoktur’ deniliyordu. Gerçekten öyle oldu. Uzun yolu, kazandığım deneyimlerle kısaltmaya çalıştım. Deneyimin önemini kavramıştım. Çünkü, oduncuya dahi, güçten önce deneyim gerektiğini öğrenmiştim.
Zamanınızı boşa harcamayın
Gençliğimde, boş yere harcanacak zamanımın olmadığı bilincine vardım. Eğer o bilinci kazanmasaydım, israf edilecek zamanın ağır bedelini yaşlılığımda ödeyecektim
İnsanların hayattan zevk alması için, mutlaka bir hedefinin olması gerekir. Ben o hedefi, 20 yıl önce yakaladım. Amaç belli idi; hedef belli idi: Hayırseverlik.
Hayata, eğlenmek için değil, öğrenmek için geldiğimize inanıyorum. İşte Kadir Has Üniversitesi’nin ilk kuruluş aşamasında, çok şey bildiğimi zannediyordum ama, yaşadığım olaylardan sonra, daha çok öğrenmem gerektiği kanaatine vardım.
Doğanın ilk kanunu, düzendir. Sosyal düzeni ise, kanunlar sağlar. Kanunun bittiği yerde, zulüm ve baskı başlar.
Maziden ders aldık, ama mazide yaşadıklarımıza takılıp kalmadık.
‘Hayat umutla sürer, insan umutla yaşar’ derler. Çok doğrudur. İnancımı ve umudumu hiç yitirmedim; yitirmek niyetinde de değilim.
Unu, yağı ve şekeri temin ettim; artık helvayı yapma görevi, sizlere düşüyor.
Biliyorum, mükemmele ulaşmak çok zor; ona, ömrümüz dahi yetmez. Ancak, ulaşabildiğimiz kadar ulaşalım. Yani karınca misali, mükemmeli bulabilmek için yola düşelim.
Bir ülkenin en iyi şekilde tanıtımı için, üç ayrı hizmet alanının aktivitesine bakılır. Bunlar; eğitim, sağlık ve ekonomidir. Biz, eğitim alanındaki hizmetlere gönüllü bir şekilde talip olduk ve yola koyulduk. Başarımız, ülkemizin de başarısı olacaktır. Bilgin, bilgisine; cahil ise, umuduna güvenir. Şimdi, siz bilginleri, belirlediğim hedef için göreve çağırıyorum.
Diploması tüm dünyada geçen, itibarı yüksek, öğrencilerini, vatan ve insan sevgisiyle yetiştiren milli bir üniversite istiyorum.
Unutmayınız; başarı, ona talip olanlarındır.”
Özetin özeti: Başarı, saygı, ödül ve unutulmazlık kolay kazanılmıyor...